Bir yanda kahkahaları sokağa taşan teras partileri diğer yanda ise bütün şehri bir açık hava sanat müzesine dönüştüren mozaik kaplı binalar. Bize sorarsanız dünyada çok az şehir; Lizbon’un cıvıl cıvıl enerjisine, sanatçı ruhuna ve çabasız sakinliğine yetişebiliyor. Gelin, Wings’in dünyayı keşfetmek isteyenlere sağladığı ayrıcalıklardan aldığımız ilhamla birkaç günlüğüne bütün ciddiyetimizi rafa kaldıralım ve en az yerel halkın kıyafetleri kadar karmaşık desenli giysilerimizi valize koyup yola çıkalım. Çünkü Lizbon; yokuşlarını çıkmaya razı olduğumuz sürece içimizdeki çocuğu özgür bırakmamıza izin verecek kadar dost canlısı bir şehir. O zaman haydi Wings’lenin, karmaşanın huzur veren harmonisini yansıtan bir şehre uçuyoruz!

Lizbon | Fotoğraf: Motoki Tonn – unsplash.com

Lizbon 101

Küçükken dinlediğimiz “Uzak diyarların birinde…” şeklinde başlayan masalları hatırlıyor musunuz? Artık bu gizemi çözmenin vakti geldi: o “uzak diyar” aslında Lizbon! Korsanlar, deniz kızları, unutulmaz aşklar… Sonuçta Fernando Pessoa’nın doğduğu, evinde kitap olmayan José Saramago’nun edebiyat ile tanıştığı bir şehirden bahsediyoruz: Tabii ki masal gibi. Bu masal gibi olan şehre en az 3-4 gününüzü ayırmanızı ve bu günlerin bir kısmının mutlaka hafta sonuna denk gelmesini öneriyoruz. Çünkü hafta içi, Lizbon’un yerel kültürünü sakin bir şekilde deneyimlemek; hafta sonu ise herkesin sürekli bahsettiği o muhteşem enerjiyi anlamak için en doğru zaman! Mevsime gelecek olursak; Lizbon, her zaman çok güzel! Fakat turistlerin azaldığı sonbahar ayları, sizi yerel halkın bir parçası gibi hissettirecek bir mevsim.

Lizbon seyahatinizi planlamadan önce hatırlatalım: Wings ile tüm otellerde %10’a varan indirim ayrıcalığından yararlanabilirsiniz.

Nerede Konaklayalım?

Lizbon | Fotoğraf: Claudio Schwartz – unsplash.com

Yazının en başında Lizbon için karmaşanın huzur veren harmonisini yansıttığını söylemiştik. Bu harmoni; geçmişin hikâyelerini, sanatın yaratıcılığını ve özgür ruhun enerjisini yansıtıyor. Tam da bu sebepten dolayı Lizbon’da kalacağınız mahalleyi seçmeden önce nasıl bir deneyim yaşamak istediğinize karar vermeniz önem taşıyor. Eğer turistik bölgelere yakın olmak ve şehrin tam ortasında kalmak istiyorsanız Baixia, hem turistik olsun hem de sanatın kalbinde olayım diyorsanız Chiado, Lizbon’un en eski mahallesinde romantik duyguları gitarın tellerinden yansıtan Fado müziği hep kulağımın ucunda olsun diyorsanız Alfama’yı öneriyoruz. “Ben, Lizbon’un sunduğu enerjiyi sonuna kadar yaşamaya hazırım.” diyorsanız, adresiniz belli: Gece hayatının dinamiklerine yön veren ve turistik birçok noktaya yakın olan Bairro Alto, sizin için! Tatilinizden beklentileriniz daha sofistike detaylar içinde keyifli restoranlarda sakin bir yemek yemek ve bol bol yerel tasarımcıların dükkanlarını gezmek ise hemen sizi Avenida da Liberdade’ye alalım.

Görülmesi Gereken Yerler

Ajuda Sarayı

Ajuda Sarayı | Fotoğraf: Wikipedia

Bizim gibi hem ziyaret ettiği şehrin yerel ruhunu yakalamak isteyen hem de o bölgenin tarihte önemli yer kaplayan popüler noktalarını görmeden dönmek istemeyenler için ilk önerimiz, Portekiz monarşisinin resmi ikametgâhı olan Ajuda Sarayı. Neoklasik bir mimariye sahip olan bu saray, cumhuriyet ilan edildikten sonra 1910 yılında kapanıyor ve 1968’de müze olarak yeniden açılıyor. Dekorasyonunu Kraliçe Maria Pia ve Possidonio da Silva’nın tasarladığı Ajuda Sarayı’nı, Portekiz’in geçmişine yakından şahit olmak isteyenler için mutlaka öneriyoruz.

LX Factory

LX Factory | Fotoğraf: Maxence Bouniort – unsplash.com

Lizbon; geçmişin modernizm ile çok doğal bir şekilde harmanlandığı ender şehirlerden biri. LX Factory ise içinde bulunan 50’den fazla dükkânı, yaratıcı şeflerin açtığı restoranları, sokak sanatçılarının renklendirdiği duvarları ve düzenlediği etkinlikleri ile Portekiz’i ziyaret ettiğinizde mutlaka uğramanız gereken yerlerin başında geliyor. Eski bir sanayi bölgesinin yenilenmesi ile karşımıza çıkan LX Factory, Lizbon’un kültür-sanat sahnesine dinamik bir hava katıyor.

TimeOut Market Lisboa

TimeOut Market Lisboa | Fotoğraf: Suzi Kim – unsplash.com

Dürüst olmak gerekirse bizim bir şehre gitmeden önce internette aradığımız ilk detaylardan biri yemek marketleri oluyor! Bu noktada Lizbon’un Avrupa’nın en iyi ve en büyük yemek marketlerinden birine sahip olduğunu söylemek istiyoruz. TimeOut Market Lisboa, evinize dönmeden önce şehrin yerel ve nitelikli ürünlerini kendinize veya sevdiklerinize hediye olarak alabileceğiniz; geleneksel lezzetleri deneyebileceğiniz harika bir nokta. Ayrıca “yerel deneyiminizi” bir adım öteye taşımak isterseniz markette düzenlenen konserlere ve atölyelere de önceden bakabilirsiniz.

MAAT

MAAT | Fotoğraf: Div Manickam – unsplash.com

Şimdi, sırada sanat var! Britanyalı mimar Amanda Levete tarafından tasarlanan MAAT, zaten Lizbon’un fotoğraflarına baktığınızda gözünüze çarpacak ilk yerlerden biri. Sanat, Mimarlık ve Teknoloji Müzesi olan MAAT; özellikle çağdaş Portekiz sanatının en önemli örneklerini bir arada bulabileceğiniz muhteşem bir kalıcı koleksiyona sahip olması ile öne çıkıyor. Yerel ve uluslararası sanatçıları bir araya getiren müze, şehrin dinamiklerine yön veriyor. Ayrıca Lübnanlı mimar Vladimir Djurovic tarafından tasarlanan bahçesinde de mutlaka kısa bir gezintiye çıkmanızı öneriyoruz.

Belém Kalesi

Bélem Kalesi | Fotoğraf: Lukas Bato – unsplash.com

Yazının başında Lizbon’dan “Uzak bir diyar” masalı olarak bahsetmemizin en önemli sebeplerinden biri Belém Kalesi’ydi. Portekiz’in gotik tarzı olarak bilinen Manueline stiline sahip olan bu kale, 1514 ile 1520 yılları arasında Portekizli mimar ve heykeltıraş Francisco de Arruda tarafından savunma amacıyla tasarlanıyor. 1983 yılından itibaren de UNESCO tarafından bir dünya mirası olarak korunuyor. Ziyaretiniz sırasında gerçekten kendinizi bir masalda gibi hissedeceğinize emin olduğumuz bu kale, Portekiz’in en önemli sembolleri arasında yer alıyor.

Lizbon | Fotoğraf: Nik Guiney – unsplash.com

Minik bir öneri: Lizbon’un nefis gastronomi sahnesine geçmeden önce sizinle pratik bir öneri paylaşmak istiyoruz. 1930’lardan kalma Tram 28’e binerseniz şehrin en güzel mahallelerini yalnızca 40 dakika içinde gezebilir; daha sonrasında beğendiklerinizde gönlünüzce vakit geçirmek için geri dönebilirsiniz. Lizbon’un yokuşları ile tanıştıktan sonra bu önerimizin pratikliğini çok seveceğinize eminiz.

Lizbon’da Ne Yenir?

Lizbon | Fotoğraf: Juan – unplash.com

Portekiz asıllı Amerikalı şef David Leite, köklerine geri dönüş yolunu sofrada arıyor ve The New Portuguese Table isimli bir kitap kaleme alıyor. Leite; Lizbon’da yemek yemenin, tarih ve kültür ile dolu bir tabakta geçmişin tadına bakmak gibi olduğunu ve her malzemenin Lizbon halkının hikâyesini anlatmak için bir araya geldiğini söylüyor. Gelin; kültür-sanat ile dolu gezimizi şehrin kültürünü yansıtan tabaklar ile tamamlayalım.

Üstelik Lizbon’un nefis lezzetlerini Wings ile tüm restoranlarda %15’e varan indirim ayrıcalığıyla deneyimleyebilirsiniz!

Geleneksel Ayaküstü Lezzetler

Morina Balığı Keki | Fotoğraf: Casa Portuguesa do Pastel de Bacalhau

İlk olarak sizi; “kahvaltı, öğle ve akşam yemeği” döngüsünden çıkarmak ve yeni bir öğün ile tanıştırmak istiyoruz: Lanche. Lizbon halkı, her gün akşamüstü 5 gibi mahallelerindeki favori mekânlara uğruyor ve ayaküstü geleneksel bir lezzet atıştırıyorlar. Tam da bu sebepten dolayı akşam yemeklerini bize göre bir hayli geç yiyorlar. Bu öğünde şehrin geleneksel sokak lezzetlerine ağırlık vermenizi öneriyoruz. Dana etinden hazırlanan Prego sandviç için şehrin en popüler ve geleneksel lokasyonu Rui dos Pregos ve TimeOut Market’in içindeki geleneksel formülü ile Peixaria’ya bakabilirsiniz. Diğer sokak lezzetleri arasından; geleneksel kızartma Salgados için ahtapotlu versiyonu ile dikkat çeken O Velho Eurico ve Serra da Estrela DOP peyniri ile morina balığı keki hazırlayan Casa Portuguesa do Pastel de Bacalhau’yu öneriyoruz.

Pastel de Nata | Fotoğraf: Junior Ramas – unsplash.com

Ve sırada hepimizin favorisi var: Pastel de Nata! Belém Turtası olarak da bilinen dışı çıtır içi yumuşacık Pastel de Nata’lar için Lizbon’da önerdiğimiz adresler; 1837 yılından beri şehre gelen herkesin ilk uğradığı Pastéis de Belém, tamamen yerel ürünler ile kendi otantik tatlılarını hazırlayan Manteigaria, alıştığımızın dışında bir şekilde Pastel de Nata’ları “iki-ısırık” olacak bir formda sunan Federico, ince hamurları ile şehrin en çıtır turtalarını hazırlayan Castro, tatlıyı pudra şekeri ile tamamlayan Fabrica da Nata ve son olarak vegan versiyonu için Vegan Nata.

Kafe & Kahvaltı

Lizbon | Fotoğraf: Clifford – unsplash.com

Şimdi güne en lezzetli şekilde başlamak isteyenlere sesleniyoruz: Lizbon’da dekoruna, nitelikli kahvelerine ve nefis yemeklerine bayılacağınız muhteşem kafeler bulunuyor. Bizim favorilerimiz arasında; nitelikli demleme kahvelerine mevsim sebzeleri ile hazırladıkları ekmek üstlerinin eşlik ettiği Hello, Kristof, yumurtalı ve avokadolu tabakları ile brunch için vazgeçilmez noktamız Heim Cafe, rafine şeker kullanmayan ve sağlıklı bowlları ile farklı beslenme türlerine hitap eden Comoba, özellikle glütensiz ve/veya vegan beslenenlere yönelik pankekleri ile Fauna & Flora yer alıyor.

Geleneksel Restoranlar

Gambrinus | Fotoğraf: Gambrinus

Şehirde Portekiz kültürünü mutfaktan yansıtan muhteşem restoranlar bulunuyor. İşte, Lizbon’da önerdiğimiz restoranlar ve o restoranlar ile özdeşleşen ikonik tabaklar arasında; 80 yıldan uzun süredir devam eden Gambrinus’ta kendi hazırladıkları hardallar ile servis ettikleri croquette’i, çok sevdiğimiz yazar José Saramago’nun da müdavimi olduğu Varina da Madragoa’da ızgara morina balığı, Meredinha da Arco’da geleneksel vinho verde’nin yanında ızgara sardalya ve patatesi, Cervejaria Ramiro’da sarımsak ve kişniş ile pişen sosunda istiridyeleri ve son olarak A Taberna da Rua das Flores’de marine edilen chorizo ve kalamarları mutlaka denemelisiniz.

Minik bir öneri daha: Eğer eve dönmeden önce kendinize ya da sevdiklerinize bir hediye almak istiyorsanız Conserveira de Lisboa’ya mutlaka uğramanızı öneriyoruz. Çeşit çeşit sosların içinde hazırladıkları sardalyalar ile Conserveira de Lisboa, yerel halkın da favori destinasyonlarından biri.

Modern Restoranlar

Belcanto | Fotoğraf: Belcanto

Portekiz’in kültürünü küresel gastronomi trendleri ile bir araya getiren harika şefler ve restoranlar bulunuyor. Lizbon’a geldiğinizde mutlaka denemenizi önerdiğimiz restoranlar arasında; eski bir balık fabrikasından dönüştürerek organik, biyodinamik sofralar kuran ve özellikle kızarmış ahtapotu jalepeño biber turşusu ile sunarak geleneksel croquette’lere modern bir dokunuş getiren PRADO, Sublime Comporta, Plano gibi restoranların eski şefi Daniel Ferreira’nın mutfağın başına geçtiği ve ahtapot salatası ile tatlı patatesi eşleştirerek geleneksel yemeklere modern dokunuşlar getirdiği CorrupioJosé Avillez’in Dünyanın En İyi 50 Restoranı listesine 25. sıradan girdiği ve “Altın Yumurtlayan Kazın Bahçesi” adı verilen yumurta, mantar ve kızarmış ekmek ile hazırlanan başlangıç tabağını mutlaka önerdiğimiz Belcanto bulunuyor.

Lizbon’u Wingsli olmanın tüm ayrıcalıklarıyla tam zamanında deneyimlemek isterseniz buraya tıklayın. Görüşmek üzere!

Kapak Fotoğrafı: Tom Byrom – unsplash.com