İran sinemasının suç/dram türünde işler ortaya koyduğuna çok kez şahit oldum. Fakat bu tarz, biraz daha Amerikanvari bir üslupla polisiyenin ana damarlarını tutan bir İran filmini ilk defa izliyorum. Mashhad şehrinde geçiyor olaylar. Bir tane ahlakçı seri katil, sokaklardan topladığı seks işçilerini öldürerek ‘kendince’ günah çıkarıyor. Sokakları arındırma politikası ile yola çıkan bu adamı durdurması gereken güçler de, maalesef benzer bir zihniyetin ürünü olan çeşitli devlet aygıtları. Bu noktada karşımıza bir kadın gazeteci çıkıyor ve hikaye burada katmanlanıyor. Filmi izlemek isteyenler için adres Mubi Türkiye.

Kadın gazetecinin Tahran’dan gelip bu mevzunun peşine düşmesinden hemen önce, son çalıştığı yerdeki patronunun kendisine uyguladığı muameleyi öğreniyoruz. Kendimizi kimden taraf olarak belirlememiz gerektiğine dair zerre soru işareti vermiyor Ali Abbasi. Hatta katille empati yapma olaylarına hiç bulaşmıyor, bu durum bazen hikayeye katkı veriyor, bazen de katilin derinlikli işlenememesine sebep oluyor. Ortada bir durum. Gazetecinin bu süreçte yaşayacağı sıkıntıları az çok tahmin ediyoruz. Ama çevresinden almaya çalıştığı desteğin genellikle sonuçsuz kalıyor olması, umutsuzluğa kapılınan anlar, en kolay empati yapılası anlar oluyor…

Polisi ayrı, adaleti ayrı, insanın ömründen ömür götüren bu İslam cumhuriyetinde yaşamanın zorluklarını gördükçe; bir komşu ülke vatandaşı olarak sıkıntılara giriyorum. Kadın erkek eşitliğinin konuşulmasını geçtim, kadına bakışın gitgide daha da problemli noktalara evrildiği bu yüzyıl ve topraklarda hayatını idame ettirmeye çalışan herkesi hayal etmek, onların dertlerini dert edinmek hiç kolay iş değil. Altında ezilmesi çok kolay bu yükün. Gelgelelim bu düzene karşı sesini yükseltmeyi başaran da, tıpkı bu filmdeki gazeteci karakterimiz gibi cesur insanlar. Kimsenin gücünü yanında hissedemeyen ve tek başına kendi işini halletmeye alışmış bir insanın olaylara yaklaşımıyla, her mevzuyu birilerine hallettirmeye çalışan insanların körelmişliğini çok net göze sokuyor bu film.

Editör Notu: Yazının devamı spoiler içermektedir.

Katilin ailesiyle geçirdiği anlardaki sözde insani tavırları, ‘şeytanlaştığı’ anlardaki soğukkanlılığı ve umursamazlığı, hepsi kan donduruyor. Cinayetleri dahi kendi evinde işleyebilecek rahatlığa sahip, gözü dönmüşlüğün ahlakçılıkla harmanlandığı, basit ve korkunç durum. Olayın gerçek hikayeden esinleniyor olması da cabası. Özellikle adamın oğlan çocuğunun süreçten etkilenme şekli, onu sahiplenme hızı, onunla gurur duyacak hale evrilmesi, o yaştaki çocukları yontmanın ne kadar kolay olduğunu gösteriyor. Karısının dahi koşulsuz şartsız “Aslan kocam” modunu açmış olması, katilin ortaya çıkmasından sonra izleyicinin içinin rahatlamaması için sebeplerden bir tanesi. Final sekansında küçük kızının halıya sarıldığı o amatör çekim canlandırma anı ise tüyleri diken diken ediyor. Seyri zor ama etkileyici bir film Holy Spider.

Kapak Fotoğrafı: FilmBook

İlginizi çekebilir: Eralp Alper’den Aşk, Mark ve Ölüm