Barış Bıçakçı’nın “Baharda Yine Geliriz” adlı kitabının adı bile geleceğe dair umutlu hissetmemi sağlıyor. Bu tür bir hissi hissetmeniz için havaların ısındığı ve herkesin stresten biraz olsun uzaklaşmayı istediği ve hak ettiği bu dönemde birbirinden farklı konular içeren ama ortak noktaları izlerken yüzünüzü güldüren bu filmleri sizlerle paylaşmak istedim. İyi seyirler!

Umut Dolu Film Önerileri

The Fabelmans | 2022

İkinci Dünya Savaşı sonrası Amerika’da geçen film, ünlü yönetmen Steven Spielberg’ün kendisinden esinlenerek kaleme aldığı hikâyeyi Sammy Fabelman adında genç bir erkeğin gözünden seyirciye sunuyor. Birbirilerinden oldukça farklı anne ve babasının yanı sıra tutkusu olan sinemayı anlamaya çalışan Sammy, izleyicilere tanıdık birini çağrıştıracak bir sempati yaratıyor. Bu tanıdık kişi kendiniz de olabilirsiniz. Altyapısı gereği Akademi Ödülleri’nde “En İyi Film” dalında ödül kazanmasını umduğum bu yarı otobiyografik film 95’incisi gerçekleştirilen Akademi Ödülleri’nde 7 dalda aday olsa da hiç ödül alamadı. Michelle Williams, Paul Dano, Seth Rogen’ı kadrosunda barındıran film gelecekte daha çok projede görme olasılığımız olan yetenekli genç oyuncuları da barındırıyor. Müzikleri John Williams tarafından bestelenen bu film, Williams’ın emekli olmadan önceki son filmi olacağı duyurulmuştu. Williams ve Spielberg toplamda 31 filmde iş birliği gerçekleştirmiş olduklarını demeden geçemeyeceğim. Hayata dair beklentilerini düşürmüş insanlara umut vereceğini düşündüğüm bu filmi henüz izlemediyseniz güneşli bir günün akşamı izlemenizi kesinlikle öneriyorum.

Sing Street | 2016 

İngiliz bağımsız rock gruplarını sevenlerin kaçırmaması gereken bu film gereken ilgiyi görmede izleyen herkesin onayını vaktinde kazandı. 1980’lerde Dublin’de geçen filmde ailesi ve okulu ile uyumsuzluk yaşayan Conor, okulunun yakınlarında gördüğü Raphina’nın ilgisini çekebilmek için bir müzik grubu kurmaya karar verir. Amacına ulaşan Conor’ın etrafında dönen bu hikâye, filmde geçen “happy-sad (mutlu hüzün)” hissini seyirciye aktarma konusunda oldukça başarılı. John Carney tarafından yönetilen filmin kadrosunda Game of Thrones ve Peaky Blinders dizilerinden aşina olduğumuz Aidan Gillen, özellikle Bohemian Rhapsody’deki rolünden sonra gözden kaçmayan Lucy Boynton, En İyi Film dalında Akademi Ödülü almış CODA filminden bildiğimiz Ferdia Walsh-Peelo ve Midsommar filminden bildiğimiz Jack Reynor yer alıyor. Evde geçireceğiniz bir cumartesi akşamını bu filme ayırmanızı tavsiye ederim. 

Inside Out | 2015

Taşınacağını öğrenen genç Riley’nin Neşe, Korku, Kızgınlık, Üzüntü ve Tiksinti duygularının onu nasıl kontrol ettiğini konu alan 73. Altın Küre Ödülleri’nde En İyi Animasyon Film ödülünü almış bu harika animasyon izleyen herkesin gününü güzelleştirecek eğlenceli bir hikâye sunuyor. Aile ile izlemeye son derece uygun Pete Docter tarafından yönetilen bu animasyonun seslendirme kadrosunda yer alan isimlerden bazıları Parks and Recreation dizisinin sevilen oyuncusu Amy Poehler, beyaz perdede sayılamayacak kadar çok karşımıza çıkan ünlü oyuncu Bill Hader ve çoğumuzun The Office dizisinden bildiği Mindy Kaling olarak sıralanabilir. 2024 yılında animasyonun bir devam filminin geleceği duyuruldu ama detaylar henüz paylaşılmadı. 

Frank | 2014

Sıradışı filmler kategorisine giren film oldukça alışılagelmiş bir konuya sahipmiş gibi görünse de basit anlatımından çok daha fazlasını seyirciye sunuyor. Genç bir müzisyen olan Jon bir pop grubuna klavyeci olarak katılır.  Kafasından hiç çıkarmadığı, oldukça büyük bir maske ile dolaşan Frank adlı soliste sahip bir pop grubuna katılan Jon’u anlatan Lenny Abrahamson tarafından yönetilen filmin kadrosunda Michael Fassbender, Domhnall Gleeson, Maggie Gyllenhaal ve fazlası yer alıyor. Çalıştığı kurumsal şirketten ayrılmayı düşünen müzik düşkünleri başta olmak üzere izlemenizi önerdiğim bu filmi ve film boyunca çalan müzikleri seveceğinizi umuyorum. Kendim başta olmak üzere unutanlarınıza hatırlatıyorum “geç kalınmış değil”. 

Frances Ha | 2012

Yönetmen koltuğuna oturmadan önce Greta Gerwig sektörde ne yapıyordu diyenleriniz bu filmde bu sorunun cevabını bulacaktır. Gerwig ile 2011’den beri partner olan Noah Baumbach tarafından yönetilen film bir dans topluluğunda çalışan 27 yaşındaki Frances adlı karakterin romantik, kariyer ve arkadaşlık ilişkilerine odaklanıyor. Entelektüel yönü oldukça yüksek olan Baumbach, seyircilerin kendi hayatlarında fazla uzaklaşmadan izleyebileceği bir senaryoyu siyah beyaz olarak işliyor.  Gerwig dışında filmin kadrosunda yer alan diğer isimlerden bazıları Mickey Sumner, Adam Driver, Grace Gummer. Kendisini yaşlı ve geç kalmış hisseden herkesin izlemesi gereken bu filmin sizlere iyi geleceğini ve vaktin ne yaparsak yapalım aslında boşa geçmediğini hatırlatacağını düşünüyorum. 

Easy A | 2010

2010’lu yılları özleyenlerinize özellikle önereceğim bu filmi henüz izlemediyseniz beklentinizin çok daha üstünde bir film ile karşılacağınızı bilmenizi isterim. Lisede olan Olive kendi halinde bir öğrencidir. Hakkında çıkan dedikodulara gelen tepkilere sinirlenen Olive alışılagelmiş yöntemlerden çok daha orijinal bir yol bularak inandıklarını savunur. İçinde oldukça mizah barındıran bu film gerek modern görüşlü aile yapısı gerek eğitim sisteminde okutulan kitaplar olsun her bakımdan imrenilecek bir yaşam tarzını seyircilere sunuyor. Kadrosunda Emma Stone, Amanda Bynes, Penn Badgley, Stanley Tucci ve çok daha fazlasını barındıran film kişinin kendisine güveni üzerinde olumlu bir etkisi olacağına inanıyorum. 

Little Miss Sunshine | 2006

Yönetmenliğini Jonathan Dayton ve Valerie Faris’in üstlendiği bu film, herkesin izlemesi lazım diyeceğim sınırlı sayıda filmlerden biri. Her karakterin birbirinden farklı olduğu bir aile etrafında dönen hikâye evin en küçük bireyi Olive’in Kalifornia’da gerçekleştirilecek olan çocuklar için düzenlenen güzellik yarışmasında son seçmelere kalması ile başlıyor. Olive annesi, babası, abisi, dedesi ve dayısı ile birlikte sarı bir Volswagen minibüs ile yola çıkar. The Breakfast Club filmi için kurabileceğim “Bana bu filmde en sevdiğin karakteri söyle sana kim olduğunu söyleyim” cümlesini bu film için de rahatlıkla kurabilirim. Filmin kadrosundaki bazı isimler Steve Carell, Toni Collette, Abigail Breslin, Greg Kinnear, Paul Dano ve Alan Arkin şeklinde sıralanabilir. Her ne kadar insana izledikten sonra umut ve huzur hissi bıraksa da kimi zaman hüzünlenmenize sebep olacak içtenlikte yazılmış senaryosu ile bu filmi seveceğinizi umuyorum. 

School of Rock | 2003

Komedi rollerine yakışan Jack Black, Joan Cusack, Sarah Silverman gibi oyuncular ile gerçek bir eğlence bu filmde sizlerle buluşuyor. 30’unu bulmuş,  gitarist olma hayalleri olan Dewey ilginç bir fırsat ile geçici öğretmen olarak  eğitime çok önem veren özel bir okulda işe girince ders vermesi gereken öğrencileri potansiyel bir rock grubu olarak görmeye başlamasının ile olaylar gelişir. İlk izlediğimde 12 yaşında olmamdan kaynaklı olabilir ama bu film ne zaman karşıma çıksa bende izleme istediği uyandırıyor çünkü izledikten sonra kendimi çok iyi hissedeceğimi biliyorum. İçe dönük ya da dışa dönük bir kişiliğe sahip olmanız fark etmeksizin bu filmin insanların özgüvenine iyi geleceğine ve bir şeyler yolunda gitmese de hiçbir şey için geç kalınmadığını hatırlatacağına inanıyorum. Aile ile izlemeye oldukça uygun bu filmi herkese öneririm. 

Legally Blonde | 2001

Elle Woods sevgilisi Warner’dan evlenme teklifi beklediği akşam yemeğinde sevgilisinin ondan ayrılmak istediğini öğrenir. Harvard Üniversitesi’nde hukuk bölümünde eğitim alacak Warner’ın bu ayrılık kararının sebebini Elle’in ciddi biri olmamasına bağlar. Elle sevgilisini tekrar elde etmek için bu okula girmeye karar verir ama asıl hikâye okulu kazanması ile başlar. Robert Luketic tarafından yönetilen filmin kadrosunda yer alan isimlerden bazıları Reese Witherspoon, Luke Wilson, Selma Blair, Victor Garber ve son dönemde oldukça popüler olan Jennifer Coolidge. Elle Woods rolü ile izlediğimiz Witherspoon, Amanda Brown’un yazmış olduğu kitaptan uyarlanan bu filmde kendi karakterinin giydiği kıyafetlerin hepsini film çekimleri bitince saklamak üzere almış, filmi izleyince sebebini açıkça anlayacağınızı düşünüyorum. 

The Parent Trap | 1998

Sene 90’lar… Eğlenceli bir aile filmi olan The Parent Trap (Komik Tuzak) duygusallığı ve komediyi güzel bir kurgu ile harmanlamayı başarmış bir film. Doğumlarından kısa bir süre sonra anne ve babasının anlaşamamaları sonucu birbirlerinden ayrılan Annie ve Hallie adlı ikizler bir yaz kampında tanışırlar. Biri annesini biri ise babasını tanımak amacıyla yer değiştirirler ve eğlenceli olaylar gelişir.  Lindsay Lohan, Natasha Richardson, Dennis Quaid ve Elaine Hendrix’in yer aldığı film aile ile izlemeye oldukça uygun. Üzerinize huzurlu günlerin nostaljisini yükleyen bu filmi en kısa zamanda izlemenizi öneriyorum. 

My Neighbor Totoro | 1988

Hayao Miyazaki tarafından yazılıp yönetilen bu film en sevdiğim Miyazaki filmi olmasa da saf karakterleri ve huzurlu bir kırsalda geçen atmosferi ile mutlu ve güvende hissetmeye ihtiyacınız olduğu bir gün izleyebileceğiniz filmlerden biri olma özelliğini taşıyor. Studio Ghibli yapımı film, annelerinin hastalığı sebebiyle ondan uzakta kalan iki kız kardeşin ormanda tanıştıkları Totoro ve diğer ruhlar ile başlarından geçenleri anlatıyor. Totoro karakteri daha sonradan Studio Ghinli’nin maskotu olur. Akademi Ödülü kazanan ilk anime olarak bilinen Spirited Away’ı henüz izlemediyseniz ilk önce bu filmi yoğun bir günün akşamı zihninizi dinlendirmek ve hayal gücünüzü canlandırmak için izlemizi öneririm. 

Kapak Fotoğrafı: Little Miss Sunshine, FilmAffinity

İlginizi çekebilir: Ecem Şimşek’ten Yaz Filmleri Önerileri