Linkin Park: Emily Armstrong Version
En son yazımın konusu olan Oasis’den sonra bir başka geri dönen grup, 2000’li yıllarda fırtına gibi esen nu metal, alternatif rock – rap rock, grubu Linkin Park oldu. Vokalistleri Chester Bennington’ın 2017 senesinde intihar etmesi sonrası yedi yıllık bir aradan sonra grup, yeni solistleri Emily Armstrong ve yeni davulcuları Colin Brittain’ın katılımıyla tekrar bir araya geliyor. Eski üyelerden Mike Shinoda, Brad Delson, Dave Farrell, Joe Hahn grubun son kadrosunda yerini koruyor. Linkin Park, 5 Eylül’de “The Emptiness Machine” isimli single ile kasım ayında yayınlanacak From Zero isimli yeni albümlerini ve çıkacakları turneyi duyurdu.
Beastie Boys türün yakın örneklerini verse de doksanların ortasında Dog Eat Dog grubunun “Who’s The King” parçasıyla rap metal türüyle tanışmıştım. O grup ülkemizde çok tanınır hale gelmemişti. Daha sonra çıkan, soundları biraz daha değişik olan System Of A Down ve Linkin Park ise ortalığı kasıp kavurmuştu.
Linkin Park, Mike Shinoda, Rob Bourdon ve Brad Delson isimli 3 tane okul arkadaşı tarafından Kaliforniya’da kuruldu. Mezun olduktan sonra Joe Hahn, Dave Farrell ve Mark Wakefield’ı kadroya dahil eden grup Xero ismini kullanıyordu. Tanıştıkları plak şirketi başkan yardımcısı Jeff Blue, grubun vokalist değişikliğine ihtiyacı olduğunu söyledi. Zaten ticari anlamda başarı gelmeyince vokalist Mark Wakefield başka projeler için gruptan ayrıldı ve yerine Chester Bennington geldi. Grup daha sonra ismini Hybrid Theory olarak değiştirdi. Uzun uğraşlar sonucu Warner Bros’la anlaşan grup, isim olarak Hybrid grubuyla karışabileceği için tekrar isim değişikliğine gitmek zorunda kaldı. Plear, Platinum Lotus Foundation gibi isimler üzerinde duran grup en son olarak Santa Monica’da yer alan Lincoln Park’dan esinlenerek bu ismi almaya karar verdi ancak linkinpark.com alan adresini almak için isim, Linkin Park olarak değişerek son halini aldı
Grubun ilk albümü Hybrid Theory, 2000 yılında yayınlandı. İsmini grubu ilk adından alan albüm, “Crawling” parçası ile en iyi hard rock performansı dalında Grammy Ödülü kazandı. Albümde bulunan “In The End”, “Papercut”, “One Step Closer” gibi müzik dünyasına bomba gibi düşen hit parçalar dışında, “Runaway”, “A Place For My Head” ve “Pushing Me Away” gibi parçalar da dikkate değerdir. Albümdeki parçaların sözlerini genelde Chester Bennington’ın gençlik sorunları oluşturuyor. Gerek piyano melodisiyle gerekse Mike Shinoda’nın vokaldeki etkisiyle benim en sevdiğim Linkin Park parçası olan “In The End” sözleriyle de Chester Bennington’ın intiharı sonrası daha da anlamlı hale geldi.
Diğer projeler için gruptan ayrılan basçı Dave Farrell’ın da geri döndüğü ikinci albüm Meteora 2003 yılında çıktı. Albümün ismi Yunanistan’da yer alan ve üzerinde çok sayıda Ortodoks manastır bulunan bölgeden geliyor. Albüm hem sound olarak hem de çıkardığı hit parçalar olarak adeta ilk albümün devamı niteliğinde. “Numb”, “Somewhere I Belong”, “Faint”, “Figure.09”, “From The Inside” albümün sevdiğim parçaları.
Sonraki albüm Minutes To Midnight, 2007 yılında piyasaya çıktı. Kıyamet saati kavramından ismini alan albümde göze çarpan unsurlardan biri Mike Shinoda’nın rap vokallerinin bayağı azalmış olması. Zaten grup nu metal türünden biraz daha rock’a kayıyor. Genel olarak daha önceki albümlere göre yumuşak soundlu. “What I’ve Done”, “Shadow Of The Day”, “In Pieces”, “No Roads Left” favorilerim.
Grup, 2010 yılında A Thousand Suns adlı konsept bir albümle karşımıza çıktı. Albümün ismi, atom bombasının mucidi Oppenheimer’in kutsal Hindu metni Bhavagat Gita’dan alıntıladığı bin güneşin parıltısı sözünden gelir. Albüm konu olarak insanlığın kendisini yok edebilecek güçlerle yüzleşmesini işler. Albümde grup, elektronik öğeleri yoğun olarak kullandı. Onu takip eden 2012 tarihli Living Things albümü de elektronik ögelerin fazla olduğu, A Thousand Sun’a yakın çizgide bir albüm. Bu iki albümden benim aklımda kalan tek parça, melodisi Ennio Morricone’nin Mucchio Selvaggio’sına benzeyen “Castle Of Glass”.
2014 yılında çıkan The Hunting Party albümü ile grup eski sounduna döndü. Hem de ne dönüş. İlk iki albümde olduğu gibi nu metal soundlu şarkılar dışında, albümde dinleyende adrenalin patlaması yaşatan “War” gibi harika bir punk parçası da vardır. Ayrıca bu albüme Rage Against The Machine’den Tom Morello ve System Of A Down’dan Daron Malakian gibi isimler konuk oldu. Albümün öne çıkan şarkılarından biri olan, Daron Malakian’ın yer aldığı Rebellion’ı System Of A Down albümüne koysak orada da öne çıkan parçalardan biri olur. “Final Masquerade” ve “Until It’s Gone” albümden diğer öne çıkardığım şarkılar.
Grubun dağılmadan önceki son albümü One More Light, 2017 senesinde yayınlandı. Ancak kötü bir pop albümü olan One More Light’dan bence bahsetmeye bile değmez. Linkin Park, adeta bir gün soğuk, bir gün sıcak olup insana ne giyeceğini şaşırtan bahar havası gibi bir grup oldu. Nu metal, rap rock tarzı iki albüm, sonra alternative – soft rock tarzı üçüncü albüm, oradan elektronik ağırlıklı albümler, ardından eskiye güzel bir dönüşle hayranlarına tam oh be dedirtirken, grubun sound olarak bir anda mağara devrine dönmesi.
Gelelim yeni vokalist Emily Armstrong’la berbar grubun son haline. Gruba kadın vokalist gelmesi bence yerinde bir seçim olmuş. Erkek yeni bir vokalist ne kadar iyi olursa olsun, çoğu Linkin Park hayranı için Chester Bennington’ın yerini dolduramayacaktı. Emily Armstrong, performansı dışında, sesinin yapısıyla da gruba çok uymuş. Linkin Park ve hırıltılı sese sahip Emily Armstrong, bence tencere – kapak gibi olmuşlar. Grubun yeni vokalistiyle ilk albümü olan From Zero kasım ayında yayınlanacak. İlk single “The Emptiness Machine” ise bu ay dinleyicileriyle buluştu. Sonraki yazıda görüşmek üzere.
Kapak Fotoğrafı: impericon.com
İlginizi çekebilir: Gürkan Sonat’tan Oasis: Brit Pop Efsanesi Geri Dönüyor
İlk yorumu siz yazın!