Sinemada Drakula Retrospektifi: Renfield'tan Geçmişe Doğru
Dağların ulaşılamayan tepesinde bir şato, sadece dolunay ışığının vurduğu tozlu bir salon ve tabii ki görkemli gölgesinin sakladığı ölümcül dişler… Milattan önce Babil’den esen rüzgâr Orta Çağ Avrupası’nı, Bram Stoker’ın Balkanlar’dan estirdiği rüzgâr ise popüler kültürü etkisi altına aldı! Biz bu gün batımının ardından sinemanın toz tutmasına izin vermediği sayfaların en karanlık figürü Drakula’nın peşine düşüyoruz. Eğer “özgürce ve özgür iradenizle” bizimle gelmeye karar verirseniz; sarımsaklarınızı ve tahtadan oyulmuş aletlerinizi rafa kaldırabilirsiniz. Çünkü bu alacakaranlıkta sadece bir sinema biletine ve yolumuzu aydınlatması için dolunayın ışığına ihtiyacımız olacak!
Edebiyattan sinemaya uyarlanan hikâyeler saymakla bitmese de Drakula; sinemaya en çok uyarlanan edebiyat karakteri olarak 2015 senesinde tam 538 film referansı ile Guiness Rekorlar Kitabı’na girdi! Sinemanın yaklaşık 130 yıllık tarihinde erken dönem filmlerinden günümüzde teknolojinin sınırlarını zorlayan filmlere kadar sürekli Drakula ile karşılaşıyor olmamızın ise tabii ki bir sebebi var. Çünkü kendisi sadece bir burjuvazi eleştirisi olarak toplumun her döneminde farklı şekillerde yorumlanabilen bir karakter değil ayrıca bir çoğumuzun ulaşmak istediği sonsuz gençliğin de bir illüzyonu! 14 Nisan’dan itibaren UIP Türkiye dağıtımıyla Drakula’yı çağdaş bir temsil üzerinden tekrar keşfedeceğimiz Renfield filminden aldığımız ilhamla Drakula’nın sinema evreninde geçirdiği evrimi bugünden geçmişe doğru mercek altına alıyoruz!
Drakula Filmleri
Renfield | 2023, Chris Mckay
Eğer siz de bizim gibi tam bir vampir filmleri hayranıysanız; “2023 senesinde Drakula yaşıyor olsaydı, neler olurdu?” sorusunun cevabı olan harika bir film önerisi ile geliyoruz! Edebiyatın en popüler karakterlerinden biri olan Drakula’yı tamamen günümüzün koşullarına göre ele alan Renfield; merkezine insanlığın en ölümcül düşmanı Drakula’yı almaktan ise senelerdir ona sadık bir şekilde hizmet eden ve artık onun sömürülerine baş kaldırmaya hazır olan Renfield karakterini alıyor. Günümüz Amerika’sının yarattığı şiddet mi yoksa edebiyatın en ürkütücü karakeri Drakula’nın mı daha tehlikeli olduğunu araştıran film; türler arasında cesur bir gezintiye çıkarken narsist patronlar ile kurduğumuz çarpık ilişkileri de masaya yatırıyor. 14 Nisan’dan itibaren UIP Türkiye ile vizyona giren Renfield filmi sayesinde çağdaş bir Drakula temsili ile tanışmak için biz çok heyecanlıyız!
Hotel Transylvania | 2012, Genndy Tartakovsky
Edebiyatın en ürkütücü karakterlerinden biri olan Drakula’yı bir otel sahibi ve baba rolünde gördüğümüz Hotel Translyvania animasyon serisinde; yatağımızın altında veya dolabımızın içinde saklandığına inandığımız ürkütücü canavarların en sevimli hâllerine şahit oluyoruz. Hollywood’un komik karakterlerine hayat veren Andy Sandler’ın seslendirdiği Drakula karakterinin kızı Mavis‘i ise Selana Gomez seslendiriyor. Kızı Mavis’in Hollywood’un komedi türünde yükselen ismi Andy Samberg’in seslendirdiği Jonathan karakterine aşık olması üzerine asıl tehlikeli olanın insanlar olduğunu iddia eden Drakula, eğlenceli hikâyesi ile Voltaire’in “Gerçek kan emiciler mezarlarda değil, aramızda.” sözüne göz kırpıyor. Fakat, biz yine de bu animasyondan aldığımız ilhamla en büyük tehlikenin bilinmeyene duyduğumuz korkunun yarattığı ön yargılar olduğunun altını çizelim.
Dracula: Pages from a Virgin’s Diary | 2002, Guy Maddin
Her ne kadar Drakula çoğunlukla bir aristokratın halkın kanını emmesi ile burjuvazi eleştirisi olarak yorumlanmış olsa da insan dışı bir varlık olması ile sinemada “öteki” temsiliyeti üzerinden de birçok kez ele alındı. Yönetmen Guy Maddin’in öteki temsiliyetine ağırlık verdiği Dracula: Pages from a Virgin’s Diary filminde Kont Drakula, karşımıza bir göçmen olarak çıkıyor. Hiçbir diyaloğun bulunmadığı rüyamsı sahneler ile ilerleyen filmde iletişim; pandomim, bale ve altyazılar ile kuruluyor. Şehvet, rekabet, kıskançlık, saplantı ve etnik kaygıların şiirsel bir dilde dışavurumsal izler ile anlatıldığı film; ilk başta televizyon için çekilmiş olsa da daha sonrasındaki gördüğü yoğun ilgi sayesinde beyaz perde aracılığıyla gösterime girdi.
Bram Stoker’s Dracula | 1992, Francis Ford Coppola
Drakula’nın sinemadaki temsiliyetine dair en kült örneklerden biri olarak sayabileceğimiz Bram Stoker’s Dracula, usta yönetmen Francis Ford Coppola’nın imzasını taşıyor. Bir yanlış anlaşılmadan ötürü seneler önce aşık olduğu kadını kaybeden Kont Drakula’nın onunla aynı görüntüye sahip bir kadının resmini görmesi üzerine İngiltere’ye doğru bir yolculuğa çıkmasını ele alan filmin oyuncu kadrosunda; gotik öyküler ile özdeşleşmiş Winona Ryder’a Gary Oldman, Keanu Reeves, Anthony Hopkins gibi dönemin en dikkat çeken isimleri eşlik ediyor.
Dracula | 1979, John Badham
Drakula’ya dair çekilen bütün filmler içerisinde en romantiği olarak kabul edilen 1979 yapımı Dracula filminde; sahnede ve sinemada çok yönlü karakterler canlandırması ile tanınan Frank Langella’ya Shakespeare oyunlarının sinema uyarlamalarındaki en önemli ismi Laurence Olivier eşlik ediyor. Sinemanın en romantik -belki de en çarpık ilişkilenen- karakterlerinden Edward Cullen’ın aristokratik atası olarak sayılan bu filmde, Drakula’nın gücünün şehvetli kısmına tanık oluyoruz. Yönetmen John Badham romantik bir Drakula yaratabilmek adına hikâyeyi Transilvanya’nın ürkütücü şatoları yerine Birleşik Krallık’ın romantik deniz kıyılarında işlemeyi tercih ediyor.
Dracula | 1931, Tod Browning & Karl Freund
Bram Stoker’ın Drakula romanının ilk resmi uyarlaması olan Dracula (1931); Bela Lugosi’nin ikonik Drakula tiplemesi ve Dwight Frye’nın ürkütücü kahkahaları üzerinden aklımıza kazınan Renfield karakteri ile korku sinemasının gelmiş geçmiş en kült filmlerinden biri! İlk versiyonunda stüdyo, doğaüstü inançları ve uygulamaları teşvik ettiği iddialarına maruz kalmak istemediği için filmin son sahnesini sansürlemiş olsa da bugün restore edilen versiyonlar ile Drakula’nın ölüm iniltilerine ulaşabiliyoruz. Lugosi’nin bir an bile gözünü kırpmadığı Drakula’nın en ürkütücü versiyonu olan bu film, sinema severler tarafından en iyi Drakula uyarlamalarından biri olarak kabul görüyor.
Nosferatu | 1922, F. W Murnau
I. Dünya Savaşı’nın ardından ekonomik krizle mücadele eden Almanya’nın karanlık bir dünyanın kapısını araladığı Alman Dışavurumcu Sineması’nın ilk örneklerinden biri olan Nosferatu, ayrıca sinema dünyasının telif hakları yüzünden problem yaşayan ilk filmlerinden de biri. Kont Drakula’nın hikâyesini Kont Orlok üzerinden takip ettiğimiz film, telif haklarını ihlal ettiği için bir süre yayından kaldırıldı. Usta yönetmen F. W Murnau’nun imzasını taşıyan Nosferatu; devasa gölgeler, bozulan kamera açıları, avant-garde dekorlar ile akımın başyapıtlarından biri olarak sayılıyor.
İlk yorumu siz yazın!