Cunk On Earth: Britanya Mizahı ve “Mockumentary” Türü Buluşuyor
Black Mirror’ın yaratıcısı olarak tanınan Charlie Brooker’ın yeni işi Cunk On Earth bir BBC yapımı. Fakat Türkiye dahil olmak birçok ülkede Netflix’te gösterime girdi. After Life dizisinden tanıdığımız Diane Morgan’ın başrolünde olduğu bu mockumentary serisinin oldukça basit bir konsepti ve işleyişi var. Dünyadan bir haber ve yarım akıllı bir kadının, kabaca dünya tarihini üzerinden geçişine tanık oluyoruz. Bunu yaparken konunun uzmanlarına danışan, sahaya inen, komplike bir karakteri takip ediyoruz. Kısa süresi ve az sayıda bölümüyle hap niteliğinde. Fakat bu soğuk mizaha alışık olmayan veya halihazırda hoşlanmayanlar için bütün bölümleri tek seferde izlemesi biraz yorucu olabilir…
İnsanlığa ve medeniyete dair büyük büyük laflar eden, birbirinin neredeyse aynısı birçok “dünya” temalı belgesel izlemiş, duymuşuzdur. Bu klişeleri çok iyi gözlemleyen ve onun üzerine rahatsız edici tüm şakalarını boca eden eğreti bir mizah anlayışı var Cunk On Earth’de. Yer yer çok zorlama anlara ev sahipliği yapan dizinin bazı muhteşem esprilerinin güme gittiği yerler de oluyor. Çünkü nerede yükselip nerede sakinleştiği belli olmayan bir hali var anlatının. Piramitlerin inşasıyla ilgili bölüm beni baya keyiflendirdi. O bölümde langır lungur yokuş aşağı yuvarlandığı sahne dizi boyunca en çok kahkaha attığım yer oldu sanırım. Her ne kadar Britanya mizahı desek de, bu tarz ucuz Amerikan işi fiziksel sakarlıklara hiç dayanamıyorum, hep gülüyorum…
Felsefe konusundaki tespitleri ile karşısındaki kişileri sıkıntıdan sıkıntıya sürükleyen bu eşsiz karakter Philomena, ya ilk bölümden “Bana bu kadarı yetti” dedirtir diziyi kapattırır, ya da tüm cringe dolu sohbetleriyle sizi ite kaka finale kadar getirir diye düşünüyorum. Ben ikinci kısımdayım. Çok mu beğendim, hayır. Ama bu tarz komedilere yine de ilgim var. Sadece şöyle bir durum var, yarım saatlik bölümler bile bazen uzun gelebiliyor bu tip mizahta. Farklı bir kurguyla daha da kısa halde karşımıza çıksa iyi olabilirmiş. Hatta biraz abartayım, bu tarz mizahın internette denk gelip 1 dakika izleyip ‘scroll down’ yaptığımız platformlarda daha verimli bir iş yapabileceğini düşünüyorum. Önüme düşen kısa kesitlerinin uyandırdığı merak ve yarattığı o kısa süreli his yumağı, başına oturup bir dizi olarak izlediğinizde büyüsünü biraz yitiriyor sanki.
Sosyal medyada yaratmış olduğu gündemden ve ilginç anlatısından dolayı merak duygusu kabaranlar diziye en kötü ihtimalle bir bölüm şans verebilir diye düşünüyorum. Devamını getirip getiremeyeceklerini 15 dakikada anlarlar rahatlıkla. Dizi hakkında spoiler içerebilecek herhangi bir öğe yok sayılır, zira esprileri de gerçek hayatta dile getirildiği zaman “Anlatınca komik olmuyor izlemen lazım” cinsinden. O yüzden izleyen komünitenin kendi içinde kıkırdaşacağı bir dizi olarak tanımlayabilirim.
Sinema dünyasına ve filmlere dair paylaşımlarıma Instagram üzerindeki film blogumdan (@atıptutuyorum) ulaşabilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Eralp Alper’den Glass Onion: A Knives Out Mystery
İlk yorumu siz yazın!