Montaione: Toskana'da Bir Orta Çağ Kasabasına Yolculuk
İtalya’nın Toscana bölgesinde yer alan Floransa, Pisa ve Siena gibi büyük şehirlerin tam ortasında kalan ve geçmişi Orta Çağ’da Etrüskler ve Romalılar’ın stratejik bir yerleşim yeri olmasına kadar uzanan Montaione kasabasını yakından tanıyalım.
Mevsimlerden ilkbahar; biraz serin, zaman zaman hafif bir esinti var ama üşütmüyor. İtalya’nın kuzeyinden orta batısına doğru arabayla yol alıyoruz. Floransa tabelalarını takip ederek hedefimiz olan Toskana bölgesine giriyoruz. Varış noktamız ise Toskana’nın kalbinde yer alan Floransa iline bağlı Montaione kasabası. Toskana bölgesine girdiğimizde bizi selamlayan yeşilin tüm tonları, Montaione’ye doğru yaklaştıkça adeta bizi kucaklıyor.
Geçtiğimiz yollar bizi büyülemekten öte sanki başka bir boyuta taşıyor. Arabanın camını açıyorum. Mis gibi havayı içime çekiyorum. Kimi zaman genişleyen kimi zaman daralan yollardan geçiyoruz. Yolları çevrelemiş, sonunu görmekte zorlandığım, masmavi gökyüzü ile birleşen yemyeşil düzlükler özgürlük hissi yaratıyor. Sonra yeşil tepecikler çıkıyor birden karşımıza. Tepeleri aştıktan sonra küçük bir köyden geçiyoruz; minicik yollar, minicik evler, zeytinlikler, üzüm bağları… Ardından kendimizi bir çam ormanının içinden geçerken buluyoruz. Yol üzerinde kimi güzel evler dikkatimizi çekiyor; o rüya evlere ulaştıran, İtalyan selvilerinin dizili olduğu yollar sanki elle çizilmiş bir resim gibi. Biz yolumuza devam ediyoruz. Hava kararmaya başlıyor. Saat ilerliyor. Biz oldukça acıktığımızı hissediyoruz. Kalacağımız kasabanın merkezinde olan butik otel Hotel Le Macine’yi arıyorum. Otelin içerisindeki restoran Il Cucco’ya rezervasyon yaptırıyorum. Montaione-Toscana mutfağı ile buluşmak için sabırsızlanıyoruz.
Montaione Mutfağı
Keyifli yolculuğun ardından geniş bahçeli taş ev görünümündeki aile işletmesi olan minik otelimize varıyoruz. Hemen restorana yöneliyoruz. Güler yüzlü çalışanlar bizi karşılıyor. O kadar acıkmışız ki önce şarabımızı ardından da ‘antipasti’ kısmını geçerek hızlıca ana yemek siparişlerimizi veriyoruz.
Toskana bölgesinin etlerinin ayrı bir lezzetli olması sebebiyle et yemeyi tercih ediyoruz. Özellikle ‘Bistecca alla Fiorentina’ yörenin ikonik et yemeği. Kesmi T-bone şeklinde olan et, çok fazla işlem görmeden az baharat ile çeşnilendirilerek tercihen kömür ateşinde pişirilerek servis ediliyor. Leziz et yemeklerinin haricinde tavşan, sülün gibi av hayvanı etleri de Toskana mutfağında önemli yer alıyor. ‘Pappardelle al cinghiale’ de Montaione’ye özel, vahşi domuz etinden yapılan bir çeşit makarna yemeği. Av hayvanlarının mutfakta ön planda olmasının sebebi ise Montaione bölgesinin yaklaşık 10.490 hektar alana yayılması ve geniş ormanlık alanlara sahip olması.
Kimimiz biftek tercih ederken kimimiz kızarmış tavşan yemeği tercih ediyor. Salata olarak da ‘Panzanella’ tercih ediyoruz. Panzanella, kızarmış ekmek (Orijinal tarifinde bayat ekmek kullanılıyor.), soğan ve domates ile hazırlanan, az miktarda otlar ile çeşnilendirilen yöresel bir salata. Özellikle olgun domatesler tercih ediliyor; bayat ekmeklerin domates suyu ile ıslanarak lezzetlenmesi için. Toskana mutfağında bayat ekmek birçok tarifte kullanılan bir malzeme. ‘Pappa al pomodoro’ da bu tariflerden biri. Bayat ekmek kullanılarak yapılan bir çeşit domates çorbası.
Çok keyifli, doyurucu bir yemeğin ardından dinlenmek için odalarımıza geçiyoruz. Etrafımızı gezmek için enerjimiz kalmıyor ama dert etmiyoruz çünkü bir süre burada kalıp çevredeki şehir ve kasabaları gezmeyi planlıyoruz. Ertesi sabah gözümü açar açmaz hemen pencereye koşuyorum. Karanlıkta otele girdiğimiz için çevrenin güzelliğini merak ederek uyanıyorum. Ahşap çerçeveli pencerenin önünde sanki sanat galerisinde bir tabloya bakarmış gibi buluyorum kendimi. Bizimkiler uyurken bu anın tadını çıkarıyorum. Pencereyi açıyorum; mis gibi hava odanın içine doluyor. Kahvemi içerken dalıp gidiyorum yeşilin derinliklerine.
Montaione Keşfi
Montaione; Elsa Nehri vadisine bakan, deniz seviyesinden yaklaşık 373 metre yükseklikte bir tepenin üzerine kurulmuş. El değmemiş doğa ile çevrili bir tepenin üzerinde yer alan bu kasabada muhteşem manzaralar bulunuyor. Spor ve açık hava aktiviteleri için de oldukça elverişli. Şarap ve zeytinyağı tadımlarının ardından keyifli yürüyüşler yapmak mümkün. Hatta yılın belirli dönemlerinde tartufo yani trüf mantarı avına bile rehberler eşliğinde çıkabilirsiniz.
Montaione, konumu itibariyle Floransa, Siena, Pisa gibi birçok önemli şehre ve şaraplarıyla ün kazanmış köylere çok yakın bir kasaba. Biz de Montaione’de bulunduğumuz süre boyunca otelin geniş bahçesinde manzaraya karşı keyif yapmak istesek de yeni yerler görme arzusundan vazgeçemiyoruz.
Bir sabah, otelin arka tarafında büyük bir kapı olduğunu fark ediyorum. Kapıyı zorlayarak açıyorum ve adımımı atmamla birlikte Orta Çağ döneminden kalma bir mahalleye giriş yapıyorum. Şaşkınlıkla etrafıma bakıyorum. Daracık sokaktan yürümeye başlıyorum. Sabah erken olduğu için kimse yok sokakta. Sessizlik hakim. Minicik dükkânlar, bir kasap, bir trattoria, bir bakkal, birkaç antikacı… Maalesef erken olduğu için dükkânlar kapalı. Vitrinlerine bakıyorum hayranlıkla.
Arkeolojik buluntular, Montaione’nin kökeninin Etrüsk ve Roma mirasına uzandığını kanıtlıyor. Toskana kırsalındaki diğer kasabalar gibi Montaione de uzun yıllar boyunca surların içinde korunmuş. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki yıkımın ardından kasaba yeniden inşa edilmiş ve kentsel görünümü değiştirilmiş ama ona rağmen Orta Çağ mimarisi eski şehir merkezinde korunmuş.
Kimi dükkanın önü kimi evlerin kapıları, pencereleri saksıda çiçeklerle süslenmiş. Küçük bir meydanda San Regolo Kilisesi’ni(12. yüzyılda inşa edilmiş bu kilise, Mantoione’nin dini ve tarihi yapılarından biri.) ve bir kafeyi görüyorum. Mahallenin minik boş sokaklarında bir süre kayboluyorum. Sonra farklı bir bağlantı yoluyla otelin ön tarafına geçiyorum. Manzaraya karşı bir park beni karşılıyor. Zamanın içinde bir yolculuk yapmış gibi bir banka oturup bir süre dalıp gidiyorum. Montaione ile tekrar buluşmak üzere vedalaşıyorum.
Kapak Fotoğrafı: Damla Anol Erol
İlginizi çekebilir: Damla Anol Erol’dan Villa Donatelli
Yine italyadayız teşekkürler Damla hanım.