EMA Kolektif ile: Artful Dining Üzerine
Sanat ve gastronominin buluşarak benzersiz bir deneyim alanına dönüştüğü Artful Dining serisi devam ediyor. EMA Kolektif imzasıyla hayata geçen Artful Dining’in üçüncü edisyonu birbirinden değerli sanatçılar eşliğinde başladı. Şimdiye dek iz bırakan birçok sanatçıyı ağırlayarak değerli şeflerle eşleştiren Artful Dining serisi; koleksiyonerler, galericiler, küratörler, sanat danışmanları ve basın mensupları gibi sanat dünyasından birçok profesyoneli aynı çatı altında buluşturuyor. Artful Dining ve Koleksiyoner Hikayeleri serilerine imza atan EMA Kolektif’in yaratıcıları Sinem Keskinel ve Zeynep Emeç’ten hikâyenin arka planını dinleme fırsatı bulduk. Artful Dining, Koleksiyoner Hikayeleri, kolektif çalışmak, geçmiş yemekler ve gelecek projeler hakkında Sinem ve Zeynep ile konuştuk.
Artful Dining’in sanat dolu yemeklerinin ardında EMA Kolektif yer alıyor. Sizden dinleyebilir miyiz EMA Kolektif nedir, ne zaman kuruldu, neler yapar?
Zeynep: EMA Kolektif kâğıt üzerinde 2023 yılında kurulmuş olsa da 2021 yılından beri faaliyetlerine devam ediyor. Sanat organizasyonlarına projeler geliştirip destek fonları bularak başladık faaliyetlerimize. Ancak her bir katmanını titizlikle geliştirdiğimiz, nasıl uygulanacağından nasıl geri dönüşler alınabileceğine kadar en ufak detayına kadar üzerine düşündüğümüz projeleri büyük organizasyonlar dahilinde -işleyişin daha efektif sağlanması için tabii- farklı departmanlara teslim etmek durumunda kalıyorduk.
Sinem: Bunu aslında şöyle de anlatabiliriz: Süreci senaryo yazımı gibi düşünürsek, büyük yapımcılar bünyesindeki bir projede kelime kelime hayal ederek işlediğiniz senaryonuzu yönetmene ve prodüksiyon ekibine teslim etmek zorundasınız. Çıkan sonuç da yapım aşamasındaki süzgeçlerden geçerek senaristin hayal ettiği gibi olmayabiliyor. Filmini yazıp yönetebilen bir senarist/yönetmen ise daha metni yazarken onu kameraya nasıl yansıtacağını bildiği için duyguyu korumayı başarıyor.
Zeynep: Bizim yaptığımız bir filmden çok farklı olsa da projelerimizi henüz sunum aşamasında nasıl hayal ettiysek aynı şekilde hayata geçirme hedefiyle EMA Kolektif’i kurduk. Bu sayede hayal ettiklerimizin her adımını kendimiz takip edebiliyoruz.
Peki Sinem ve Zeynep’i tanısak biraz da. Geçmişiniz nedir, neler yaptınız, sizi birleştiren ne oldu?
Sinem: Ben uzun yıllar sanat galerisi yöneticiliği yaptım. Carolyn Christov-Bakargiev’in küratörlüğünü yaptığı İstanbul Bienali: Tuzlu Su’da kendisiyle birebir çalışma ayrıcalığı yakaladıktan sonra da çağdaş sanata kısa bir ara verdim. Yazarlık, senaristlik derken insan bir şekilde başladığı ve en iyi bildiği şeye geri dönüyor sanıyorum.
Zeynep: Ben de uzun yıllar basın sektöründe çalıştım. Gazeteciliğe Sabah gazetesinde başlayıp daha sonra Habertürk gazetesine geçtim. Daha sonra bir otobiyografi kitap çalışmasından sonra Sinem’le kendimi sanat dünyasında buldum.
EMA Kolektif’in tek ürünü Artful Dining değil. Başka neler yapıyorsunuz?
Zeynep: “Koleksiyoner Hikayeleri” isimli bir projemiz daha var. “Koleksiyoner Hikayeleri” sanatçı ve koleksiyoner eşleşmesi ile gerçekleşen yine özel bir davet. Ancak “Artful Dining”ten farklı olarak bu gecelerde sanatçı ve koleksiyonerin ilk tanışmalarından, süregelen dostluklarının en keyifli anlarına kadar birçok detay paylaşılıyor. Artık sanat takipçileri koleksiyoner ve sanatçı eşleşmelerine, hangi koleksiyonda hangi eserlerin olduğuna dair bilgilere çok hâkim. Biz koleksiyonların karakterlerinden hareketle arka plandaki detaylara ve koleksiyoner ile sanatçı arasındaki duygusal bağa odaklanıyoruz.
Sinem: Bunların yanında asıl hedefimiz ve EMA Kolektif’in kuruluş amacı diyebileceğimiz büyük bir projemiz var ancak gelişimi dahi hayli zaman alıyor. Arka planda hayal projemizi yavaş ama emin adımlarla geliştiriyoruz.
Kolektif olmak sizin için önemli. Bu sebeple de sektördeki profesyonellerle çalışmak ve iş birliği yapmak birinci tercihlerinizden. Çok boyutlu işler yapıyorsunuz bir diğer sebebi de bu olsa gerek. Göze, damağa, kulağa hitap eden, tüm duyulara ulaşan oluşumlar sizin imza attıklarınız. Nasıl bir deneyim disiplinlerarası çalışmak?
Zeynep: Öncelikle böyle düşündüğün için çok mutlu olduk. Çok teşekkürler. Dışarıdan görülen şaşaalı bir yemek daveti ancak bir deneyim alanı sunmaya çalışıyoruz davetlilerimize. Her davette bu deneyim alanına geçmeden önce de mutlaka belirtiyoruz: “Sanatın ilham vericiliğinin sınırı yok”.
Sinem: “Artful Dining” aslında Zeynep’in de belirttiği gibi sanatın bir şefe nasıl ilham verdiğinden hareketle 3 saat boyunca şekillenen bir deneyim alanı. Ve şaşaalı bir yemek daveti olmanın ötesinde birçok katmanı var. İşte bu katmanlarda da profesyonellerle, alanının en iyileri ile bir araya gelmek çok önemli. Hedefimiz artfuldining’in bir gelenek haline gelmesi. Her katman doğru profesyonelle, olması gerektiği şekilde yapılandırıldığında ortaya onur konuğu sanatçılarımızı mutlu eden sonuçlar alıyoruz. Zaten amacımız da kendi ülkelerinde onlara teşekkür ettiğimiz, “iyi ki varsınız” ve “ne şanslıyız ki sizinle aynı dönemde yaşıyoruz ve sanatınızı deneyimleyebiliyoruz” diyebildiğimiz bir gece yaşatabilmek.
Gelelim Artful Dining’e. Bu çılgın fikir nasıl doğdu? Konsept nedir?
Sinem: Bunu Zeynep anlatmalı çünkü fikir tamamen ona ait, ben yürütmede devreye girdim. Sadece şu kadarını söyleyebilirim artfuldining ülkemizde, ancak daha çok üreterek var oluşumuzu devam ettirebileceğimizi fark ettiğimiz bir dönemde ortaya çıktı. Bir sanat projesi yapmayı zaten istiyorduk ve üzerinde çalışıyorduk. O dönem Türkiye’de bir sergiye yapılan talihsiz bir saldırı ve Türk çağdaş sanatının önde gelen isimlerinden birinin Avrupa’da kişisel sergisinin açılışı tarih olarak denk geldi. Sosyal medya iki ayrı dünyayı ve algıyı anlatıyor gibiydi. Türkiye’de çağdaş sanata saldırı gündemken, Avrupa’da Türk bir sanatçının eserlerini deneyimlemek tabiri yerindeyse şölenlerle kutlanıyordu. Yaşadığımız mutsuzluğu en iyi bildiğimiz şekilde daha çok üreterek atlatmak istediğimiz bir dönemde doğdu fikir.
Zeynep: Üretimin ve yaratıcılığın olduğu her yerde sanatın da var olduğuna inanıyoruz. Buradaki çıkış noktamız, sanatı çok farklı bir deneyimle kutlamaktı. Gastronomi ve sanat gibi ilhamın ve üretimin sınırsız olduğu iki dünyayı bir araya getirmek aslında “artfuldining”in nasıl ortaya çıktığı çok net bir şekilde anlatıyor. Sanatı ve gastronomiyi buluşturmak, hızlıca tüketilen tatlarla kalıcı estetiğin kesişiminde sanatın yeni bir yüzünü keşfetme fırsatı sunuyor. Bu süreçte, projenin her bir detayını özenle düşünmek ve bu özgün deneyimi hayata geçirmek, bizim için ayrı bir tutku. Ayrıca, ülkemizde sanatı bu denli farklı ve yenilikçi bir biçimde kutlayabilmek, hem motivasyon kaynağımız hem de en büyük mutluluğumuz. Böyle bir projeyle katılımcılarımıza hem sanatı hem de gastronomiyi yeniden yorumlama fırsatı sunuyor olmak bizim için tarif edilemez bir değer taşıyor.
Şimdiye dek kaçıncı yemeği yaptınız, neler değişti ilk günden bugüne?
Sinem: Şu ana kadar 11 yemeğimizi tamamladık. Bu sezon için, yani Haziran 2025’e kadar 5 davetimiz daha var.
Zeynep: Her bir edisyonda mekân, şef ve sanatçılar değişiyor. Onur konuğu sanatçılarımızın referansları bizler için çok kıymetli. Projeyi anlatma süremiz her davetle biraz daha kısalıyor.
Sanatçı, şef, menü eşleşmeleri nasıl gerçekleşiyor?
Zeynep: Şefimiz ve onur konuğu sanatçımız davetten 3-4 hafta kadar önce sanatçının atölyesinde bir araya geliyorlar. Sanatçı, şefe üretimlerini anlatıyor. Eserini yaratırken hangi düşünce ve duygulardan ilham aldığını paylaşmasının ardından bu hikâye mutfakta şefimiz tarafından karşılık buluyor.
Sinem: Burada önemli olan aslında şefin sanatçıyla geçirdiği zaman, sanatçıyı, eserlerini, sanatını tanıması ve aldığı ilham. O ilham sayesinde geceye özel hazırlanan ve sadece bir kez tadılabilecek bir menü ortaya çıkıyor. Ve aslında o tabaklar birer sanat eserine dönüşüyor.
Birçok katılımcının birleşmesi, takvimlerin uyması, herkesin mutlu olması epey zor olsa gerek, nasıl altından kalkıyorsunuz?
Sinem: Birden fazla denklemi bir araya getirmek kolay değil, ancak gecenin sonunda yaşadığımız mutluluk her şeyi unutturuyor. Her aşamada detaylı bir planlama yaparak sanatın ve gastronominin birleştiği bir deneyim yaratmaya çalışıyoruz. Bence en önemlisi, yaptığınız işten gerçekten keyif alabilmek ve bu keyfi hem sanatçıya hem de misafirlere yansıtabilmek. Sanatçının eserini kendi gözünden anlattığı ve şefin bu hikâyeyi tatlarla yorumladığı o anlar, gecenin büyüsünü oluşturuyor. Gecenin sonunda sanatçımızın ve misafirlerimizin yüzlerinde gördüğümüz memnuniyet, bizim için en büyük başarı oluyor.
Zeynep: Sinem’in de dediği gibi projenin belki de en zorlu ama aynı zamanda en keyifli kısmı burası. Birçok farklı denklemin bir araya geldiği bu projeyi, yalnızca bir geceye sığdırmak zorlayıcı olabiliyor. Ancak, sanat ve sanatçının yer aldığı böyle özel bir geceyi planlamak, bizi her defasında heyecanlandırıyor ve motive ediyor. Emeğin her aşamasında o büyülü atmosferi hayal ederek çalışıyoruz ve gecenin sonunda ortaya çıkan tablo tüm yorgunluğumuzu alıyor.
Bu sene Artful Dining’i nasıl bir sezon bekliyor?
Sinem: Bu sezonda “Avantgarde” edisyonuyla yola çıktık ve ülkemizin önde gelen Türk çağdaş sanatçılarıyla bir araya geliyoruz. Her edisyonda olduğu gibi bu sezonda da sanatın farklı alanlarını keşfediyor olmak bizi çok heyecanlandırıyor. Ayrıca, bu seride bazı sanatçılarımızın geceye özel sürprizleri de olacak. Onların bu projeye olan heyecanını görmek, bizim motivasyonumuzu daha da artırıyor.
Zeynep: Bir önceki serimizde “İlham Veren Kadınlar” edisyonuyla ilham dolu bir yolculuğa çıkmıştık. Bu sezon ise yine alanında en iyi sanatçılarla buluşuyor olmak bizi inanılmaz mutlu ediyor. Her edisyonda olduğu gibi, bu sezonda da farklı bir mekânda, farklı bir şefle çalışıyoruz. Mekân seçimimizde bu edisyonun temasına ve atmosferine uygun bir tercih yaptık. Şefimizin sanatçıdan aldığı ilhamla yarattığı menü ve mekânın yarattığı ambiyans, bu edisyonu daha da özel kılıyor. Bu uyumu yakalamak ve sanat ile gastronomiyi özgün bir şekilde buluşturmak, bizi çok mutlu ediyor.
Gelecekteki projeleriniz neler?
Sinem: Artful Dining ve “Koleksiyoner Hikayeleri” dışında başka projeler üzerinde de çalışıyoruz. Ancak özellikle bir projemiz var ki bu bizi gerçekten çok heyecanlandırıyor. Bu proje, sanatı daha geniş kitlelerle buluşturmayı amaçlıyor ve üzerine yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Çok kapsamlı ve büyük bir proje olduğu için her adımda dikkatli ve sağlam bir şekilde ilerlemeyi tercih ediyoruz. Bu projede sanatı ulaşılabilir kılma amacımız, sadece sanatseverlere değil, her yaştan ve kesimden insana ilham verecek bir deneyim sunmak.
Zeynep: Artful Dining ve “Koleksiyoner Hikayeleri dışında yürüttüğümüz başka projelerimiz de var. Ancak, biz bir ajans gibi markalarla çalışmak yerine, bağımsız bir şekilde kendi projelerimizi üretip hayata geçirmekten büyük keyif alıyoruz. Sanatın iyileştiren ve birleştiren gücünü temel alarak çıktığımız bu yolda, hayalimizdeki projeyi gerçekleştirmek bizim için çok kıymetli. Sanatın insanları bir araya getirme ve onlara ilham verme gücünden faydalanmak ve bu projeye hayata geçirmek bizim çok önemli.
Kapak Fotoğrafı: EMA Kolektif
İlginizi çekebilir: İstanbul Flaneur’den Şehrin Yeni Mekânları
İlk yorumu siz yazın!