Hadise ve Seda Bakan ikilisinin dizisi çıkacak dediklerinde çoğu insan şaşırdı, Hadise’nin oyunculuğunu deneyimleme şansı bir tarafa, cesur görünen konusu ile de dikkat çekti dizi. En azından normalde yürütmeleri gereken kadar bir PR çalışmasına ihtiyaç kalmadı, zira yakın ve yavaş çekimdeki yarı erotik sahnelerin kesitleri sosyal medyada çok yoğun şekilde dolaşıma girince “bu dizinin adı ne?” yorumları ve alıntıları hızla gelmeye başladı. Tanıtım dönemini bu açıdan çok başarılı geçirdi. Açıkçası dizinin bir başyapıt olmasını ve hayatın anlamını buldurmasını beklemeden başına oturdum tabii ki. Beklentim bir hayli düşükken, hayal kırıklığı yaşamayacağımı bildiğim için kafam da oldukça rahattı. Devamında ilk 2 bölümü izledim. 2 bölüm bittiğinde hayattan aldığım zevk fütursuzca törpülendi, tadım tuzum kalmadı, aptal yerine konulmaktan yorgun düştüm, biraz istirahat gerekliliği doğdu… Kısacası dizi beni oldukça hırpaladı. Herhangi bir vasat ulusal kanal dizisinin örseleyebileceğinden daha fazla örseledi. Diziyi ilgilisi izleyecektir mutlaka ama ben bu ilgili kesimin kim olduğuna da çok hakim değilim, kendi açımdan kısaca değerlendireyim…

Dizinin amacı çok net bir şekilde yerli Sex and the City olmak. Bu noktada bir sıkıntı yok. Hatta bayat ve ‘cringe’ hissettirmesinde de çok bir sorun yok, amacımız izleyip biraz olsun kafa dağıtmak zaten böyle yapımlarda. Ama senaryo son derece inceliksiz yazılmış, diyaloglar asla ağza oturmuyor ve olması gerekenden kat kat yapay, yönetmenin diziye dokunuşunu bırakmak istediği bazı sekans geçişleri içinde bulunduğumuz yılı sorgulatır cinsten. 2 karakterimiz var. Hadise ünlü bir oyuncuya hayat veriyor, Seda Bakan da bir risk analistine. Hadise’nin aşırı ünlülüğe alışık olmasından mütevellit bu role de kolay adapte olacağını düşünmüşler belli ki. Fakat kamera kayda girdiği anda istersen dünyanın en doğal insanı ol, yine de ortaya bambaşka bir sonuç çıkabiliyor. Keza öyle olmuş. Olmak ile oynamak arasındaki fark Hadise’yi baya hırpalamış ve oldukça amatör göstermiş. Yıldız ışığı kör edebilecek seviyede olan bir star için zor bir durum bence.

Seda Bakan’a gelirsek bence iş bu noktada daha da ilginçleşiyor. Kimse Seda Bakan’ı kötü bir oyuncu olarak tanımlamazdı bence bu diziye kadar. Fakat kendisine yazılmış diyalogların eğretiliği ile birlikte öylesine çarpık bir karakter inşasına girişiyor ki, bu dakikadan sonra ne yönetmen ne senarist kimse toparlayamaz. Söylediği her laf klişe, attığı her adım göz devirten cinsten. Karakterinin bir risk analisti olması üzerinden yapılan tespitler ve şakalar akıl tutulması denebilecek seviyede. Örneğin, bir erkeği yatırım fonu gibi metaforlarla yorumlayıp bunun üzerinden çiğ şakalar türetme çabası çok çaresiz görünüyor. Hem zeki hem güzel kadın karakterine hayat verme konusunda hiç sıkıntı yaşamayacağını düşündüğüm Seda Bakan, yanlış ellere düşünce uçurumdan aşağı taklalı maklalı yuvarlanmış maalesef. İki karakter birbirinden bağımsız şekilde son derece derinliksiz ve karikatürizeyken, bir araya geldikleri sahnelerde voltran oluşturup izleyiciyi kündeye getiriyorlar.

Fotoğraf Kaynağı: TGRT Haber

Bazı diziler vardır, o kadar kötü ki mutlaka izlemen lazım dersin arkadaşına. Ki bence bu tarz diziler yüksek rakamlı izlenme istatistiklerini de bu tarz motivasyonlar oluşturarak kazanıyor, ki normal bir durum bu da. Her başına oturduğumuz şeyden müthiş bir sonuç beklemek kadar gerçekçi olmayan bir şey yok. Ama maalesef Esas Oğlan’ın kötülüğü merak edilesi bir seviyede bile değil. Kusura bakmayın ben kelimelere dökmekte zorlanıyorum ama izleyiciyi bu kadar akılsız hissettiren bir iş uzun zamandır izlememiştim. En azından şurası veya burası güzel olmuş diye dikkat çekeceğim bir yerinin olmasını isterdim ama tahmin edeceğiniz üzere onu da bulamadım. Daha yakın zamanda RU gibi bir diziyi izleyince yerli yapımlardan çok da ümidi kesmemek lazım diye düşünmeye başlamışken, bizi beynimizden vuran Esas Oğlan, mümkünse bir daha görüşmeyelim…

 Sinema dünyasına ve filmlere dair paylaşımlarıma Instagram üzerindeki film blogumdan (@atıptutuyorum) ulaşabilirsiniz.

Kapak Fotoğrafı: Esas Oğlan

İlginizi çekebilir: Eralp Alper’den Nobody Wants This