John Wick 4: Sonsuz Aksiyon Sağanağı
Bu evrenin ortaya çıktığı ilk günden bu yana çok hızlı bir şekilde fan kitlesi oluştu. Bu kitlenin sadakatine zeval getirmeyecek kalitedeki devam filmleriyle Keanu Reeves’e ekstra mesai yaptırmaya devam eden yapımcılar, “Öldürmeyen Allah öldürmüyor” düsturu ile baş kahramanlarını 4. filme kadar sağsalim getirmeyi başardı. İlk filmi hatırlıyorsanız, karısını kaybetmiş, mutsuz bir tetikçinin hikayesi olarak başlıyordu. Sonra eksik akıllı bir çete John Wick’in köpeğini öldürüyor, durduk yerde başlarına iş açıyordu. İntikam mücadelesi bitmek bilmeyen bu adamın son filmi de yakın zamanda itunes ve play store gibi dijital ortamlara düştü. İlgilisi kaçırmasın.
Bu seferki hikayede senaryo çok dallı budaklı, inanılmaz derinlikli, o yüzden filmin süresi 3 saat herhalde diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Yine senaryo çalakalem yazılmış, aksiyon dozajı normalde olduğundan daha yüksek, tempo çok nadiren düşüyor, hiç sıkmadan finale kadar getirebiliyor. Donnie Yen’in canlandırdığı karakterle iyilik ve kötülük kavramları arasında ahenkle dans eden film, bazen bir oyundan alınma sekanslarla karşımıza çıkıyor sanki. Bu anlamda 3 farklı sekans filmdeki favorilerim oldu, onlardan spoilerlı kısım da bahsetmek istiyorum.
Editör Notu: Yazının devamı spoiler içermektedir.
Birincisi Killa Harkan denen ne idüğü belirsiz, belanın ta kendisi olduğunu anlamamız için çok da analiz yapmamıza gerek olmadığı o adamın mekanında geçen dövüş sahneleri. Etraflarında dans eden insanlar, bu misafirlerin kavgaya olan donuk duyarsızlıkları ve kavganın düzenli olarak iki boyutluymuşçasına katlar arasında zıplıyor olması. Tam anlamıyla bir Mortal Kombat/Street Fighter havası. Bu kavga başlamadan önce boşu boşuna oynanan hileli kart oyunu sahnesi de bir o kadar muazzamdı. Bahsetmiş olduğum diğer ikinci oyun temalı sekans ise, kameranın iç mekanda kuşbakışı moda geçtiği ve Hotline Miami isimli retro tarzdaki oyunun neredeyse çok benzerini ortaya koyduğu o anlardan oluşuyor. Ben ki çok oyun seven bir insan değilim ama Hotline Miami’yi buradan önermiş olayım…
Sonuncu sekans da, final için tasarladıkları büyük düellodan önce merdivende zor bela basamakları tırmanan John Wick’in son basamaklara geldiğinde çok acı şekilde taklaya gelmesi (tam anlamıyla) ve ilk basamaktan tekrar başlamak zorunda kalması. Epizodik temalı oyunların vazgeçilmez parçalarından olan bu tanıdık durum, kötü adamlardan birinin aslında çok da kötü olmaması ile farklı bir boyuta taşınıyor. Bu açıdan büyük düello her ne kadar sürprizli şekilde ana kötü karakterin ölümüyle bitse de, öncesinde gelişen bu sekanslar filmi okumak ve hatırlamak adına daha akılda kalıcı idi diye düşünüyorum. Filmin sonunda mezarlıkta geçen sahne John Wick’in öldüğünü kanıtlar mı peki? Hiç sanmıyorum, hatta tabuta konulduğunu gördüğümüz anlar olsaydı da ben yine de şüpheci yaklaşmayı tercih ederim. Keanu Reeves’i zorla ikna ederlerse 5. film seneye yola çıkabilir…
Sinema dünyasına ve filmlere dair paylaşımlarıma Instagram üzerindeki film blogumdan (@atıptutuyorum) ulaşabilirsiniz.
Kapak Fotoğrafı: Variety
İlginizi çekebilir: Sine Magger’dan Keanu Reeves Filmleri
İlk yorumu siz yazın!