Çiçeği burnunda tiyatro oluşumu Tiyatro CİRCA (Duygu Altuğ, Tuğçe Altuğ, Tolga Karaçelik) ‘nın Pernod Ricard Türkiye‘nin katkılarıyla hazırladığı ilk prodüksiyonu olan “Nora (Bir Bebek Evi)”, perdelerini 28. İstanbul Tiyatro Festivali’nde açtı. Henrik Ibsen’in tiyatro tarihine damgasını vuran kült oyununu yalın, evrensel ve güncel bir uyarlamayla yeniden sahneye taşıyan “Nora (Bir Bebek Evi)”nde Tuğçe Altuğ, Deniz Celiloğlu, Özlem Öçalmaz, Jak Cem Avnayim, Emrah Özdemir ve Işıl Dayıoğlu birlikte rol alıyor. Oyunun proje tasarımında yer alan oyuncu Tuğçe Altuğ’a ve yönetmen Selin Şenköken’e oyuna dair merak ettiklerimi sordum.

nora-bir-bebek-evi-afis-2
Nora (Bir Bebek Evi) Afiş| Fotoğraf Kaynağı: Tiyatro CİRCA

Tiyatro Circa’nın yolu çok açık olsun. Oluşumunuzun yaşam yolculuğunu sizden dinleyebilir miyiz? Amaçlarınız ve hedefleriniz neler, bu doğrultuda nasıl bir yol haritasıyla tiyatro sanatının icracılarına alan sağlamayı düşünüyorsunuz?

Tuğçe Altuğ:  Nora ile yolculuğuna başlayan Circa, keşfetmeye ve yeni arayışlara açık kalabilen bir deneyim alanı yaratmayı istiyor. acele etmeden, süreçleri önemseyerek, heyecanlandığımız ve izlemekten keyif alacağımız hikayeleri seçmek istiyorum. Elbette cinsiyet fark etmez ama öncelikli olarak kadın yaratıcılarla iş birliği içinde kadın hikayelerine yoğunlaşmak istiyorum.  Bu konuda en önemli desteği hem yapımcılarımızdan hem de ana sponsorumuz Pernod Ricard Türkiye’den almak bizi daha da cesaretlendiriyor.

Tiyatro Circa, yapım hayatına Henrik Ibsen’in 19. yüzyıl başında yazdığı ve orta sınıfa mensup Nora’nın, sahip olduğu aileyi ve toplumsal statüsünü bırakarak kendini aradığı bir yolculuğa çıkmasını anlatan Nora (Bir Bebek Evi) ile başladı. Başlangıç noktanızı bu metinle belirlemenizin nedeni nedir?

Ben şahsi bir yerden bu oyunu yıllardır çok seviyorum. Birçok farklı yorumunu da izledim. Sonunda da orijinal metni değil bir adaptasyon oynamayı tercih ettik. Derinine indikçe de neden bu kadar güçlü olduğunu fark edip büyülendim. Bir insanın hayatını değiştirmek ve kendi olabilmek için attığı cesur adım her dönemde bağ kurabileceğimizi bir şey. “Yaptığın şey söylediğin şeyden daha
önemlidir. (Actions speak louder than words)” diye bir deyim vardır. Biz bu oyunda çok şey söylüyoruz ama durumu en iyi anlatan şey nihayetinde yapılan eylem oluyor.  Nora’ nın konuşmanın ötesinde harekete geçmesi. Nora gibi cesur, proaktif bir karaktere, verdiği karardaki bireysel özgürlük ihtimaline inanarak bunu anlatmak istedim. Güncelliğini koruduğunu ve kendi hayatımda da çeşitli alanlarda ve dönemlerde karşılığını görüyorum.

tugce-altug-fotograf-muhsin-akgun-1
Tuğçe Altuğ | Fotoğraf Kaynağı: Muhsin Akgün

Nora (Bir Bebek Evi) klasikleşmiş ve zamansız bir eser. Tiyatro dünyasının içerisinde hem üretici hem de tüketici olarak var olan insanlar için büyük anlamlar ifade eden bir metin. Sizin metinle / oyunla ilk karşılaşma anınızı sormak ve sizde bıraktığı etkiyi duymak isterim.

Bu oyuna ilk okuduğumdan beri çekiliyordum. Yıllardır kenarda tuttuğum ve dönüp baktığım bir hikayedir. Hayatımın farklı dönemlerinde birbirinden farklı ve başarılı yorumlarını izlediğim oyun benim için en başından beri heyecan verici diyebilirim. İlk etkiden öte, tüm süreç boyunca Nora benim içimde çok büyüdü. Birbirinden farklı yönleri olan kompleks bir karakter, her okuduğumda ve oynadığımda başka bir tarafı daha görünür oluyor, ya da bazen aynı anda birçok özelliği ortaya çıkıyor. Bu hikâye hem tanıdık, bol keşifli, duygu dolu ve hem de insanın içini köpürten cesur bir “olma” hikayesi.  Aynı zamanda oynadığım en zor rollerden biri ve ama asla vazgeçmezdim bırakmazdım, iyi ki bu yolculuğa girmişim. Çok özel bir rol ve oyun olduğunu düşünüyorum.

Nora, özgün ve ikonik bir karakter. İtaat ediyormuş gibi duruşunun altında yaşadığı içsel çatışmalardan güç devşirerek kimlik arayışının ardından cesurca giden bir karakter var. Yükünün ağırlığından gücünü bulan bir karaktere fiziksel ve zihinsel olarak nasıl hazırlandınız? 

Bir yıl önce başlayan yoğun masa başı çalışması hem metni hem de karakteri her tarafından düşünüp sorgulayıp araştırmak, keşfetmek ve anlamak için iyi bir süreçti. Bu sürecin uzun olmasını çok faydalı buluyorum. Neşeli, umut dolu ama üzerinde yıllardır taşıdığı ikili yaşamının yorgunluğu da olan bir kadın Nora. Sakladığı sır aslında bir nevi kendi özel samimi yaşamı. Çalışırken Nora için referans olabilecek filmler de izledim, kitaplar okudum. Nora’ nın duygu dünyası için oluşturduğum müzik listesini hala dinliyorum. Tarantella oyunun kısa bir özeti gibi ve Nora’ nın dönüştüğü an, en güçlü sahnelerden biri. Nora’nın oyunda duygularının bedensel olarak ifade edildiği, kabuğunu kırdığı ve kontrolü bırakıp kaçınılmaz olarak kendini bıraktığı yer. Zeynep Yüceil ile beraber yaptığımız birkaç verimli provada tarantella dansını kavrayıp pratik ettim. Dansın kontrol dışı/esrik bölümü için de bedenimden çıkan ifade ve duygulara odaklandık. Tüm bu çalışma Nora’yı daha iyi anlamamı sağladı. Oyunun proje tasarımını da yapıyor olmak bütünü görmemde verim sağladı.

nora-bir-bebek-evi-foto-mete-kaan-ozdilek-1
Nora (Bir Bebek Evi) Oyununda Tuğçe Altuğ ve Deniz Celiloğlu | Fotoğraf Kaynağı: Mete Kaan Özdilek

Nora’nın kendini var eden / etmeye çalışan hikayesi birçok defa başka bakışlarla yorumlandı, oynandı. Ve pek tabii izlendi. Herkesin zihninde, gözlerinin önünde ve oyunun anlattığı meselelerden dolayı kendi yaşantılarında benzetebilecekleri bir Nora tasviri var. Sizin için Nora nasıl biriydi, sahneye nasıl yansıtmak istediniz?

Nora sadece benim için değil birçok kadın için çok tanıdık bir karakter; yaşadığı ilişki de öyle.  Her izleyen başka bir yerinden empati kuruyor ya da kendi hayatından izler ve hislerle karşılaşıyor. Bu bilindik benzerlikler tabi ki beni ona hızlı yaklaştırdı ve bunu yansıtırken samimi ve duygusunu aktarma odaklı bir yerden ele aldım. Son sahne bana öncesini anlamam için yol gösterdi. Metnin gücünü ön planda tuttuk. Zaten rejimiz ve sahne tasarımızı da aynı yalınlık ve zamansızlık içinde bütünlüklü oldu.  Arkada sadece ışıkların asılı olduğu boş alanda Nora’ nın dünyasının atmosferini hissettiğimiz bir yapı/üslup var. Bu metne yorum ve bakış açısı olarak benim için önemli olan onu baştan beri prototip bir ‘bebek’ olarak değil, bir insan olarak sahneye taşımaktı. En başından beri Nora içinde bir yerlerde tüm potansiyelleri saklı, akıllı bir kadın. Evet o bir çocuk kadın.  Ailesi tarafından ’oyuncak bebek’ olarak görülüyor. Bu hikâye de onun çocuk kadınlıktan yetişkin bir birey olmaya geçişi. Aynı zamanda tüm yüklerine karşın neşeli ve hayata tutunan biri. Tüm o karmaşasının içinde, onu doğal bir üslupla canlandırmanın hem benim hem seyirci için daha geçerli hem de bu hikâyenin hakkı olduğunu düşünüyorum.

Nora’nın bireysel özgürlük için verdiği mücadelesi, toplumun baskılarına ve bakışlarına başkaldırısı bugünün dünyasında hala geçerli mesajlar veriyor. Kişisel olarak Nora’nın hangi özellikleri onu sizin için önemli kılıyor?

Kişisel olarak Nora’ nın benim için önemini önceki sorularda da anlattım.  Bana birey olabilmenin herkesin en doğal hakkını çok iyi bir metinle anlatıyor, hissettiriyor. Mücadele içinde, ama aynı zamanda neşesiyle ayakta duran ve umutla hayata tutunan, savaşan bir kadın. Oyunu en çok son sahne için oynuyorum. “Şimdi ne olacak?”  “Bu dünyada kendim olarak nasıl var olacağım, nasıl var olabilirim? “ bu cesur bir duruş ve çok heyecan verici.

nora-bir-bebek-evi-foto-sezer-bildiren-1
Nora (Bir Bebek Evi) Oyununda Tuçe Altuğ ve Özlem Öçalmaz | Fotoğraf Kaynağı: Sezer Bildiren

Nora (Bir Bebek Evi), metniyle / oyunuyla temas ettiğiniz ilk anı sorarak başlamak isterim. Metinle kurduğunuz ilk temas ne zaman ve nasıl gerçekleşti? Sizde bıraktığı etkiyi dinleyebilir miyiz?

Selin Şenköken: Nora Bir Bebek Evi’ni bu oyunu yönetme sürecine başlamadan tekrar okuduğumda beni çok derinden etkilediğini ve üzerine düşünürken de beni çok dönüştürdüğünü fark ettim. 150 yıllık bir metni bugün hala bir kadın olarak anlayabiliyor olmak, gerçek bir ilişki kurmanın ne demek olduğunu sorgulamak ve cinsiyet rollerinin hem kadın hem erkek için ürettiği baskıyı düşünmek açısından oldukça güçlü bir metin. 150 yıl içinde cinsiyet rolleri ve baskıları adına birçok şeyin değiştiğini düşünsek de aslında temelde hala ne kadar az yol alabilmiş olduğumuzu gösteren bir metin. Patriyarkal düzenin içinde belli değişimler olsa da aslında kadın ve erkek rollerinin her iki cinsiyet için de hala benzer baskıları kurduğunu görüyoruz ve bu noktada da metin hem çok güçlü bir psikolojik analiz sunuyor, hem de günümüzde de geçerli olan temel bir sistematik eleştiride de bulunuyor.

Tiyatro Circa’nın ilk prodüksiyonu Nora (Bir Bebek Evi), perdelerini 28. İstanbul Tiyatro Festivali’nde açtı.  Henrik Ibsen’in tiyatro tarihine damgasını vuran kült oyununu yalın, evrensel ve güncel bir uyarlamayla yeniden sahneye taşıyorsunuz. Nora (Bir Bebek Evi) ‘nin sahneye aktarım sürecini sizin tarafınızdan anlatabilir misiniz?

Benim için rejiyi kurarken en temel ve önemli konu bu metnin günümüzde bu denli geçerli olmasıydı. Kadın-erkek rolleri ve ilişkileri üzerine metnin anlatmaya çalıştığı konular aslında bugün anlamamız zor bir hale gelmeliyken, bugün hala çok sık karşılaştığımız konular. Böyle bir yerden de bugünün İstanbul’u ya da 150 yıl öncesinin Norveç’ine taşımaktansa, herhangi bir yerde ve zamanda geçebilecek şekilde ele almak istedim. Bahsettiğim cinsiyet rollerine ait dertlerin çok temel dertler olduğunu ve aslında sadece bir ülkeye ya da bir zamana değil, sistematik bir yapıya bağlı olduğunu düşünüyorum. Bugün hala bu metni bu kadar iyi anlayabiliyor olmak tam olarak bu yüzden çok çarpıcı. Bu nedenle Tuğçe ile adaptasyonları araştırırken de en çok Amy Herzog’un adaptasyonundan faydalanarak olabildiğince evrensel, karakterlerin karikatürize olmadığı ve metnin günümüzde de bağ kurulabilecek haline getirmeye çalıştık. Bu şekilde metni ve metnin temel dertlerini oyunculuklarla birlikte önceliklendiren, zamansız, yalın ve evrensel bir şekilde sahneye aktarmaya çabaladım.

selin-senkoken
Selin Şenköken | Fotoğraf Kaynağı: Tiyatro Circa

1879 yılında yazılmış ve modern tiyatronun en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen dönemin toplumsal cinsiyet rolleri, evlilik, bireysel özgürlük gibi konularını ele alan ve güncelliğini koruyan bu metne yaklaşımınızı belirleyen unsurlar neler oldu?

Nora var olan en önemli feminist tekstlerden biri elbette. Fakat metni ele alırken benim için tüm karakterleri ve hepsinin kendi iç dünyalarında ve sistem içinde yaşadıkları sıkışmışlığı ele almak çok önemliydi. Kadını kahraman, erkeği suçlu olarak görmektense her ikisinin de onlara atanan cinsiyet rolleri içinde ne kadar baskı altında kaldıklarını göstermek ve kadının özgürleşmesinin, erkeği de, toplumu da özgürleştirecek yegâne etken olduğunu anlatmak önceliğimdi. Bu nedenle derin bir dramaturjik ve psikolojik çalışma yaparak her karaktere dürüstçe yaklaşmaya çalıştım.

Oyunun kuvvetli bir metni ve anlattığı meseleler dolayısıyla yoğun bir dramatik etkisi var. Bu noktada oyunun sahnelenmesini planlarken metne ve oyunculara sağlamak istediğiniz alanlar ve imkanlar için yaptığınız tercihlerinizi söyleyebilir misiniz?

Işık enstalasyonu ve sandalyeler dışında boş bir sahnede oynuyor oyuncular. Bu oldukça zor olsa da oyunculara bu alanı açarak aslında bir objeye, dekora sığınmadan karakterlerini içselleştirdikleri bir yerden, tüm mevcudiyetleriyle oynama alanı açıyor. Metnin ve diyalogların bu kadar kuvvetli olduğu bir oyunda hem oyunculara bu alanı açmak hem de tüm dikkati diyaloglara ve metne yönlendirmek benim için önemliydi. Nora esasen aksiyondansa çoğunlukla ikili ilişkiler üzerine kurulu bir diyalog metni. Bu anlamda metne dikkat dağıtmadan diyalogları takip edebilecek bir alan açmak da önceliklerimdendi.

nora-bir-bebek-evi-foto-mete-kaan-ozdilek-4
Nora(Bir Bebek Evi) | Fotoğraf Kaynağı: Mete Kaan Özdilek

Oyunun sosyal ve toplumsal olarak ortaya koyduğu sorunlar güncelliğini sürdürüyor. Ve bu sorunlar karşısında kişinin kendince bir kimlik arayışı çabasının ve kendine yaratabileceği imkanlara dair söyledikleri hala çok etkili. Bu mesajların etkisini artırmak ya da etkisini sürdürebilmesi adına verdiğiniz kararlar nasıldı?

Oyunun temel konularından biri aslında sadece Nora’nın değil, tüm karakterlerin birer ‘bebek’ veya ‘kukla’ olmalarıydı. Bu anlamda oyundaki gerçeklik üzerine kurulan ve iki tarafın da gerçek anlamda birbiriyle konuştuğu tek yer son sahne. Onun dışında tüm karakterlerin bir rol üstlendiğini ve bu role uygun olarak davranmaya çalıştığını görüyoruz. Bu nedenle aslında bir bebek evi gibi başlayan atmosferin son sahnede tamamen gerçek bir düzleme taşınması benim için çok önemliydi. Nora’nın kendi olmak için gösterdiği cesaretle birlikte kurmaya ve tutunmaya çalıştıkları o yapı bozuluyor ve oyun bitiyor, tüm çıplaklığıyla ve yalınlığıyla gerçeklik başlıyor.

Nora (Bir Bebek Evi), klasikleşmiş ve daha önce birçok kez başka başka bakış açılarıyla uyarlanmış bir oyun. Oyunu sahnelemeye hazırlanırken aklınızdaki fikirler nelerdi, bu fikirler oyuncular ve teknik birimlerle buluştuğunda nasıl bir yönde dönüşüm geçirdi?

Oyunu bahsettiğim gibi belli bir zamana ve yere ait bir şekilde değil, gerçekliğin dışında bir şekilde kurmak istiyordum. Bu noktada realist, evde geçen bir dünya kurmak yerine karakterlerin iç dünyaları, iç aksları ve psikolojilerine odaklı bir gerçeklik yaratmak önemliydi. Oyunun son sahnesine kadar da Nora hep hissettiklerini saklamaya çalıştığı için ışık tasarımı, sahne tasarımı ve müzik ile Nora’nın iç dünyasını yansıtmak istedim. Hepsinin değişimi esasen Nora’nın iç dünyasıyla paralel ilerliyor, bu şekilde Nora bir rol oynamaya çalışsa da ya da bir şeyleri gizlemek istese de bu değişimler onun ruh halini ve onu evini terk etmeye iten hislerinin altını çizmemizi ve daha iyi anlamamızı sağlıyor. Teknik birimlerle birlikte bu dünyayı gerçekleştirirken Nora’nın ruh halini ve evinde kurmaya çalıştığı yapıyı sahne tasarımı; ilk perdede Nora’nın anksiyetesini ve sıkışmışlığını müzik tasarımı ve de son perdede Nora ve Torvald’ın ilişkisini ışık tasarımı tam olarak bu yönde dönüştürdü diyebilirim.

Kapak Fotoğrafı: Tiyatro Circa

İlginizi çekebilir: Eda Geven’den Tiyatro Dolu Bir Yılı Kapatmadan Önce