Bu yaz, “Brat’lere”; bu sene ise Chappell Roan’a ait. Femininomenon şarkısı ile bir akım başlatan, Joe Biden’a yeterince queer komüniteyi desteklemediği için kafa tutan, “Good Luck Babe!” ile Billboard Hot 100’e giren ardından da bütün başarılarını MTV Ödülleri ile bir kez daha taçlandıran Chappell Roan, yalnızca sanatıyla değil; kendisi ve başkaları için çizdiği sınırlar ile de konuştuğumuz biri. MTV Ödülleri’nde çenesini kapamasını söyleyen fotoğrafçıya karşı kendini koruyan Orta Batı Prensesi, ayrıca “ünün getirdikleri” diye kabullenilen “sistematik tacize” de dikkat çekiyor.

Chapppell Roan ile aynı yaştayım ve eğer kendisi Türkiye’de yaşıyor olsaydı küçükken en çok duyacağı sözün ne olacağından çok eminim: “Z kuşağı, gümbür gümbür geliyor.”. Bu söz, çoğu zaman haksızlıklara karşı sesimizi yükselttiğimizde bizi tebrik etmek için söyleniyor gibi duyulsa da altında yatan metin, genellikle “ses çıkarmanın birilerine vereceği rahatsızlık” ile alakalı. Abarttığımı düşünüyorsanız, en son kime bu lafı kullandığınızı ya da size ne zaman söylenildiğini düşünün. Tabii, bazen rahatsızlık verdiğimiz için tebrik edildiğimiz durumlar da oluyor. Kimin hangi niyet ile bu lafı söyleyeceğini bir kenara bırakayım ve Chappell Roan’a teşekkür edeyim. Kendisinden aldığım ilham ile birazcık da ben rahatsızlık vereyim.

Chappell Roan ile Başlayan Tartışma

Bundan yaklaşık bir ay önce Chappell Roan, sevgili TikTok kitlesi ile bir video paylaştı. Bu videoda, hayranlarından yolda kendisini takip etmemelerini rica etti ve “ünün getirdiği” diyerek kabul edilen bu hareketleri normal bulmadığını paylaştı. Tabii ki paylaşım üzerine ise neredeyse gri rengin varlığını unutan sosyal medya, ikiye bölündü; “Ünün getirdikleri ile başa çıkmayı bilmiyor.” ile “Ün, beraberinde tacizi getiremez.” arasındaki resmi savaş başladı. Dürüst olmak gerekirse çoğu konuda ben de gri rengi pek bilmem. O yüzden, bu tartışmada ben de bir tarafım.

“Ünün getirdikleri ile başa çıkmayı bilmiyor.” diyenlerin X’te paylaştığı birkaç yorumu öncelikle buraya bırakmak istiyorum: “Yaklaşık 10 dakikadır ünlü ve şimdiden söyleniyor mu?”, “Pop kızı olmak için gerekenlere sahip değil.”, “Daha önce kimse ona sanatın fedakarlık gerektirdiğini söylemedi mi?”… Bu sözleri bırakmamın sebebi ise yargılamaktan öte; aslında hepimizin içinde yer yer ortaya çıkan bir eğilime dikkat çekmek istemem.

Şu an söz konusu her ne kadar ün ve taciz ile alakalı olsa da çoğumuz hayattaki belirli konumlar için belirli fedakarlıkların yapılması gerektiğine inanıyoruz. Fakat bazen bu dengenin ayarını da kaçırabiliyoruz. Örneğin; eminim ki aramızda kendisinden çok daha fazla para kazanan bir arkadaşı, “Sosyal hayatım yok.” dediğinde “E, çok para kazanıyorsun.” cevabını verdiği olmuştur. Bana sorarsanız bu eğilimlerimiz birbiri ile paralellik gösteriyor. Çünkü hayatta belirli bir konuma, varlığa sahip olan insanlar ile aramızdaki farkı çoğu zaman “adilleştirmek” istiyoruz. Bu noktada ise dengeyi sağlayabilmek için onların başına gelen kötü durumlara, ses çıkarmalarını değil; katlanmalarını isteyebiliyoruz. Tabii, bu fikri şu an ben uydurmadım. Leon Festinger’in Sosyal Karşılaştırma Teorisi’nden ilham aldım. Fakat insanlar ile aramızdaki farkları dengeleştirmek için onların hayatını kötüleştirmeye çalışmak yerine hepimizin hayatını iyileştirmeye çalışsaydık acaba neler olurdu? Ah, ah…

“Ünün Getirdikleri”

Şimdi, “ünün getirdikleri” gibi cümleler kurulmasının potansiyel sebeplerini bir kenara bırakalım ve düşünmeden kurabileceğimiz sözlerin nasıl büyük şiddetleri fark etmeden savunduğuna bakalım. Listemiz, maalesef uzun.

Söz konusu şöhret olduğunda “sistematik takip ve taciz” de beraberinde geliyor. Justin Bieber, daha 18 yaşına bile girmeden önce kameraların önünde Katy Perry, Jenny McCarthy tarafından vücuduna izinsizce dokunulup tacize uğramıştı. “Britney Spears, 2007’yi atlattı. Sen de bugünü atlatabilirsin.” bardaklarının en büyük sebeplerinden biri magazinciler. O yüzden bana sorarsanız MTV Müzik Ödülleri’nde Chappell Roan, “Sen, çeneni kapa.” dediğinde ünlülüğü kaldıramıyor değil; kendi sınırlarını doğru bir şekilde çiziyor. İster kabul edin ister etmeyin, zorbaların mevsimi artık geçti.

Ayrıca bu yazının sonuna doğru “ünün getirdiklerinden” dolayı hayatını kaybedenleri de anmak istiyorum. Şarkıcı Christina Grimmie, 22 yaşında; oyuncu Rebecca Schaeffer, 21 yaşında; gitarist Dimebag Darrel, 38 yaşında; şarkıcı Selena Quintanilla- Perez, 23 yaşında hayranları tarafından öldürüldü. John Lennon’ın ölüm sebebini zaten hatırlıyorsunuzdur.

Kapak Fotoğrafı: Billboard

İlginizi çekebilir: Gizem Kalaç’tan Feminist Üretim Eleştirileri