Mukavemet: Çarpıcı Bir Psikolojik Gerilim
Bugün sizlere 41. İstanbul Film Festivali’nde prömiyerini yapan ve geçtiğimiz hafta Mubi’de yayına giren psikolojik gerilim filmi Mukavemet’ten bahsedeceğim. Tek plan çekimiyle psikolojik gerilim ve korkunun bir arada işlendiği bu filmle ilgili düşüncelerimi anlatmak pek de kolay olmayacak eminim ki…
Ecem ve Rahmi, İstanbul’da bir apartmanın bodrum katında yaşayan, ilişkilerinin henüz başında iki genç sevgilidir. Ecem’in yakın zamanda ayrıldığı ve peşini bırakmayan eski sevgilisi, Ecem’i görmek için kapılarına dayanır. Gerilim ile hiç bitmeyen bir gece başlar.
Disney Plus’ın yerli dizisi Aktris’in de yönetmeni olan Soner Caner’in yönetmen koltuğunda oturduğu, görüntü yönetmenliğini Vedat Özdemir’in üstlendiği ve başrollerinde Selahattin Paşalı’yla Ece Çeşmioğlu’nun yer aldığı Mukavemet, biz izleyicilere “rahatsız edici” bir psikolojik gerilim sunuyor. Rahatsız edici kısmından başlamam gerekirse film, başından sonuna izlemeye alışık olmadığımız bir çekim yöntemi olan tek plan tekniğiyle çekilmiş. Tek plan çekim, yeri geldiğinde izleyiciye ilgi çekici ve farklı bir deneyim yaşatırken; Mukavemet gibi yoğun duyguların işlendiği, şiddet sahnelerinin yer aldığı bir filmde size hadi şu sahne geçsin dedirtebiliyor. Tek plan, bu film için doğru bir tercih miydi elbette bunun cevabını verecek kişi ben değilim. Fakat bir izleyici olarak böyle bir filmin tek plan çekilmesine cesaret edilmesi beni hem etkiledi hem de yeri geldiğinde izlerken rahatsız etti.
Selahattin Paşalı’nın hayat verdiği Rahmi’nin evin kapısından girdiği andan itibaren filmin gerilim kısmı başlıyor. Rahmi’nin sakin ama gergin profili izleyiciyi huzursuz ederken; sevgilisi Ecem’in kendisine verdiği günlük tepkiler bize Rahmi’nin karakteri hakkında da ipuçları veriyor aslında. Ecem ve Rahmi arasındaki artık maalesef hepimize ‘normal’ gelen kıskançlık kavgası, kavganın bir diğer başrolü eski sevgilinin kapıya gelmesiyle birlikte bambaşka bir boyuta geçiyor. Tam da bu sahnelerden sonrası, sadece karakterler için değil, izleyici için de bir sınav haline geliyor. Az önce de bahsettiğim tek plan tekniği kullanılmasaydı belki o şekilde yansıtılmayacak ve kurguda düzenlenecek sahneler, tek planın dezavantajı mı denir bilinmez izleyiciye rahatsız edici kanlı dakikalar yaşatıyor.
Bunların yanında son dönemlerde Pera Palas’ta Gece Yarısı, Kurak Günler ve Ömer gibi birbirinden farklı işlerde birbirinden farklı karakterlerde karşımıza çıkan Selahattin Paşalı; Mukavemet ile birlikte bize hiç görmediğimiz bir Selahattin Paşalı izlettiriyor. Paşalı, sokakta yanımızdan geçen herhangi bir adam olan Rahmi’nin kendisini tutmayı bıraktığında yani bir cinnet anında içindeki canavarı nasıl ortaya çıkarabildiğini bizlere bambaşka bir Selahattin olarak sunuyor.
Uzun süredir ekranlardan uzak olan Ece Çeşmioğlu’nun canlandırdığı Ecem karakterinin ise film boyunca verdiği tepkiler yeri geldiğinde bizden farksız oluyor. Film sonrasında yorumları incelediğimde, Ecem karakterinin tepkisizliği ve sadece ağlamasının seyirciye pek de geçmediğine dair yapılan eleştiriler dikkatimi çekti. Senaryonun yaratım ve yazım aşamasında Ecem karakterin tepkilerinin tek planın verdiği avantajlar ve dezavantajların göz önüne alınarak yazıldığını düşünüyorum. Aynı zamanda güçlü bir karakter olarak gözlemlediğimiz Ecem’in cinayet anından itibaren şokta olduğunu pek de istediğimiz mantıklı tepkileri veremeyeceğini de kabullenmek lazım.
Son olarak filmin 14 gün gibi bir sürede ve 7 tekrarlı çekildiğini okudum. Yani izlediğimiz ve yeri geldiğinde dayanamadığımız sahneler, aralıksız bir şekilde 7 ayrı kez çekilmiş. Tam da bunu okuduğumda böyle zor bir hikâyenin altından kalkabildikleri için, tek plan çekime cesaret edip başardıkları için hem yönetmenleri hem de Selahattin ve Ece’yi ayrı ayrı tebrik etmek istedim.
İlk yorumu siz yazın!