Düet: Bir "Havuz Problemi" Belgeseli
Ülkemizi senkronize yüzmede temsil eden iki isim, Defne Bakırcı ve Mısra Gündeş’i takip eden ‘Düet’; yeterli seviyede popülariteye sahip olmayan branşlarda potansiyeli yüksek sporcularımıza ne şekilde bir yaklaşım sergilendiğini özetleyen cinsten bir belgesel. Hem çocukluklarından beri çok yakın dost olan, hem de yıldızlarının parladığı bu branşta harika bir çifte dönüşen Defne ve Mısra ikilisinin ekrandaki uyumu inanılmaz. Zira bu tarz belgesellerde bazı çiftler, uyumları her ne kadar had safhada olsada işin içine kamera girdiğinde maalesef o ışıltıyı kaybedebiliyor. Bu açıdan iki sporcu da klişe deyimle de olsa “çok rahat, çok profesyonel”. Film 2022 yapımı, Mubi yakın dönemde filmi satın aldı ve kataloğuna ekledi. İlgilisi ıskalamasın.
Yönetmen ikilisi İdil Akkuş ve Ekin İlkbağ, iki sporcuyu da oldukça uzun sayılabilecek bir süre, belli aralıklarla takip ediyor. 2016 Rio Olimpiyat elemeleri için mücadele eden ama bu fırsatı kıyısından kaçıran Defne ve Mısra, 2020 Tokyo Olimpiyatları için çalışmaya koyuluyor. Antrenman koşullarındaki sıkıntıların ön planda olduğu, Rusya’dan özel olarak antrenör getiren federasyonun ilerleyen süreçte tam olarak ne yapmaya çalıştığını anlayamadığımız bir hikayeye tanık oluyoruz. Ama tek sıkıntı bu branşta faaliyet göstermeye çalışmaları değil tabii ki. Kadın olmanın zorlukları da ikilinin yakasına yapışmış şekilde onlarla beraber geliyor her yere. Antrenman için girdikleri havuzdan, yüzme dersi alan kuran kursu öğrencilerinin kendilerinden rahatsız olmaları üzerine çıkmak zorunda kalıyorlar mesela. Tüm zorlukları tek bir cümle veya olay ile özetlemen mümkün mü deseler herhalde bu olayı gösterebilirim.
Filmin samimiyeti ve yönetmenlerin olaya hakimiyeti de kendi geçmişlerinden geliyormuş meğer. Bu sporu bırakmak zorunda kalan yönetmen ikilisi için bu hikayeyi anlatmak aslında bir nevi konfor alanlarında çalışmak gibi olmuş. Bence bu durum filme pozitif anlamda çok ciddi katkı veriyor. Yani merkezine aldığı karakterlerin sıkıntılarını hissettirme noktasında çok tesirli bir iş ortaya çıkıyor. Filmin ana hedefinin 2020 Olimpiyat elemelerindeki mücadeleyi resmetmek olduğu belli, fakat o esnada yaşanan pandemi sürprizi ile anlatı da el değiştiriyor. Sporcuların kamerayı devralması ile iyice bir vlog konseptine dönüyor film. Tüm bunlar yaşanırken arka planda politik bir tema da mevcut, bu aşamada ben anlatıcının biraz daha federasyon mevzusunu deşmesini beklerdim. Belgeselciliğin en güzel taraflarından biri, yaratıcının hikayedeki sorunları kaşıma şekli benim için. Ama işin bu tarafı hariç her şey gayet dozunda ve yeterli.
Son olarak, ben şahsen devletin bu branşlarda yeterli seviyede destek sağlayamamasını pek anlamlandıramıyorum. Aslında bunun altında çok bariz bazı sebepler olsa da, hükümetin tamamen pragmatist yaklaştığı meseleleri de hesaba kattığımızda insanın canı sıkılıyor. En olmayacak mevzulara bütçe var ama kendi branşlarındaki tek örnek olan bu iki sporcuya mayo bile yok. Defne ve Mısra ikilisinin yeterli imkanlarla çalışma şansı olsa, biz de bu belgeseli olimpiyatlara bu branşta giden ilk Türk sporcular temasıyla izlesek diye iç geçiriyor insan ama gerçekle yüzleşmek pek de vakit almıyor… Öncelikle sporcuların emeğine sağlık, bu ülkede sonu olmayan bir mücadeleyi soluksuz şekilde verdikleri için. Sonrasında da yönetmenlerin eline sağlık, her türlü çalışma koşuluna ayak uydurup ortaya böylesine orijinal bir iş ortaya koydukları için.
Sinema dünyasına ve filmlere dair paylaşımlarıma Instagram üzerindeki film blogumdan (@atıptutuyorum) ulaşabilirsiniz.
Kapak Fotoğrafı: Mubi
İlginizi çekebilir: Sine Magger’dan MUBI Film Önerileri
İlk yorumu siz yazın!