Koş Diye Fısıldıyor Dere: İrem Apak'tan Ekosistemlerin Dönüşümü Sergisi
İrem Apak’ın ekosistemlerin dönüşümü, çöküşü ve canlı türlerin yeni yaşam arayışlarına dair olasılıkların irdelendiği “The Stream Whispers Run/Koş Diye Fısıldıyor Dere” başlıklı sergisi Eldem Sanat Alanı | Fırın’da devam ediyor. Organik ve inorganik malzemeler ile kurgulanan sergide yapay ve canlı yaşam alanı imgeleri, buna referans veren farklı yaratıkların türdeşlikleri ve biten, yeniden başlayan ve sonsuz döngüler sunuluyor. Eskişehir’in Porsuk Çayı’ndan da referanslar alan, bataklık ve su alanlarının yaşamlarını da çağıran “The Stream Whispers Run/Koş Diye Fısıldıyor Dere” sergisi 8 Aralık’a kadar Eldem Sanat Alanı | Fırın‘da devam ediyor. Sergi, SAHA Sürdürülebilirlik Fonu desteği ile gerçekleşiyor.
Bataklıkların nemli ve karanlık derinliklerinde, bir yaşam döngüsü başlıyor. Bu şiirsel yaşam, maviliklerin içinde hayal edilen döngüsellik kalıcı mıdır kritik sorusu ile burada başlıyor. Eskişehir’in göbeğinde akan Porsuk Çayı, bir zamanlar duru bir su olmasından sonra çevresindeki fabrikaların atıkları ile rengârenk aktığı ve zaman içinde boz bulanık, gri ve yeşilin sarmaladığı yer yer bataklıkları andıran tuhaf bir görünüme dönüşmüş. İşte bu, su canlılarının ekosistemlerin çöküşü ile tüm hassas dengeleri alt üst ediyor. Bir zamanlar hayat dolu olan bu habitatlar, zaman içinde tanımsız ve anlamsız susuz bir ölüm tarlasına dönüşüyor. Ancak doğa, her zaman yeniden doğuşun peşindedir; kaosun içinden yeni yaşamlar da kaçınılmaz biçimde filizleniyor.
İrem Apak’ın “The Stream Whispers Run/Koş Diye Fısıldıyor Dere” adlı sergisinde ekosistemlerin çöküşü, yalnızca fiziksel alanları değil, tinsel dünyalarımızı da zaman içinde etkiliyor, zehirliyor. Apak, “The Stream Whispers Run/Koş Diye Fısıldıyor Dere” sergisinde yer alan video, heykel, yerleştirme, cam ve tuval gibi plastik ve dijital disiplinlerde ürettiği eserlerinde organik ve inorganik varoluşlar çerçevesinde yapay bir faunayı yeniden canlandırıyor. Bu fauna, kırılgan bir yaşam alanı ve keskin bir yıkımın izleri ile birlikte olası bir yeniden doğuşun da izlerini sürüyor. Belki de biten şeylerin ardından yeni bir yaşam alanına geçiş, zorluklar ve mücadelelerle doludur. Bir su canlısı, bataklıkların güvenli ortamından yeni bir dünyaya adım attığında, habitatın gücünü ve yeni dünyalara adaptasyonun önemini kendi sezgiselliği ışığında yeniden kurguluyor.
İklim ve ekolojik değişkenlikler, canlıların metamorfozlarını ve genetik değişimlerini tetikliyor. Bu süreç, doğanın kontrastlar ve uhreviye içindeki yaratıcı ve yıkıcı gücünün bir yansıması. Yeni türler, bu değişimlerin sonucunda ortaya çıkar; her biri, kaosun içinde bir düzenin anahtarını bulmaya çalışıyor. Sudan, bataklıkların karanlık sularından yükselen yeni yaşamsal döngüler yeni ve bilinmeyen bir ev arayışının temsili aynı zamanda. Bu yeniden doğuş, yaşamın karmaşıklığını ve direncini de yansıtıyor; üstelik her kriz, yeni bir başlangıcın da habercisi. Bütün bu bozulan ekolojik döngüler karşısında yeni faunalar yaşamın kırılganlığını ve asla vazgeçmeyişine dair gücünü de gözler önüne seriyor.
Nihayetinde İrem Apak’ın “The Stream Whispers Run/Koş Diye Fısıldıyor Dere” sergisi ekolojik bir değişimin, bilinmeyen döngüsünde yeni türlerin oluşumu, biten ve başlayan olasılıkların karşıtlıkları olarak kaos içinde bir düzenin izlenimi olarak karşımıza çıkıyor. Kakofoni ve düzenin iç içe geçtiği ihtimallerde bir bataklığın yüzeyindeki Nilüfer gibi karşımıza çıkıyor tüm yanılsamalar. Dibi derin ve görünmez sular, yeni yaşam alanına giden bir küçük karabalık larvası ya da yaşam savaşı veren bir minik filiz.
Kapak Fotoğrafı: FLUFOTO
İlginizi çekebilir: Artsy Magger’dan Esra Saruhan’dan Sürdürülebilir Sanat
İlk yorumu siz yazın!