Kaş Uluslararası Kısa Film Festivali: Film Kaş'ta Başlıyor!
Film gösterimleri ve film ekipleriyle söyleşilerin dışında bambaşka bir deneyime dönüşen, hatta birçok kişiyi şehir değiştirmeye, tatil planlamaya iten destinasyon festivallerinin yeri bir ayrı. İlk kez 2022’de düzenlenen Kaş Uluslararası Kısa Film Festivali de bunlardan biri. Dünyadaki gözde dalış lokasyonlarından biri olarak dikkat çeken Kaş’taki antik tiyatroda filmler gösteren festival, son iki yılda konuklarını ve izleyicisini Kaş’la bütünleştirmeyi, sinema ve doğa arasında bir köprü kurmayı başardı. Şimdi, 4-8 Haziran tarihleri arasında ise üçüncü kez diyor ki: Film Kaş’ta Başlıyor!
Festival direktörü Seren Topaloğlu ile Kaş Uluslararası Kısa Film Festivali’ni konuştuk.
Festivali bu yıl üçüncü kez düzenliyorsunuz. İlk yılından beri festivali takip edenleri nasıl yenilik ya da değişiklikler bekliyor?
Her yıl içeriği zenginleşen ve gelişen bir festival olmayı hedefliyoruz. Kaş’ta bir festival yapmak sadece film göstermek değil elbette. Su altı filmlerine yer veren tek film festivali olmamızla başlayan sürdürülebilirlik ve çevreye duyarlılık hedefimiz, her yıl daha da büyüyerek pek çok kurumla iş birliği içerisinde Kaş’ın doğasına ve dokusuna da fayda sağlayabilen bir festival olmamızın yollarını açıyor. Aşığı olduğumuz, doğası, tarihi ve insanına saygı duyduğumuz Kaş’ı, kendine has dokusunu bozmadan korumaya gayret ediyoruz. Kaş’ın eşsiz su altını korumak amacıyla, paneller, gönüllülerle Antiphellos Antik Tiyatro’da temizlik yapma gibi faaliyetler düzenliyoruz. Belli başlı basım materyallerini yılını yazmadan bastırarak ve her sene geri dönüştürerek kullanıyoruz. Ödül heykelciklerinden düzenlediğimiz keşif turlarına kadar her konuda özenli ve yereli koruyan, tanıtan adımlar atmaya dikkat ediyoruz. Her yıl bir önceki festivalin üzerine bir şeyler katarak ulaşmayı hedeflediğimiz planlarımız ve projelerimiz var, önümüzdeki yıllarda da devam edecek. Bunun yanı sıra bu yıl komşumuz olan Ölüdeniz’de çekilen Aftersun filmini iki bin yaşındaki Antik Tiyatro’da yıldızların altında izlemek paha biçilemez bir deneyim olacak gerçekten.
Ben de tam açılış gecesindeki uzun metraj film gösterimi için Aftersun’ı seçmenizde ne etkili oldu diye soracaktım…
Filmin uluslararası başarısı bir yana, en önemli etken aslında Kaş’ta İngilizlerin yoğunlukta olduğu ciddi boyutta bir popülasyon olması ve filmin hemen komşumuz olan Ölüdeniz’de çekilmiş olması. Bu bölgeyle farklılıklarımız olsa da coğrafi olarak benzerlikler taşıyoruz, ama galiba içten içe Antik Tiyatro’da minder ve battaniye eşliğinde, yıldızların altında Aftersun’ı izleme fikrinin romantikliği üstün geldi! 🙂
Uluslararası Su Altı Kısa Film Yarışması dedin… Bu yarışma ilk yılından beri festivalin bir parçası. Bilmeyen okurlarımız için “su altı filminin” ne olduğunu biraz açıklayabilir misin? Bu yarışmaya uluslararası katılımcıların ilgisi ve festival izleyicisinin tepkisi ne yönde?
Sinema sektörüne su altı film prodüksiyon asistanı olarak girdiğim için su altı filmlerinin yeri bende ayrı. Su altı filmi dediğimizde genelde akıllara belgeseller geliyor, ancak suyun altında çekilen kurmaca filmler de var. Hatta bu yıl animasyon olduğu için yarışmak yerine özel gösterimi yapılacak olan, harika bir iş olduğunu düşündüğüm bir su altı animasyonu bile var. Biz başvuru koşullarında en az %30’u suyun altında çekilen filmleri bu kategoride değerlendireceğimizi belirtiyoruz. Şu anda su altı filmlerine özellikle yer veren Türkiye’deki tek, dünyadaki ise 12 film festivalinden biriyiz. Ne kadar niş bir alan olsa da, oldukça tutkulu bir kitlesi olduğu için uluslararası anlamda inanılmaz bir ilgi görüyoruz. Ayrıca Kaş, Türkiye’nin en popüler dalış noktalarından biri olduğundan, hem ziyaretçi kitlesi hem de burada yaşayan dalgıç popülasyonu epey yüksek bir sahil kasabası olarak, çok ilgili ve hiçbir etkinliği kaçırmayan bir izleyicimiz var.
Aslında sadece Su Altı Kısa Film Yarışması bile lokasyonundan beslenen, düzenlendiği kentle iç içe yaşayan bir festivale örnek. Kaş Uluslararası Kısa Film Festivali’nin Kaş’la ilişkisi hakkında su altı filmleri dışında ne söyleyebilirsin?
Kent kimliğinin oluşmasında festivallerin rolünün büyük olduğunu düşünüyorum. Kaş’la özdeşleşen doğal, tarihi ve kültürel değerlerin, sinema sanatının toplumu dönüştüren gücüyle birlikte bir film festivali bünyesinde hayat bulması, Kaş’ın bir kültür-sanat kenti olarak anılması hedefine her yıl bir adım daha yaklaşabilmek için çalışmak, bu projede emeği geçen ekip arkadaşlarımı ve beni çok mutlu ediyor.
Lokal izleyiciyi filmlerle buluşturmak ve bir destinasyon festivali olmanın dengesini nasıl sağlıyorsunuz?
Kaş’ta ya da yakın çevresinde sinema salonu olmamasından dolayı yerel izleyicimiz festivalimize oldukça fazla ilgi gösteriyor. Bağımsız işler ana akım medyada pek yer almadığından, bu filmlerin seyirciyle buluşma şansını yakaladığı her yerde olduğu gibi burada da ilgiyle izlendiğini gözlemliyorum. Kaş’ta, beş duyuya hitap eden bir deneyim festivali yaratmaktayız aslında. Bunun için de tüm yıl boyunca TGA ile yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Amacımız uluslararası katılımı da artırarak henüz turizm sezonunun yoğun olmadığı tarihleri değerlendirmek. Kaş’ı sadece Türkiye’nin en özel turizm destinasyonlarından biri olarak değil, aynı zamanda sinema sanatçıları, yönetmenler ve sektör profesyonelleri için bir buluşma noktası olarak da öne çıkarmayı hedeflediğimizi söyleyebilirim. Yerel ve uluslararası ilgi, destinasyon festivali olma yolculuğumuzda bize büyük destek sağlıyor.
Sadece bir festival direktörü değilsin aynı zamanda yapımcı kimliğin de var. Filmlerin kamera arkasını ve mutfağını bilmek sana festivalde filmi gösterilecek ya da festivale konuk olacak sinemacıların bir festivalden ne beklediğine dair ipuçları verdi mi? Festival organizasyonunda bu ipuçlarını nasıl takip ettin?
Çok güzel bir soru, teşekkür ederim. Kendim de bağımsız filmlerin ağırlıklı olduğu film prodüksiyonlarında yer aldığım için, sinemacıların çekim öncesi başlayıp çekim bittikten sonra azalmak yerine artan stresinin, karşılamakta zorlandıkları maliyetli festival süreçlerinin bilincindeyim. Bir de bunların üstüne haklı olarak filmlerinin iyi bir yerde prömiyer yapmasını beklerken, vakti geçen festivaller sinemacılar için işin tuzu biberi oluyor. Bu bakış açısıyla, öncelikle katılım koşullarına son iki senede çekilmiş tüm filmlerin başvurabileceğini belirten bir madde koyduk. Böylece; prömiyerini yapmış, son bir ya da iki senedir de çeşitli festivalleri gezmiş filmler gelsin Kaş seyircisiyle buluşsun istedik. Ayrıca festivalin sonunda her ne kadar ödül dağıtıyor olsak da, tüm programı olabildiğince rekabetten uzak, keyifli bir dinlenme ve sinemacılar arasında ilişki kurma etkinliği olarak planlamaya gayret ediyoruz. Yurt içinde ve yurt dışında çok fazla festivale katılma şansım oluyor; bana böyle paha biçilemez deneyimler sunan festivaller, hatırımda en çok kalan ve kendimi değerli hissettiren etkinlikler oluyor.
Son olarak, festival için Kaş’ı belki de ilk kez ziyaret edecek olanlar için, yeme-içme, gezilecek yerler, mekanlar, etkinlikler gibi konularda bize 5 maddelik bir seyahat checklist’i verebilir misin?
Sabah Dudu Mutfak’ta kahvaltı, ardından Uzunçarşı’da bir gezinme, Küçükçakıl ya da Büyükçakıl’da öğle birası. “Günü nerede batırsak?” diyenlere öneriler dersen; harika bir playlist eşliğinde günü batırmak isteyenleri Deja Vu’ya, “bira-midye” yapmak isteyenleri Kaş’ın ikonik barı Mavi Bar’a alalım. Festivalimizin de ev sahibi olan Antik Tiyatro’da şarap eşliğinde gün batımı seçeneğiniz de var.
Kaş’a ilk kez gelmeyenler için; arabaları da varsa telefonların çekmediği Üzüm İskelesi’nde dinlendirici bir günün ardından (mutlaka şnorkellerinizi götürün), dönüş yolunda Oburus Notos’ta günü batırmak mükemmel bir deneyim olabilir. Yanlarında Kaş havasını taşımak isteyenler ise; seramik atölyesi Gallery Anatolia’yı Pınarbaşı’nda ziyaret edebilir, dönüş yolunda Çukurbağ köyüne varıp Uyuyan Dev’e yürüyebilir ya da İzne’ye geçip Kaş’a bambaşka bir manzaradan bakabilirler. Vize derdi olmayanların mutlaka 30 dakika uzaklıktaki Yunan adası Meis’e gitmelerini tavsiye ederim, o nedenle yanınızda pasaportlarınızı getirmeyi unutmayın. Hatta gidecek olanlara, 1992’de En İyi Yabancı Film Oscar ödülünü alan ve tamamı Meis’te geçen İtalyan filmi Mediterraneo’yu izleyip gelmelerini öneririm!
İlk yorumu siz yazın!