Arno nehri boyunca uzanan ve Rönesans’ın doğum yeri olarak bilinen, sanat kokulu tarihi şehir Floransa, İtalya’da Toskana bölgesinin baş şehri. Ne tarafa başınızı çevirseniz çevirin, Orta Çağ ve Rönesans’ın izlerini görüyoruz ve olağanüstü bir mimariyle karşılaşıyoruz.

img-20240610-wa0050
Floransa | Fotoğraf: Damla Anol Erol

Baş yapıları arasında ilki, İtalya’da tüm bulunduğu şehirlerde buluşma noktası olan ünlü katedral Duomo. Duomo katedrali İtalya’nın birçok şehrinde bulunuyor. Ancak Floransa’daki Duomo’nun diğer adı ‘Santa Maria del Fiore’ katedrali.

Duomo’dan dümdüz mağazalara bakarak keyifle ilerlediğinizde ise karşınıza çıplak erkek heykellerinin bulunduğu ‘Piazza della Signoria’ adında görkemli bir meydana çıkarsınız. Hemen yakınında ise ‘Galleria degli Uffizi’ müzesi bulunur. Müze, Botticelli, Michelangelo, Leonardo da Vinci, Raphael ve Caravaggio gibi Rönesans döneminin en büyük sanatçılarının eserlerine ev sahipliği yapar. Özellikle Botticelli’nin “Venüs’ün Doğuşu” ve “Primavera” tabloları, Uffizi’nin en önemli eserlerinden bazıları. Müze ziyareti için önceden online bilet almanızı tavsiye ederim aksi taktirde saatlerce sıra beklemeniz kaçınılmaz. Müzenin devaminda ise şehre ayrı bir güzellik katan Arno nehrine ulaşıyorsunuz. Arno nehri üzerinde ise yine önemli yapılardan biri ‘Ponte Vecchio’ yani eski köprüyü görebilirsiniz.

Floransa, sayısız sanatçı ve düşünüre ev sahipliği yapmış bir kent. Önceki seyahatlerimde birçok galeri ve müze ziyaret etme fırsatı yakalamıştım. Bu son seyahatimde ise Donatello’nun ‘David’ eserlerini görmeyi hedefliyordum. Ama güne öncelikle ‘affogato al caffè’ ile başlamak için sabırsızlanıyordum. Hemen hemen İtalya’da her yerde özellikle yaz aylarında deneyebileceğiniz kahveli dondurmanın Floransa’daki en doğru adresi ise ‘Vivoli’ dir. Vivoli, 1930 yılında kurulmuş tarihi bir dordurmacı dükkanıdır. Burada biraz sıra beklemeyi göze alırsanız en leziz kahveli dondurmayı tadabilirsiniz.

img-20240610-wa0048
Affogato al caffe-Vivoli | Fotoğraf: Damla Anol Erol

Ardından sanatın kollarına kendinizi bırakabilirsiniz. ‘David’ heykeli denince esasında ilk akla Michelangelo’nun heykeli gelir. Boyutu itibariyle de oldukça görkemli olan heykel, dünya çapında bir üne sahip ama aslında ilk gerçek insan boyutunda ‘David’ heykelini yapan Donatello’dur. Ünlü heykeltıraş Donatello, ilk David çalışmasını mermer üzerinde yaparak başarıyı yakaladıktan sonra başyapıtı olan bronz David heykelini yapar. Her iki eseri de ‘Muzeo Nazionale del Bargello’da bulunur. Michelangelo’nun David heykeli ise Galleria dell’ Accademia’da bulunuyor. Donatello’nun heykellerini görüp büyülendikten ve müzeyi gezdikten sonra sıra öğle yemeğine geliyor.

img-20240419-wa0030
David di Donatello | Fotoğraf: Damla Anol Erol

Öğle yemeği için benim tercihim Cibrèo’dan yana oluyor. Şehrin en saygın gastronomik mekanlarından biri olarak biliniyor. 1979 yılında Fabio Picchi tarafından kurulmuş olan mekan ristorante, trattoria ve caffè olarak yan yana üç ayrı mekandan oluşuyor. Taze ve yerel ürünlerle hazırlanmış Toscana mutfağı örneklerini bulabileceğiniz bir menüsü var. Trattoria’da daha uygun fiyatlı alternatifler mevcut. Dekorasyon çok nostaljik ve tabaklar çok leziz.

img-20240610-wa0047
Cibreo Ristorante | Fotoğraf: Damla Anol Erol

İç mekanın ambiyansı çok keyifli olmasına rağmen bu kez dışarıda oturmayı tercih ediyorum. Gelen geçeni izleyerek keyifli bir Toscana şarabı eşliğinde yediğim en leziz lazanyayı yemenin keyfi gerçekten bir başka!

img-20240610-wa0046
Cibreo | Fotoğraf: Damla Anol Erol

Bu keyifli yemeğin ardından sıra kendimi kitapların arasında kaybetmeye geliyor. Floransa’nın en keyifli kitapçısı ‘Odeon Cinema e Libreria’ ya doğru yol alıyorum. Esasında Odeon, tarihi bir sinema ama giriş katında da harika bir kitapçı bulunuyor. Dolayısıyla bir kültür kompleksi haline gelmiş. İçeriye girdiğinizde mimariden gözlerinizi alamıyorsunuz. Üst katta gösterimde olan filmi ücretsiz izleyebiliyorsunuz. Ben bir süre hem filmi izleyip hem de etrafımı inceledikten sonra alt kata inerek uzun süre kitapların arasında geziniyorum.

img-20240610-wa0051
Odeon Cinema e Libreria | Fotoğraf: Damla Anol Erol

Ardından günün en keyifli zamanı geliyor. Aperitivi zamanı… Kitapçıdan çıktıktan sonra biraz sokaklarda kayboluyorum ve bir sürü bisikletin yan yana park ettiği bir ara sokakta tarihi bir binanın altında minik bir kafe dikkatimi çekiyor. Hemen orada yerimi alıp hemen bir Aperol sipariş veriyorum. Hayranı olduğum Floransa’nın kokusunu içime çekerek Aperol’ümü yudumluyorum… Floransa’nın büyüsünü keşfedenleri ve benden sonra keşfedeceklere ilham olacak bu yazı üzerine düşünmeye başlıyorum 🙂

Kapak Fotoğrafı: Damla Anol Erol

İlginizi çekebilir: Ece Yılmaz’dan JR’ın Floransa’daki Enstalasyonu Üzerine