Berlin: Her Konuda İpuçları
Berlin’e Ne Zaman Gitmeli?
Bildiğiniz üzere Almanya, Türkiye’ye kıyasla kuzeyde kalıyor. Haliyle hava koşulları da Türkiye’den daha zorlu. Ben Berlin’e ilk kez Nisan ortalarında gittim ve en kalın kıyafetlerim, berem, atkımla dolaştım. O yüzden bir Orta Avrupa klasiği olan “her an donabilirim, ona göre yanıma bir şeyler alayım”ı, ilkbahar ortalarında bile olsanız aklınızda bulundurun. Kışın gidecekseniz 0’ın altına düşen hava koşullarına hazırlıklı olun. Yazın ise bana kalırsa, 23-24 derece ortalamasıyla, Berlin’e gitmek için en ideal zaman.
Berlin’de Ne Giymeli?
Az önce de söylediğim gibi, özellikle kışın gidiyorsanız, yanınıza Türkiye’de haberlerde “bugün hava inanılmaz soğuk, dışarı çıkmayın” denilen günlerde dışarı giydiğiniz kıyafetlerinizi alın. Çünkü gerçekten çok keskin bir soğuk oluyor. Sonbahar ve ilkbahar gibi ara dönemler çok muallakta, bu yüzden hazırlıklı gitmekte fayda var. Yazın ise akşamları yanınızda üstünüze almalık bir şey bulundurduğunuz takdirde, ne istiyorsanız giyebileceğiniz ideal bir hava var.
Berlin için, giyim ile ilgili dikattinizi çekmem gereken bir diğer nokta ise, yanınıza gece çıkarken mümkün olduğunca “cool” ve “hip” görünebileceğiniz birkaç şey almanız. Neden bunu vurguluyorum diye soracak olursanız, Berlin’in gece hayatı, özellikle son dönemlerde tavan yapmış durumda. Bu yüzden, eğer gece çıkıp eğlenmek gibi bir niyetiniz varsa, bazı club’ların girişinde ne giydiğinize gereğinden fazla dikkat ediyorlar. Bu uygulama her yerde mevcut değil, ancak kapıdan çevrilen insanlara şahit olduğum için hatırlatmakta fayda var diye düşündüm.
Berlin İçin Bütçe
“X pahalı bir şehir mi?” sorusunun cevabı kişiden kişiye değişiklik gösterse de, gittiğim diğer şehirlerle kıyasladığımda Berlin benim için oldukça uygun bir şehirdi. Hatta daha da net olmak gerekirse, şu ana kadar en az para harcadığım tatillerimden biriydi diyebilirim. 3-4 euro’ya güzel bir bira içmeniz, 2,5 euro’ya metro bileti ya da 6 euro’ya günlük bilet almanız mümkün. Otel konusunda da fiyatların makul olduğunu söyleyebiliriz. Ben çok merkezi lokasyonda, 10 adım ilerisinde metro olan, temiz ve güzel bir otelde, Park Plaza‘da kaldım. Kesinlikle tavsiye edebilirim. İlgilenenler için:
Not: Yurtdışı tatili yaparken Türk parasına göre düşünmemelisiniz, yoksa Türkiye dışına çıkamaz olursunuz.
Berlin’de Ne Yenir, Ne içilir?
Berlin iyi hoş, ama çok nitelikli bir mutfağı olduğunu söyleyemeyeceğim. Tabii ki deneyecek çeşitli tatlar mevcut. Fakat Berlin’de yiyip içebileceğiniz şeylerin %98’i Türkiye’de de bulabilirsiniz. Güzel restoranlardan birinde yemek istiyorsanız rezervasyon şart. Bence gitmeden önce tatilinizi planlayıp ona göre rezervasyon yapmak en mantıklısı. Deneyebileceğiniz birkaç lezzeti sıralamak gerekirse:
Currywurst
Oraya özgü kabul edilen şeylerden biri “Currywurst”. Bakmayın adının alengirli durduğuna, bildiğimiz baharatlı sosis. Lezzetli olmadığını söylersem yalan olur, ancak sosis işte, ne olacak ki? Sağda solda her yerde bunlardan satıldığını görebilirsiniz.
Mustafa’s Gemüse Kebap
Bunun dışında Türk işgali nedeniyle her yerde dönerci görmeniz mümkün. Bunların en popüler olanı şüphesiz “Mustafa’s Gemüse Kebap”. Her adını söylediğimde içimde gülme isteği uyandıran bu minik kebapçının namı almış yürüyor efendim. Öyle yer ayırtacağınız, Ayhan Sicimoğlu ve Vedat Milor ile yan yana masalarda yemek yiyeceğiniz bir yer de zannetmeyin burayı, bildiğimiz seyyar kebapçı gibi. Ama yemeden olmaz, çünkü çok lezzetli. Yolunuz Kreuzberg taraflarına düştüğünde kime sorsanız gösterir. Çılgın bir kuyruk olabiliyor, haberiniz olsun.
Einstein Cafe
Einstein, Berlin’de birkaç farklı yerde karşılaşabileceğiniz bir kafe zinciri. Buraya yazmamın sebebi, kahvaltılarını çok lezzetli bulmuş olmam. Brandenburger Tor’a gitmek istediğiniz gün (durun onu gezilecek yerler postunda anlatacağım panik yok) çok yakınında bulunan Einstein Cafe’de güne güzel bir kahvaltıyla başlangıç yapıp, şehrin en turistik bölgelerinden birinde kazıklanmadan karnınızı doyurabilirsiniz.
Berliner
Berliner’i Starbucks’a giden Türk gençleri olarak çoğumuz daha önce duymuşuzdur. Adından da anlaşıldığı üzere Berliner, buraya özgü bir pasta çeşidi. Tatlı bir hamur üzerine ya da içine artık reçel, çikolata hangisinden istiyorsanız koyuyorlar, siz de yemelere doyamıyorsunuz. Fakat tüm Almanya’nın aksine yerel halk Berliner’e, ne zorları varsa, “Pfannkuchen” diyor. Gidip “abi bi tane Berliner istiyorum” diyemezsiniz yani. Onun yerine bunu diyeceksiniz. Nasıl diyeceksiniz ben de bilmiyorum, ama durum bu.
Pan Asia
Hackescher Hof’ta bulunan başarılı bir uzak doğu restoranı. Daha uygun fiyata yemek yemenizi sağlayabilecek çeşitli menüleri de mevcut. Berlin mutfağına özgü olmadığı aşikar ama, o civardaysanız güzel yemek yiyebileceğiniz bir yer.
Söz konusu bira içmekse, biz bira içmeyi çok iyi biliriz. Zaten biralarıyla ünlü olan Almanya’nın göbeğine gidip bira içmeden dönmek gibi bir çılgınlık yapmayın. Çeşit çeşit bira var. Berlin’e özgü olanın adı “Berliner Weiße”. Ama siz sadece onunla kısıtlı kalmayın, farklı tatlara yelken açın, arada çok güzel olanlara denk geleceksiniz.
Berlin’de Alışveriş
Berlin’de alışveriş açısından birçok seçenek var. Tarzınız ne olursa olsun, size hitap edecek bir şeyler bulabilmeniz mümkün. Birkaç bilinen yer ve kişisel tercih sıralamak gerekirse:
Kurfürstandamm
Burası aslında Berlin’in güzel ve büyük bir caddesi. Oradaki insanlar genellikle “Ku’damm” diyorlar, aklınızda bulunsun. Üzerinde ve civarında Urban Outfitters, Hard Rock Cafe, Berlin’de 10 adımda bir birinin üzerinde logosunu görebileceğiniz Jack Wolfskin, hatta ben Berlin’den ayrılmak üzereyeken “Coming Soon” yazısını görüp karalar bağladığım Forever 21 bulabilmeniz mümkün. Daha onlarca yer var, alışveriş için oldukça mantıklı bir yer.
Ka De We
Burası Berlin’in en pahalı, en ünlü department store’u olarak biliniyor. İçinde Hermes mi ararsınız artık Chanel mi Balmain mi Zegna mı hepsi var. (Hakkaten bunları arıyorsanız çok havalısınız bu arada) Son derece pahalı, son derece “Allahım şunların birini bana verseler”. Buraya giderseniz yapmanız gereken, biraz ortalıkta dolandıktan sonra, bir EPIC WIN olan gurme katına uğramak.
Burası Türkiye’de çeşitli örneklerine sık sık rastlayabileceğiniz, akşam 9’a kadar açık olan bir alışveriş merkezi. İçinde 200’e yakın mağaza var. Ayrıca çok merkezi bir noktada olduğu için toplu taşımayla ulaşmak oldukça kolay. Kişisel fikrimi soracak olursanız Ku’damm’ı tercih ederim.
Friedrichstrasse
S-bahn ‘a binip Friedrichstrasse durağında inerek kolaylıkla ulaşabileceğiniz bu bölgenin bir ucu Chechpoint Charlie’ye, bir ucu Unter den Linden’e uzanır. Bu iki bölgeye de gitmeden Berlin’den dönmeniz saçmalık olacağı için, aslında hem turistik hem de alışveriş anlamında sizi tatmin edebilecek bir bölge. Ku’damm ile birlikte benim alışveriş için favori bölgelerimden. Cadde üzerinde Boss, Escada, eğer siz de Gepetto Usta tarafından yapılmış gibi görünen ayakkabıları giymek istiyorsanız Birkenstock ve Paris’ten tanıdığımız ünlü Galeries Lafayette’i görmek de mümkün. Benim gibi ilgi alanı olanlar için kocaman bir Lomography Store da bu cadde üzerinde bulabilirsiniz. Girmeden dönmeyin, içerisi cennet gibi.
Bir Takım İpuçları
-Berlin’in metro sistemi inanılmaz. Çekinmeden bol bol kullanın, şehrin her noktasına kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz.
-Birkenstock çılgınlığına kapıldıysanız, burada daha ucuz, alacaksanız buradan alın.
-Varlığından bile haberdar olmadığımız Vietnam mutfağı Berlin’de çok yaygın. Deneyebilirsiniz.
-Turla gitmenize hiç gerek yok. Bir adet kitapçık ve metro haritası edindiğiniz takdirde Berlin’i kolaylıkla gezebilirsiniz.
Gezilecek yerler için hazırlayacağım diğer post’a göz atmanızda fayda var, çünkü Berlin gez gez bitmiyor.
Keyfinize bakın, yaşasın turist olmak!
İlk yorumu siz yazın!