Depremden bir gün önce pattrice jones’un “Artçı Şok: Şiddet Dolu Bir Dünyada Travmayla Baş Edebilmek” adlı kitabını okumaya başladım. Kendisini başta kadın ve hayvan haklarını savunan bir aktivist ve aynı zamanda eğitimci bir yazar olarak tanımlayabiliriz. Aslında bu kitabı şiddete ve adaletsizliğe karşı mücadele veren aktivistler için bir psikolojik rehber olarak yazmış. Ancak içinden geçtiğimiz şu zorlu günlerde, benzer travmalara maruz kaldığımızı düşünürsek, jones’tan öğrendiklerimi sizinle paylaşmanın faydalı olabileceğine inanıyorum. Ufak bir not: Yazar bu şekilde tercih ettiği için isminin baş harflerini özellikle küçük yazıyorum.

pattricejones
Artçı Şok, Pattrice Jones | Fotoğraf: goodreads.com

Artçı Şok: Şiddet Dolu Bir Dünyada Travmayla Baş Edebilmek

Klinik psikolog olan pattrice jones, akademi hayatı boyunca sürdürdüğü klinik çalışmalarında travmadan sağ kurtulan ve genelde aşırı distres semptomlarıyla uğraşan insanlara odaklanmış. Geniş bir yelpazede aktivizm yapan biri olarak kendisi de bizzat travmadan sağ kurtulmuş. “Umut etmenin ne kadar zor olduğunu ve sizi diğer herkesten ayırıyormuş gibi görünen uçurumdan karşıya inançla sıçramanın ne kadar gerekli olduğunu biliyorum.” diyor kitabın başlangıcında. Dolayısıyla bu yolda bize ışık tutacak doğru bir kaynak olduğunu düşünüyorum.

jones “Artçı Şok” terimini aktivistlerin deneyimlediği travma sonrası tepkiler için kullanıyor. Bunların arasında posttravmatik stres bozukluğu (PTSB) ve depresyon en belirgin olarak öne çıkıyor. Doğadaki “Artçı Şok” ise büyük bir depremin sonrasında ikincil bir sarsıntı veya sarsıntılar serisine deniyor. Genellikle öngörülemediklerinden, şiddetli olabileceklerinden ve ana şokta hasar görmüş binaları yıkabileceklerinden dolayı da tehlikelidirler. Bu nedenle bir travmatik şokun ardından gelen hisleri ifade etmek için yazar Artçı Şok terimini tercih ediyor. Kitabı ilk okumaya başladığımda ilerleyen günlerde bu terimi çokça duyacağımı hiç tahmin etmezdim…

Fotoğraf Altyazısı | Azzedine Rouichi (unsplash.com)
Travmayla Baş Etmek | Fotoğraf: Azzedine Rouichi (unsplash.com)

Posttravmatik Stres Bozukluğunun Belirtileri

PTSB yaşayan kişilerin zihninde bu travmatik anlar yeniden canlanır, bu nedenle onlara travmayı hatırlatabilecek şeylerden bilinçli veya bilinçsiz olarak kaçınmaya çalışırlar. Bunun dışında bulundukları çevreden duygusal olarak kopuk veya yabancılaşmış hissedebilirler. Normalde keyif aldıkları eylemlere karşı ilgi kaybı yaşayabilirler veya olumlu duygulardan yoksun olabilirler. PTSB tedavi edilmezse kişinin üretkenliğini düşürebileceği gibi fiziksel sağlığı da bozabilir. Fibromiyalji, kronik ağrılar, uykusuzluk, mide-bağırsak hastalıkları gibi rahatsızlıklar kişinin günlük yaşamını önemli ölçüde etkileyebilir.

Depresyon Belirtileri

Depresyonda olan kişilerin uzun süreli üzüntü içerisinde olmalarının yanı sıra yeme ve uyuma alışkanlıklarında ciddi değişimler görülür. Kalıcı asabiyet, anksiyete, utanç, suçluluk veya değersizlik hisleri olabilir. Bunun dışında enerji yoksunluğu veya sürekli uyuşukluk yaşayabilir, işlerine odaklanmakta zorlanabilirler. Bu kişilerin sosyal ortamlardan geri çekildiğini veya eskiden haz veren etkinliklere olan ilgilerini kaybettiklerini söyleyebiliriz. En kötüsü de uzun bir gelecek tahayyül edememeleri ve hayatlarına son vermeyi düşünmeleridir.

Fotoğraf Altyazısı | kazuend (unsplash.com)
Travmayla Baş Etmek | Fotoğraf: kazuend (unsplash.com)

İyileştirici Öneriler

pattrice jones kitabında şu satırlara yer vermiş: “Tıpkı nehirler gibi, hisler de en çok önlerine set çekildiklerinde veya olur olmadık şekilde yönlendirildiklerinde tehlikelidir. Tıpkı nehirler gibi onlar da her şeye rağmen akmaya devam edeceklerdir ve doğal güzergahlarını izlemelerine müsaade edilmediğinde öngörülemez derecede yıkıcı olabilirler.”

Yazar travmatik deneyimleri ve neden olduğu hisleri patlayacak düzeye gelene kadar içine atmaktansa, onları fark edip ifade edecek kelimeler bularak serbest bırakmayı öneriyor. Bunları empati sahibi ve nazik bir dinleyiciye tekrar tekrar anlattıkça, onları beynimizde başka bir yere taşıdığımızı ve bu yeniden dahil olma sürecinin iyileşme üzerinde oldukça etkili olduğunu belirtiyor.

Mutlu hisleri de fark etmeyi unutmamak lazım tabii… Güzel bir gün geçirdiğinizde, bir başarı elde ettiğinizde ya da sadece hoş bir manzara ile karşılaştığınızda bir an için durup anın tadını çıkarmak çok değerli. Mutlu anları bilinçli bir şekilde belleğimizde istiflersek zor zamanlarda onları ziyaret edebiliriz. Bunun yanında yapmaktan keyif aldığınız ve sizi rahatlatan şeylerin bir listesini yaparsanız kendinizi kötü hissettiğinizde o listeye danışabilirsiniz.

Fotoğraf Altyazısı | Aarón Blanco Tejedor (unsplash.com)
Travmayla Baş Etmek | Fotoğraf: Aarón Blanco Tejedor (unsplash.com)

Psikoterapi ile profesyonel destek almak da hislerin ifade edildiği ve anlamlandırıldığı iyileştirici bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor. Öyküsel yüzleştirme terapisi, tanıklık terapisi ve grup psikoterapisi yazarın kitapta açıkladığı birçok terapi stillerinden bazıları. Bunların dışında müzik terapisi, dans terapisi veya görsel sanatlar da kelimelere dökülemeyen deneyim ve hisleri ifade ederek serbest bırakmak için kullanılabilir.

Eğer travmatik deneyim deprem felaketinde olduğu gibi toplumsal bir konuyla ilgiliyse, bunun için “bir şeyler yapmak” bu çaresizlik hissinden kurtulmaya yardımcı olabilir. Örneğin ben bundan yaklaşık 1,5 yıl önce Earthlings adında bir belgesel izlemiştim; hayvancılık endüstrisinin iç yüzü Oscar ödüllü oyuncu Joaquin Phoenix tarafından çok çarpıcı bir şekilde aktarılıyordu. Belgesel benim için baştan sona o kadar travmatik olmuştu ki hala birçok sahnesi sık sık zihnimde canlanır. Ben de bunun üzerine vegan bir yaşam sürmeye karar verip aktivizm yapmaya başladım. Etrafımdaki insanlarda farkındalık yaratmanın benim için oldukça iyileştirici olduğunu söylemeliyim.

Fotoğraf Altyazısı | Annie Spratt (unsplash.com)
Travmayla Baş Etmek | Fotoğraf: Annie Spratt (unsplash.com)

pattrice jones bitkisel tedavilerin de en az sentetik ilaçlar kadar etkili olduğuna değiniyor. Örneğin Kava biberi (Piper methysticum) bitkisi anksiyete için en çok kullanılan ve üzerine en sık araştırma yapılan bitkisel deva olarak karşımıza çıkıyor. Depresyon için de sarı kantaron ve Griffonia bitkisinin tohumlarından elde edilen 5-HTTP’yi tavsiye ediyor.

Yazar beslenme ve egzersizin de depresyon üzerinde iyileştirici etkisi olduğunu belirtiyor. Her sabah esneme hareketleri için beş dakika ayırmanın yanı sıra egzersiz yaparken yaşanan kısa endorfin patlamalarının yardımcı olacağının altını çiziyor. Koyu yeşil yapraklı sebzeler gibi kaynaklardan yeterli miktarda folik asit, bakliyat gibi kaynaklardan niyasin alınmasını öneriyor. Bunun yanında turunçgiller gibi meyve kaynaklarından C vitamini, keten tohumu yağı gibi kaynaklardan Omega-3 ve tüm B vitaminlerini içeren multivitaminlerin de önemini vurguluyor. Yeterli miktarda su içmek de atlanmaması gereken noktalardan biri.

Kapak Fotoğrafı: Matteo Vistocco (unsplash.com)

İlginizi çekebilir: Nesliay Balcı’dan Benim Olmadığım Yerler Yemyeşil Fenomeni