Bugün sizlere Roma’dan İstanbul’a uzanan bir üçlemeyle geldim. Evet, ünlü yönetmen ve senarist Ferzan Özpetek’in meşhur Türk rakı sofraları, mezeleri ve sohbetlerine odaklandığı “Meze, Müzik, Muhabbet” isimli kısa filmlerinden bahsediyorum.

Meze, Müzik, Muhabbet
“Meze, Müzik, Muhabbet” Roma Gösteriminden | Fotoğraf: @kubilayakaa

Yönetmenin Netflix İtalya’da yayına giren İstanbul Üçlemesi adını verdiği kısa filmleri bizleri yirmişer dakikalık bir yolculuğa çıkartıyor. Bir kısa filmden beklentimin tam olarak ne olması gerektiğini bilmiyorum. Hele de hikâyenin ve duygunun içine girebilmek bazen uzun metrajlı filmlerde bile zor olabiliyorken ancak “Meze, Müzik, Muhabbet” üçlemesi benim için kısa filmlere dair bazı önyargılarımı kırdı diyebilirim. Üçleme bize aslında rakının ve rakı sofralarının sıradan bir sofradan çok daha fazlası olduğunu anlatıyor. O sofralarda hissedilen duyguların, yapılan sohbetlerin, dinlenen ve söylenen şarkıların diğer her şeyden farklı olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Yeri geldiğinde ah o sofrada ben de olsaydım da beraber şarkı söyleseydik dediğim Meze ve yeri geldiğinde ah o sofrada ben de olsaydım da beraber dertleşseydik dediğim Muhabbet ve Müzik ile Özpetek’in beni fazlasıyla etkilediğini söyleyebilirim.

Meze
Meze | Fotoğraf: @depofilm

Son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz Ahsen Eroğlu’nun başrolünde yer aldığı Meze’de kendisine; Ayta Sözeri, Sera Yılmaz, Nezaket Erden ve Aslı İnandık gibi başarılı isimler eşlik ediyor ve iyi ki ediyor. Nikah masasında yaşadığı hayal kırıklığı üstüne kendisini arkadaşları ve teyzesiyle birlikte bir rakı sofrasında bulan Yağmur’u izlediğimiz Meze’nin içimi huzurla doldurduğunu söyleyebilirim. Filmin başından sonuna kadar olan diyaloglar, çekim açıları, mekanlar, şarkılar ve tabi ki kadrosu ile adeta sizi alıp serin ve tatlı bir yaz akşamına ışınlıyor. Bir kadın hikayesi izlediğimiz filmde kadın dayanışması temasının merkeze alınması ve günün sonunda ne yaşarsak yaşayalım o sofrada hep birbirimize destek olacağımızın işlenmesi gerçekten çok hoşuma gitti. Son dönemlerde başarı merdivenlerini hızla tırmanan Ahsen Eroğlu’nu böyle bir ekiple birlikte izlemek çok güzeldi. Umarım bir gün öyle bir sofrada “Aldırma Deli Gönlüm” eşliğinde o insanlarla denk gelme imkânım ve imkânınız olur.

386155198_309338701720387_7463124023039739763_n
Müzik | Fotoğraf: @depofilm

İstanbul Üçlemesi’nin bir diğer filmi Müzik ise son dönemlerde Sarmaşık Zamanı’yla ekranlara dönen Yiğit Kirazcı ve Burak Yamantürk’ün başrolünde yer aldığı tatlı tesadüfleriyle yüzümüzü güldüren bir film olmuş. Bu sefer bir rakı sofrasından öte meyhanede geçen hikâye, bize geçmiş ve gelecek arasında tatlı bir bağ kurdurtuyor. Çocukluklarında arabalı vapurda yolları kesişen Özgür ve Ahmet’in yıllar sonra bir meyhanede tekrar karşılaşmalarını ve aslında o ilk karşılaşmalarının Özgür’ün (Burak Yamantürk) hayatındaki önemini bizlere ve Ahmet’e (Yiğit Kirazcı) gösteriyor. Bu kez bir dayanışmadan ziyade umudun ve tesadüflerin sohbet konusu olduğu rakı masası ise istemeden yüzünüzde bir gülümse bırakıyor. Üçlemenin her filmi içimde bir yerlere dokundu ama sanırım Meze ve Müzik’in etkileri çok daha farklı oldu.

Muhabbet
Muhabbet | Fotoğraf: @depofilm

Kubilay Aka’nın başrolünde yer aldığı Muhabbet ise bizi çok daha derin çok daha duygulu bir hikâyeye konuk ediyor. Roma’dan İstanbul’a uzanan hikâye, bu sefer bir rakı sofrasıyla beraber bizi acılarımız, kayıplarımız, aşklarımız, özlemlerimiz, gidenlerin arkasında kalışlarımız ve hızlı değişen hayatlarımızla yüzleştiriyor. İstanbul Üçlemesi’nin diğer filmlerine kıyasla daha yoğun duyguları yaşatan Muhabbet’in altından Kubilay Aka’nın çok başarılı bir şekilde kalktığını söyleyebilirim. Bu hikâyenin yüreğinizde bir yerlere dokunacağından eminim.

Rakı sofraları ve o sofralarda yapılan sohbetlerin yanında toplumsal problemlerden de bahsetmeyi ihmal etmeyen usta yönetmen ve senarist Ferzan Özpetek’in çok duygu dolu bir üçleme çıkardığını söyleyebilirim. Üçlemeyi bitirdiğimde ilk aklımdan geçeni söyleyerek yazımı bitirmek istiyorum. “İstanbul Üçlemesi keşke Netflix Türkiye’de yayınlansaydı da daha geniş kitlelerin yüreğine dokunabilseydi.”

Kapak Fotoğrafı: Instagram.com/@kubilayakaa

İlginizi çekebilir: Yaprak Civan’dan La dea fortuna