Frances Ha: Bir Büyüme Hikayesi
J.M. Barrie’nin “Peter Pan” romanı şöyle başlar: All children, except one, grow up.* Edebiyat tarihinin en güzel giriş cümlelerinden biridir belki de… “Frances Ha” filmine adını veren Frances de, büyümesi kaçınılmaz olsa da, büyümek dışında hiçbir çaresi kalmayıncaya kadar bunu kabullenemeyen bir genç kadın. Ve “Frances Ha”, kusursuz anlatılmış bir büyüme hikayesi.
Noah Baumbach, daha ilk filmi “The Squid and the Whale” ile gönlümüzü fethetmiş, sevilen bir başka yönetmen Wes Anderson ile işbirlikleriyle de memnun bırakan bir bağımsız sinemacı… Senaryosu Oscar’a aday gösterilmiş bu aile dramından sonra bir başka aile dramı, “Margot at the Wedding” ile çizgiyi korumuş, fakat üçüncü filmi “Greenberg” pek beğenilmemişti. Yönetmenin dördüncü filmi “Frances Ha”yı izleyenler anlayacak ki, filmin başrol oyuncusu olan ve senaryosuna önemli katkılarda bulunan genç oyuncu Greta Gerwig, Baumbach’ın (ve bir o kadar bizim de) bu yıl başına gelen en iyi şey. Kendini dansa adamış, New York’ta yaşayan, daha doğrusu yaşamını sürdürmeye çalışan bir genç kadının yaklaşık bir yılına odaklanan film senaryosu ve Gerwig’in performansıyla öne çıkıyor.
Woody Allen’vari bir açılış sahnesiyle adım atıyoruz Frances’in siyah-beyaz hikayesine; hiç tanımadığımız karakterlerin, hiç bilmediğimiz hayatlarıyla ilgili bir diyalogun içinde buluyoruz kendimizi. Frances, kendisiyle yaşamayı teklif eden erkek arkadaşıyla ayrılıyor. Ayrılmış oluyor daha doğrusu, çok çabuk oluyor her şey. Film boyunca Frances, geleceği düşünmekten, geleceği ile ilgili kalıcı ve önemli kararlar vermekten, kısacası büyümekten kaçtığı ve korktuğu için oradan oraya sürükleniyor.
Frances’in kaçışı boyunca uğradığı duraklar oldukça anlamlı. Upper East Side’da büyümeyi reddecek kadar zengin olmadığını anlıyor, onun kaçışına ortak olmayan arkadaşlarının yanında kendini ezilmiş ve güçsüz hissediyor, ailesinin yanında artık oraya da ait olmadığını fark ediyor, anlık bir kararla çıktığı yolculuğunda bu kaçışın ona pahalıya patlamaya başladığını anlıyor. Ve son durağında, gelebileceği en dip noktada, büyümesi gerektiğini kabulleniyor.
Greta Gerwig ve canlandırdığı Frances, “Girls” dizisinde izleyip durduğumuz o New Yorklu genç kadınlardan o kadar farksız ki, alıp dizinin içine rahatlıkla yerleştirebilirsiniz. İlginç bir şekilde, New York’ta ya da kurmaca bir dünyada olmanıza gerek kalmadan, çevrenize hatta aynaya baktığınızda bile bir Frances bulabilirsiniz belki. Okulu özleyen, çalışmak istemeyen, oradan oraya sürüklenirken büyümeyi erteleyen, bağlanmak istemeyen binlerce gençten biri Frances. Gelebileceği o en dip noktaya gelmeden, her şeyini kaybetmeden bilmiyor. Bilmiyor ki, kendine izin verse sınırları zorlayan, kabına sığmayan bir yetişkin olup çıkıverecek. Tıpkı o son sahnedeki dev metaforda olduğu gibi…
*All children, including Frances, grow up.
İlginizi çekebilir: SineMagger’dan Film Önerileri
İlk yorumu siz yazın!