Sektörden İsimler ile: Özel Tiyatroların Vergi Yükü Üzerine
Son yıllarda ağırlaşan ekonomik koşullar ve toplumumuzu her açıdan derinden sarsan olaylar özel tiyatroların her geçen gün ayakta durmasını daha zorlu bir hale getiriyor. Önce pandemi sebebiyle aylarca kapalı kalan tiyatro salonlarını, hayatın hemen hemen her alanında artan maliyetler, ekonomik daralma ve şubat ayında yaşadığımız deprem felaketi ciddi biçimde etkiledi. Yeni sezonun başlamasına çok da uzun bir süre kalmadı ve sahnelenecek yeni oyunların provaları devam ediyor fakat özel tiyatrolarda çalışıp oradan para kazanan tiyatro emekçilerinin yanı sıra seyirci de temkinli. Çünkü bir süre önce KDV oranlarında yapılan zam tüm bu olumsuzlukların üzerine deyim yerindeyse tuzu biberi oldu. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 64. maddesinde her ne kadar “Devlet, sanat faaliyetlerini ve sanatçıyı korur. Sanat eserlerinin ve sanatçının korunması, değerlendirilmesi, desteklenmesi ve sanat sevgisinin yayılması için gereken tedbirleri alır” ifadeleri yer alsa da bugün geldiğimiz noktada özel tiyatroların ve sanatçıların üzerindeki bu yük, altından kalkılamaz bir hale geliyor. Ben de bu doğrultuda sezon başlamadan önce sektörden isimlere son yapılan KDV zammını sorarak görüşlerini aldım.
Özel Tiyatroların Vergi Yükü Üzerine
Balahan Gürel (Federal Yapım/Tiyatro Odeon Artistik Direktörü)
Tiyatroların ticari yükümlülüklerinin artırılması hem sanatçılar hem de tiyatro seyircisi için yakından takip edilmesi gereken bir gelişme. Ekonomik krizin yankılarının bir şekilde sanat üretimini de etkileyeceğinin bilincindeydik ancak Tiyatro Kooperatifi’nin yürüttüğü çalışmalarla vergi muafiyetine yakın bir kültür üretim sistemine sahip olmamız gerektiğini ve olabileceğimizi düşünüyorduk. Bunun da sebebi sanatın diğer ticari sektörlerden ayrı olarak topluma elle tutulamayan ve değeri somut kavramlarla ölçülemeyecek büyük katkılarının bulunması. Eğer uygulayıcılar tarafından tiyatro mevcut halindeki gibi bir ticari ölçekte konumlandırılmak isteniyorsa önce buna yönelik destek açılımlarının yaşanması gerekiyor. Bence tüm bu yaşanan gelişmeler, sanat alanında yeni destek mekanizmalarının kurulması gerektiğini bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Gizem Duman Şeşen (Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi Yürütme Kurulu Üyesi)
Özel tiyatrolar ne yazık ki vergi yüküyle hep baş başa. Biletlerden ve oyun satışlarından alınan KDV oranları oldukça yüksek. Bunun tamamen kaldırılması gerekiyor. T.C. Kültür ve Turizm Bakanı ile yaptığımız düzenli toplantılarda sürekli gündeme getiriyoruz. Elbette çözümlerimiz var fakat toplantıya katılan sektör temsilcileri ile mutabık kalamıyoruz. Bazı tiyatrolar farklı alanlarda ticari faaliyetler gösteriyor ve buna devam etmek istiyorlar. Biz tam karşısındayız. Bu nereye kadar böyle gider bilmiyorum. Vergi yükü arttıkça ve düzenli zamlar geldikçe yeni oyun yapmamız, turneye gitmemiz, yabancı yazarların teliflerini ödememiz, ekibimizin sigortasını yapabilmemiz imkansızlaşıyor. Seyirci ile uzun zamandır ekonomik zorluğu paylaşıyoruz. Zamlar haliyle biletlere yansıyor. Bunun için de birçok önerimiz elbette var. Tüm tiyatroların ve tiyatro temsilcilerinin işleri yokuşa sürmeden, kendi menfaatlerini düşünmeden temel sorunları çözmek için beraber hareket etmesi gerekiyor. Örgütlü hareket etmediğimiz sürece biz daha çok sorun yaşarız. 50 senedir konuşulan meseleleri 50 sene daha konuşuruz.
İzzet Şahap (Tiyatro İzleyicisi)
Giderek artan fiyatlarla başa çıkmanın çok zorlaştığı bir dönemde üst üste yapılan zamlardan tiyatrolar da nasibini aldı ne yazık ki. KDV artışının yüküyle baş etmeye çalışan tiyatrocuları her zamankinden daha zor bir sezon bekliyor. Sanatla ilgilenen (oldukça küçük bir) kesimin sanatsal faaliyetlere ayırabileceği bütçe giderek kısıtlanırken bilet fiyatlarına zam yapmadan ayakta kalabilecek tiyatro sayısında da azalma yaşanacak gibi görünüyor. Bilet fiyatlarındaki KDV oranının yüzde 8’den yüzde 1’e inmesini talep eden ancak aksine artışla yüzde 10’a çıkarıldığını gören tiyatrocular kadar biz tiyatroseverler de şaşkınız. Her şeye zam var diye yemeyelim, içmeyelim, gezmeyelim, giyinmeyelim tamam da bizi birkaç saatliğine başka dünyalara götürerek ruhumuzu zenginleştiren tiyatroya da mı gitmeyelim? O kadar da değil. Her şeyden kısabiliriz ama sanatımızdan da ödün veremeyiz.
Meltem Gürlevik (Oyuncu-Yazar-Yapımcı)
Bağımsız bir sanatçı olarak, yazdığım Herkes Yolunda adlı tiyatro oyununun aynı zamanda yapımcılığını da üstleniyorum. Ekibimize, sahneye ve vergilere vereceğimiz ücretleri karşılayabiliyor olmak icra ettiğimiz oyunun sürdürülebilir olması için temel bir koşul. (Oyunun sahnelenebilir hale gelme sürecindeki yaşanılan ekonomik zorluklardan bahsetmiyorum bile…) Sanatçılara ve özel sahnelere herhangi bir ekonomik destek sağlanmayıp aksine vergi oranları artırılarak üretim ve icra koşullarımız daha da zorlu hale getiriliyor. Özel tiyatrolar, pandemiden sonra ekonomik olarak toparlanamadan, 2023 sezonunu da çok zorlu geçirdi. Artan vergi oranları bilet satışlarını doğrudan etkileyeceği için, yeni sezonda bizim de oyunlarımızı oynamaya devam edip edemeyeceğimiz ya da yeni oyunlar çıkarıp çıkaramayacağımız konusundaki kaygılarımız arttı. Sanatın toplum için temel bir ihtiyaç olduğunu kavramak ve buna göre yasal düzenlemeler yapmak gerekiyor. Tiyatronun sürdürülebilmesi ve nitelikli projelerin artması için özel tiyatro sahnelerinin mevzuattaki konumunun düzenlenmesine ihtiyaç var. Aksi takdirde, artacak olan bilet fiyatları ile birlikte seyirci sayısı daha da düşecek ve oyunlarımızı oynayamayacak hale geleceğiz.
Umut Beşkırma (Oyuncu-Yönetmen)
Önce pandemide perde kapatmak zorunda kaldık. Deprem, bombalı saldırı vs. gibi tüm toplumsal olaylarda mecburi perde kapatmak zorunda kalıyoruz, kapatmazsak ayıplanıyoruz. Oysa ki tiyatro sadece bir eğlence aracı değil. Travmalarla mücadele eden bir toplum için gerekli. Ayakta durmaya çalışan özel tiyatrolar için vergi yükünün azaltılması beklenirken bu son artışlar oldukça talihsiz oldu. Anlaşılması gereken şu ki biz “tüccar” değiliz. Bizim “tüccar” olmadığımız ve tiyatronun da vur patlasın çal oynasın bir “eğlence” biçimi olmadığı artık fark edilmeli. Bu son vergi artışları tiyatronun yapılma biçimini de olumsuz anlamda etkileyebilir. Daha fazla bilet satmaya yönelik, özgür düşünceden yoksun oyunlara daha fazla sahne olabilir tiyatromuz. Pandemide geçen süre sonrası ayakta durmaya çalışan bağımsız tiyatro şu an ülkedeki sert ekonomik krizle de baş etmeye çalışıyor. Umarım bu yanlış karardan bir an önce dönülür ve kanun koyucularla karşılıklı diyalog içerisinde yeni adımlar atabiliriz.
Yeşim Özsoy (Tiyatro Kooperatifi Başkanı – GalataPerform | YeniPerform Genel Sanat Yönetmeni)
Salgının ertesinde deprem ve şimdi de ekonomik kriz dolayısıyla yüksek risk taşıyan bir tiyatro sezonuna giriyoruz. 1,5-2 sene salgın dolayısıyla neredeyse tamamen kapalı olan tiyatrolarımız arasında şehir, devlet ve belediye tiyatroları dışında kalan ödeneksiz, bağımsız tiyatrolarımız en fazla zarar görenler arasında. Zaten çok kırılgan ve ayakta durma kapasitesini bir türlü gerçekleştiremeyen bir alandan bahsediyoruz. Bu şartlarda devletin KDV ve kurum vergisi üzerinden yaptığı arttırımlar ödeneksiz tiyatroları herhangi bir şirket gibi değerlendirmeye alıyor. Halbuki Anayasa’nın 64. maddesinde yer alan ve “sanatın ve sanatçının korunması” esasına dayanarak bu alanın koruma altına alınması gerekiyor. Pandemiden yeni çıktık ve toplumda gerçekleşen her kriz ilk olarak tiyatroyu vuruyor. Ödeneksiz tiyatrolar tamamen bilete dayalı bir varoluşta olduğu ve ne yerel yönetimlerden ne de devletten ayakta kalışı garantileyecek bir destek almadığı için büyük zarar görüyor. Sezonu açarken her tiyatro tüm bu sorunlarla baş etmenin prangasıyla karşı karşıya.
Kapak Fotoğrafı: Unsplash-uhxqr
İlginizi çekebilir: Halil Şimşek’ten 2023-2024 Tiyatro Sezonu
İlk yorumu siz yazın!