“Zaman, sonsuz bir sarmal yumağın ipidir. Ve ip, ucunu yumaktan dışarı ilk çıkardığı günden beri hep ama hep ileri doğru uzar. Onu geri saramayız. Yönünü değiştiremeyiz. Ne yaparsak yapalım zaman ipi hep ileri doğru uzar. Fakat ip bazen kopabilir. Geriye kalan iki uç hemen birbirine düğümlenir. Aradan kopan o parçada neler olup bittiğini hiç kimse bilemez. Çünkü o parça artık zamana ait değildir. O kadar yoktur ki, onun yokluğu bile hissedilmez. İşte bu bir lanettir.”

cirkin-afis
Çirkin (Afiş) | Fotoğraf Kaynağı: Özge Güven

Sezonun yeni oyunlarından biri olup prömiyerini 27. İstanbul Tiyatro Festivali’nde gerçekleştiren Çirkin, yukarıdaki ifadelerin yansımalarını barındıran hikayesiyle sezonun şu ana kadarki en dikkat çekici işlerinin başında geliyor. Duyurusu ilk yapıldığı andan itibaren listeme aldığım fakat festivalin yoğun maratonunda yakalama fırsatı bulamadığım oyunu bir süre önce Beyoğlu’nun ve sinema tarihimizin önemli yapılarından olup 1920’lerden 2010’a kadar Alkazar Sineması ismiyle hizmet veren ve daha sonrasında restore edilerek 2021’de kapılarını tekrar açan Hope Alkazar’da izleme fırsatı buldum.

cirkin-1
Çirkin | Fotoğraf Kaynağı: Salih Üstündağ

İçinde bulunduğumuz tiyatro sezonunun heyecan verici işleri arasında yer alan oyun için bu yakıştırmayı yapmak çok yanlış olmaz çünkü sürükleyici ve şaşırtıcı metinleriyle beğeni toplayan Firuze Engin’in güçlü kaleminden çıkmasının yanı sıra rejisinde ise çalışmalarını özellikle fiziksel tiyatro, clown ve doğaçlama alanlarında yoğunlaştıran Güray Dinçol’un yer alması önemli bir etken oldu. Yanı sıra 36 ayrı dijital eserin tasarlandığı ve 20 projektörün kullanıldığı oyunun iki başrolü olan Nihal Yalçın ve Onur Berk Arslanoğlu isimleri de, performans öncesi heyecanımı yukarı taşıyan bir diğer nedendi.

cirkin-2
Çirkin | Fotoğraf Kaynağı: Salih Üstündağ

Bin yıllardır yaşayan ve çocukluğundan bu yana üzerine adeta “çirkin” yaftası yapıştırılan Şiva ile kendisiyle birlikte lanetlenip ölümsüzlüğe mahkum edilen tavuğun hikayesine tanık oluyoruz oyunda fakat bu tanık olma sıradan olanın ötesine geçen bir hikaye anlatımı sayesinde bizi oyun süresince masalsı ve efsunlu bir evrenin içinde halden anlamaya davet ediyor. Bu noktada oyunu anlatı, masal ve efsane türlerinin flu alanlarının ortasında bir alana konumlandırmak çok daha doğru olacak kanaatindeyim.

İşbu hikayenin ana karakteri olan Şiva, daha anne karnından çıkıp kendisine adeta zindan olacak dünyanın ışıklarını gördüğü ilk andan itibaren dikenli ve çirkin bedeniyle köşeye itilmiş biri. Yaşamdan en büyük isteğini “Dünyanın en güzel kadını olmak” şeklinde dileyen Şiva için gerçekleşmesini dilediği şey, imkansız olduğu kadar onu daha da karanlığa sürükleyen bir kara delik adeta. Öyle ki oyunu izlerken her dakika bu düşünce zihnimizde dolanırken “Çirkin insanlar mı kötüdür yoksa kötüler mi çirkin insan olur?”, “Ölümsüzlük gerçekten bir cezadan daha mı fazlasını ifade ediyor?”, “Beraberimizdeki bir varlık bizim için bir yoldaş mı yoksa ayak bağı mı?” ve “Güzel olma dileği felaketin başlangıcı mı?” gibi başta olmak üzere pek çok sorunun tohumunu zihnimizin boşluklarına serpiştirirken filizlenen başka soru kümeleriyle de başka başka düşüncelerin kapısını usulca aralıyor.

cirkin-3
Çirkin | Fotoğraf Kaynağı: Emirhan Savaş

Çirkin’in metinsel bağlamdaki bu düzlemi üzerine daha birçok şey konuşulabilir, yorumlanabilir ve farklı bakış açılarıyla zenginleştirilebilir. Oyunun bu yönü 80 dakikalık süresine yayıldığında nispeten son anlara doğru tempo kaybına uğramasına karşın kanaatimce seyircisine istediği o duygu geçişini sunma konusunda kesinlikle başarısızlık yaşamıyor. Tabii ki bunda zamanın dışına atılmış bu iki karakterin didişmeleri, zıtlıkları, rekabeti, nefretleri büyük pay sahibi olurken bir yandan zeminde bir yandan da salonun duvarlarına yansıyan etkileşimli görüntü evreni görsel açıdan o büyülü dünyanın kapısına ardına dek aralıyor. Anlatı tiyatrosu ile dijital enstalasyonun bu birleşimi metnin ağırlığını nispeten hafifletirken izleyicinin görsel ve işitsel algısını çevreleyen bir yenilikçi deneyim oluyor tam anlamıyla.

cirkin-4
Çirkin | Fotoğraf Kaynağı: Emirhan Savaş

Oyunun tamamını performanslarıyla taşıyan Nihal Yalçın ve Onur Berk Arslanoğlu ise apayrı bir övgüyü hak ediyor kesinlikle. Bir defa tiyatro oyunlarında metin ve anlatım kadar oyuncuların rollerine uyumu ve o rolle bütünleşmesi başarı için olmazsa olmazlardan biridir kesinlikle kendi adıma. Çirkin’de de bunun yansımalarını her dakika devleşen Yalçın ve Arslanoğlu’nun oyunculuklarıyla deneyimlediğim için kendi adıma büyüm mutluluk duydum. Bugüne dek beyaz perdede pek çok başarılı role imza atan Nihal Yalçın’ın sinsi, öfkeli, hırçın ve isyankar tavrı ile Onur Berk Arslanoğlu’nun muzip, eğlenceli ve adeta kostümden ayrı ruhen de bir tavuk bedenine girdiği performansı ayrı bir alkışı hak ediyor. Anadolu masallarına dayanan gerçeküstü bir ihanet hikayesini birçok farklı teatral stilden esinlenen oyunculuk yapısı ve reji biçimini çağdaş tiyatro enstrümanları ile buluşturan Çirkin’i haftanın iki günü Hope Alkazar’da izleyebilirsiniz.

Önemli Uyarı !!! Oyun sırasında salonun projektörlerinden kaynaklı olarak havalandırma ve soğutma sisteminin açık olduğunu belirtmek isterim. Bu yüzden oyun süresince salonun sıcaklığa giderek düşeceği ve oldukça serin bir ortam olacağı için mutlaka kalın bir kazak ve mümkünse montla gitmenizi öneririm.

Kapak Fotoğrafı: Salih Üstündağ

İlginizi çekebilir: Eda Geven’den Yeni Yıla Tiyatroyla Başlangıç