Axel Rudi Pell: Melodik Parçaların Efendisi
Alman gitarist Axel Rudi Pell, Türkiye’de ilk konserini grubuyla beraber 22 Mart tarihinde JJ Arena’da verecek. Underrated müzisyenler kategorisine sokabileceğim Axel Rudi Pell, güzel soloları ve duygu yüklü epik baladlarıyla, bence Almanya’nın rock dünyasına kattığı önemli isimlerden biri. Ritchie Blackmore ve Rainbow grubundan yoğun şekilde etkilenen sanatçı için ayrıca Yngwie J. Malmsteen’in Alman versiyonu benzetmeleri de yapılırdı.
Axel Rudi Pell, müzik hayatına Alman metal grubu Steeler ile başladı. 1988 yılında gruptan ayrılıp kendi albümlerini çıkarmaya başladıktan sonra 22 albüm yayınladı. Grubun güncel kadrosunda, gitarda Axel Rudi Pell dışında vokalde Johnny Gioeli, davulda Bobby Rondinelli, basta Volker Krawczak ve klavyede Ferdy Doerrnberg’i görüyoruz.
1989 yılında ilk albüm Wild Obsession yayınlandı. Bu albümde vokalde Charlie Huhn, davulda Stratovarius, Grave Digger, Running Wild ve Saxon gibi önemli gruplarda da çalan Jörg Michael, klavyede George Hahn yer alırken basta ise üç ayrı isim yer aldı. Dokken, Mötley Crue gibi seksenlerin glam rock gruplarının çizgisine benzer olan albümde “Hear You Calling Me” gaz şarkılar kategorisinde, “Broken Heart” ise baladlar sınıfında -bence- öne çıkar. Zaten Axel Rudi Pell’in albümlerinin formülü de budur. Bazen enstrümantal bir parça, bir iki epik balad, gerisi tempolu power metal – rock karışımı şarkılar bu formülü oluşturur.
İkinci albüm Nasty Reputation’da vokalde Rob Rock yer aldı. “I Will Survive”, “Land Of Giants”, “Unchain The Thunder” gibi güzel parçaların yanında, Deep Purple’ın harika şarkısı “When A Blind Man Cries”ın da coverı bu albümdedir. Daha sonra vokale, Yngwie Malmsteen’e de vokal yapmış Jeff Scott Soto’nun geçtiği, sırasıyla Eternal Prisoner, Between The Walls, Black Moon Pyramid ve Magic isimli albümler geldi. Soto, gitar çalmak dışında, birçok şarkıyı da yazdı.
Bu albümlerdeki favori parçalarımdan bahsedersek, Eternal Prisoner’dan nakaratı kolayca dilinize takılan, biraz Def Leppard esintili “Shoot Her To The Moon”, klavyede Soto’un kız arkadaşı Julie Greaux’un yer aldığı albümlerden Between The Walls’da Van Halen soslu “Cry Of The Gypsy” ve yer yer Led Zeppelin, yer yer Metallica sularında gezinen epik şarkı “Casbah”, Black Moon Pyramid’den “Sphinx’s Revenge”, “Silent Angel”, “Visions Of The Night” ve en önemlisi klasik tarzda başlayıp güzel bir soloya dönüşen “Serenade Of Darkness (Opus #1 Adagio Con Agresso), klavyede Christian Wolf’un yer aldığı Magic albümünden ise “The Clown Is Dead”.
1998 tarihli Oceans Of Time albümü vokalist değişikliği ile geldi. Grubun güncel vokalisti Johnny Gioeli’yi ilk kez bu albümde görüyoruz. Klavyede ise yine güncel kadrodan Ferdy Doemberg yer alıyor. Grubun en güzel baladlarından “Oceans Of Time” ve “Carousel”, uzun şarkıları ile dikkat çeken bu albümden favori parçalarım.
Grubun en sevdiğim parçalarından biri olan “Voodoo Nights”ın yer aldığı The Masquerade Ball, yeni davulcu Mike Terrana’lı kadrosuyla 2000 yılında yayınlandı. “Voodoo Nights”ın basit ama öyle akılda kalıcı bir melodisi var ki, karşı konulmaz yemi yutup oltaya takılan balık gibi beyniniz hemen melodiyi hafızaya alıyor ve daha sonra kendinizi parçayı mırıldanırken buluyorsunuz. “Earls Of Black”, “Night And Rain”, “Tear Down The Walls”, “The Temple Of The Holy” ve Uriah Heep’in efsane parçası “July Morning” cover’ı albümün diğer öne çıkanları.
Daha yavaş parçaların ağırlıkta olduğu 2002 tarihli Shadow Zone albümünde “Saint Of Fools” ve “Heartbreaker” göze çarpan şarkılardır. “Forever Angel” ve “Sea Of Evil” gibi güzel parçalara sahip Kings And Queens albümünden sonra 2006 yılında Mystica isimli albüm geldi. Grubun değişmeyen formülünün bu albümdeki temsilcilerine bakarsak, enstrümantal parçada “Serenade Of Darkness”ın bu albümdeki karşılığı “Haunted Castle Serenade (Opus #4 Grazioso E Agresso”), tempolu parçada “Losing The Game”, epik parçada ise “Curse Of The Damned” öne çıkar. Sadece cover parçaların yer aldığı Diamonds Unlocked albümünü Tales Of The Crown takip etti. Albümde Scorpions’ın “Dynamite” şarkısına çok benzeyen “Angel Eyes” isimli bir parça yer alır.
Yine akılda kalıcı melodilere, sağlam riff’lere sahip olan The Crest albümü 2010 yılında piyasaya çıktı. “Dreaming Dead”, “Dark Waves Of The Sea (Oceans Of Time, Pt.2 – The Dark Side)” ve “The End Of Our Time” benim bu albümden sevdiklerim. “Fortunes Of War” parçasını öne çıkardığım Circle Of The Oath albümünü, 2014 tarihli Into The Storm albümü izledi. Mike Terrana’nın yerine grubun şu anki davulcusu Bobby Rondinelli’nin geldiği bu albümden favori parçamsa “Long Way To Go”.
2016 tarihli Game Of Sins isimli albüme ismini veren parça, grubun bu tarzdaki en güzel örneklerinden biri. “Lost In Love” ise albümün en güzel baladı. Bu albümde, önceki Into The Storm’a nazaran davullar da öne çıkmış. Sonraki albüm Knights Call’da aklımda kalan parça, Jon Lord vari klavyesi ile Deep Purple parçalarını andıran enstrümental “Truth And Lies”. Reggae soslu “Living In Dream” isimli güzel bir parçanın yer aldığı Sign Of The Times albümünü, tamamıyla coverlardan oluşan Diamond Unlocked 2 takip etti.
Lost XIII ve Risen Symbol isimli son iki albümden Risen Symbol, “Guardian Angel” ve “Crying In Pain” gibi güzel parçalarla benim için öne çıkar. Özetlersem, Axel Rudi Pell teknikten ziyade melodik bir gitarist.
Eğer seksenler metal müziğini ve melodik parçaları seviyorsanız, Axel Rudi Pell sizin için “….tarihinden beri değişmeyen lezzet” yazan tarihi bir restoranın yemeğinden alınan tat gibidir. Yok eğer değişim sizin için önemli, sevdiğiniz grupların yeni albümlerinden farklı beklentileriniz varsa da Axel Rudi Pell, güncelleme gelmeyen bir uygulamadır. Adeta Groundhog Day filmindeymişsiniz gibi hisseder ve her albümde aynı formülü dinlersiniz. Zaten gördüğünüz gibi albümler hakkında genelde içinde barındırdıkları sevdiğim parçaları yazdım. Çünkü yapı olarak hepsi hemen hemen aynı, sound, tarz vs. olarak yazacak farklı bir şey pek yok. Melodik parçaları sevdiğim ve müzikte çok farklı tarzları da dinlediğim için, bu tekrar beni rahatsız etmiyor; aksine hoşuma gidiyor, diyerek yazıyı burada noktalıyorum.
Kapak Fotoğrafı: Axel Rudi Pell – AllEvents
İlginizi çekebilir: Gürkan Sonat’tan Gerginliklerden İlham Alan Albümler
İlk yorumu siz yazın!