Arda Turan, futbolculuk kariyerine başladığı günden itibaren şu ana dek hem futbolculuğuyla hem de tartışma yaratacak her türlü davranışı tek bir bünyede toplayabilmiş olmasıyla ile dikkat çeken bir isim. Galatasaray ile parlayan, Atletico Madrid ve Barcelona ile zirve yapan, akabinde paraşütsüz şekilde inişe geçen bir kariyer. Modern dönemde çoğu profesyonel sporcu, kariyerlerini uzmanlara emanet ederken Arda Turan “gelsin hayat bildiği gibi” düsturuyla bugünlere kadar geldi. Belgesel hap şeklinde ve sündürülmeden kurgulanmış, Arda’nın gözünden kendi hayatını ve kariyerini izliyoruz. Futbol sahalarında esen, ama iniş ve çıkışlarıyla sevenlerini de sevmeyenlerini de ilgilendiren skandallara imza atan Arda, özellikle kariyerinin zirvesinde yaşadığı sorunlar, medyayla olan çatışmalar ve sahada yaşadığı zorluklarla kısmen samimi sayılacak bir hikaye anlatıyor.

Yüzleşme | Fotoğraf: Yüzleşme

Arda, sadece başarılarından değil, hatalarından, pişmanlıklarından da açıkça bahsediyor. Bu, onu diğer futbol belgesellerinden biraz farklı kılıyor; çünkü burada bir kahraman yaratma çabası yok, aksine, farklı yönleriyle Arda Turan’ı görüyoruz. Kendi hatalarını kabul eden ve dersler çıkaran biri var gibi duruyor karşımızda. Ama tabi bunu pek de yemiyorum maalesef… Zira filminin çıktığı hafta son çıktığı maçta hakemi tehdit ederek kırmızı kart görüp, disiplin kuruluna sevk edilen bir isim Arda Turan. Bu belgesel, Arda’yı yakından tanıyanlar için belki de beklenen bir itiraf niteliğinde, ama onu sadece saha içindeki performansıyla tanıyan azınlık için daha sürpriz olabilir tabi. Bu noktada belgeselin karşılaştırıldığı ilk yapım yakın zamanda çıkan Fatih Terim belgeseli. O belgesel de Fatih Terim’i bu hayatta hiç bir hata yapmamış, dokunulmaz bir tanrıymışçasına gösterenlerle bu belgeseldeki anlatıyı kıyaslayınca yine de bu Yüzleşme belgeselinin artı hanesine yazabileceğimiz detaylar oldukça bol.

Yüzleşme | Fotoğraf: Yüzleşme

Fakat bu belgeseli çok daha iyi yapabilecek olan şey şuydu. Eğer ki ismini “Yüzleşme” koymaya karar verdiyseniz, imza attığınız skandalların ve hataların önünüze getirildiği anlarda evet hata yaptım, yanlış yaptım, çok saçmalamışım gibi cevaplardan daha çok, bunları neden yaptığınızı yüzeysel olarak da olsa biraz daha deşmeniz gerekiyor. Bu haliyle yüzleşmek değil, kabullenmek oluyor sadece. Ki zaten bu skandallarda kabul edilmeyecek pek de bir taraf yok, uçakta gazeteci darp etmek, silahla hastane basmak vesaire gibi olayların subjektif olarak değerlendirilecek bir tarafı olmadığını düşünüyorum. Olumlu olaraksa eşinin Arda’nın arkadaş grubu hakkındaki açık sözlü ifadelerini, İspanyol arkadaşlarının kendisi hakkındaki yorumlarını dozunu kaçırmadan yapıyor olmalarını, duygusallığı mantığının önüne geçen bir insanın bu huyundan vazgeçmesinin ne kadar zor olduğunu gözler önüne sermesini kayda değer buluyorum.

Yüzleşme | Fotoğraf: Yüzleşme

Geçmişteki başarılarını, önümüzdeki süreçte eğer ki yeni teknik direktörlük kariyeri ile de pekiştirirse, adını her anlamda altın harflerle Türk futbol tarihine kazımış olacak. Yüzleştiğini ifade ettiği yanlışların üstüne samimi bir şekilde gittiği sürece işler eskiye göre daha farklı ilerleyebilir onun adına. Belgeselde kullanılan eski küpürlerin makyajlanıp ekrana taşınan halleri çok vasat görünüyordu söylemeden geçmeyim. Euro 2008 turnuvasındaki görüntülerin bu denli kaliteli arşivlendiğini de bilmiyordum, harika görünüyordu. Özetle, Bayrampaşa’dan zirveye çıkan ama içindeki semt çocuğuna ket vuramayan Arda Turan’ın hikayesi, kendisi hakkında pek de detay bilmeyenler için izlemesi keyifli bir iş olabilir. Sevgiler.

 Sinema dünyasına ve filmlere dair paylaşımlarıma Instagram üzerindeki film blogumdan (@atıptutuyorum) ulaşabilirsiniz.

Kapak Fotoğrafı: Yüzleşme

İlginizi çekebilir: Eralp Alper’den Rheingold