Bir Başarı Hikayesi: Nihan Peker
– Moda, müzik, tasarım, kurumsal kariyer… Herkes bu alanlardaki başarı hikâyelerini dinlemeyi çok sever. Genç yaşta elde etmeye başladığın başarılar çok geçmeden seni zirveye taşıdı. Dünden bugüne Nihan Peker’i kısaca nasıl anlatırsın?
Küçüklüğümden beri tasarıma meraklıydım. İstediğim alanda eğitim alabildiğim için şanslıyım. Yeditepe Üniversitesi’nde Moda ve Tekstil Tasarımı bölümünü bitirdim. Daha sonra moda alanında ilerlemek adına Milano Istituto Marangoni’de yüksek lisans yaptım. İtalya’da kaldığım 2 yıl boyunca Frankie Morello, Colmar, Furla gibi önemli İtalyan markalarına koleksiyon hazırladım. Swarovski’nin düzenlediği tasarım yarışmasında da finale kaldım. “Hammal” isimli koleksiyonum Londra, Paris ve Milano podyumlarında yer aldı. Tüm bunlar genç yaşımda benim için müthiş heyecanlı ve aynı zamanda cesaret verici olaylardı. Kariyerimi belirlememde de çok önemli rol oynadılar. Bunlardan cesaret alarak 2009 yılında İstanbul’a döndüm ve kendi ismimi taşıyan markamı kurdum. 4 sezondur koleksiyonlarımla İstanbul Moda Haftası’na katılıyorum. Bu arada, İtkib’in yurt dışı fuarlarında Türkiye’yi temsil etmesi için seçtiği 9 tasarımcıdan biri oldum. Tasarımlarımı beğenen bazı ünlüleri de giydiriyorum. Hazır giyim koleksiyonlarımın yanı sıra kumaş tasarımını da yaptığım daha özel ve avantgarde çalışmalarımı da Teşvikiye’deki Showroom’umda sergiliyorum.
– Tasarımlarını oluştururken nelerden ilham alıyorsun?
Benim için sanat ile ilişkilendirilebilecek her şey bir ilham kaynağı. Yani hayatın bütünü bizi etkileyen, bizi biz yapan şeylerle geçiyor ve “biz” olurken yaşadığım her şey bir yerlerden koleksiyonlarıma değiyor. Her zaman derin bir hikaye veya konsept olması için çalışmıyorum. Görsel olarak hoşuma giden formların bir araya gelmesi ve biriktirdiğim tüm detaylar bir bütün olarak da bana ilham verebiliyor.
– Kişiye özel tasarımlar da yapıyorsun. Haute Couture olarak nitelendirdiğimiz bu tasarımları oluştururken yaratıcılığını etkileyen faktörler neler?
Özel dikim benim kişiyle çok baş başa kaldığım bir alan. İlk öncelik o kişiyi memnun etmek olsa da sanırım önce kendi mutlu olduğum tasarımları yapmaya çalışıyorum. Yaratıcılığımı çok rahat yansıtabilmem için o kişiyi çok iyi anlamam gerekiyor. Bana beni tanıyarak gelen kişi, benim işimi biraz da kolaylaştırmış ve daha yaratıcı olabilmem için bir şans vermiş oluyor. Kişi kendini ne kadar rahat bırakırsa o kadar güzel sonuçlar alabiliyorum.
– Haute Couture tasarımlarında kendi tarzını yansıtmak için özel bir çaba sarf ediyor musun? Yoksa kişilerin kendi tercihlerine göre sen de kendi tarzını mı şekillendiriyorsun?
Kafasında çok belli bir model veya renkle gelmiş kişi için yapabileceğim ilk şey önce kendimi sonra da onda gördüğümü kendisine anlatmam. O elbiseyi giydiğinde mutlu olması için ekip olarak elimizden geldiğince, her şeyi yapmaya hazırız. Couture çok emek ve el işi isteyen bir alan, bizim heyecanımızı ve yaratıcılığımızı yansıttığımız bir elbisenin doğru bir tasarımla birleşince olumlu sonuç vermeme ihtimali çok az.
– Her sene ilkbahar ile birlikte nişan, düğün ve mezuniyet sezonu açılır. Bu sene de baharın gelişi ile birlikte Haute Couture tasarımlarda yine yoğun günler yaşadığınızı duydum?
Evet, çok yoğun ama beni mutlu eden bir süreç… Kişiye özel çalışmak zor bir iş, ancak sonucu çok tatmin edici oluyor. O kişinin üzerinde kendisiyle bütünleşen ve onun da yüzünü güldüren bir iş yaptığınızı görmek mutluluk verici. Sonuçta bir şekilde kendisi için özel bir anını o kıyafetle yaşıyor.
– Tüm bu yoğun günlerin devamında seni çok heyecanlı günler bekliyor. En prestijli moda ödüllerinden Woolmark Prize 2014-15 için belirlenen Avrupa adaylarından Türk kadın tasarımcı olarak sen seçilmişsin. Bu oldukça gurur verici bir haber… Aday seçilme süreci nasıl gelişti?
Uzun bir zaman önce belirlendi aday adayları. Daha sonra belli elemelerden geçerek aday olma şansı yakaladım. Woolmark’ın verdiği tüm zaman çizelgesine göre 1 senedir belli süreçleri aşıyoruz. Önce Woolmark’ı ve tüm dünyada yaptığı çalışmaları anlayarak başladık. Sezon sezon yayınladıkları özel kaynaklar ile verdikleri eğitime katıldık. Merino yünü kullanarak hazırladığımız koleksiyonda artık son aylara girdik.
– Birçok tasarımcının hayalini kurduğu Woolmark Prize’a katılıyor olmak nasıl bir his?
Ben bir tasarımcı olarak “yarış” içinde olma psikolojisini hiçbir zaman çok sevmedim ama tuhaf bir şekilde de birkaç yarışmaya katıldım ve hep aldığım dereceler ve orada edindiğim dostluklar benim hayatımın dönüm noktaları oldu. Ben, bana verilmiş bir işi hazırlıyorum ve beğenilip beğenilmemesi bir yana, manevi olarak hissettiğim benim için çok büyük bir kazanç. İddialıyım diyemem ama kendime çok güveniyorum. Hissetmediğim hiçbir şeyin içinde olmadım bugüne kadar, tüm kalbimle, çok inanarak ve uzun, yorgun çalışma günlerini arkamda bırakarak Paris’e sunuma gidiyor olacağım.
– Dilerim Woolmark Prize sonuçlarında sevindirici haberler alırız. Geriye dönüp tüm başarılarına baktığında gelecek dönem için planlarını nasıl şekillendiriyorsun?
Umarım! Çok teşekkür ederim. Hayallerim çok fazla aslında, ama yavaş adımlarla ilerlemeye çalışıyorum. Yurt dışında çalıştığım mağazaları ve corner’ları arttırmak ve farklı satış noktalarına geçmek istiyorum. Birkaç yeni proje için çalışıyorum ve hayata geçirmek istediğim başka yeni işler de var. Gelecek dönem için planlarım hep daha çok çalışmak ve daha iyi koleksiyonlar yapmak üzerine kurulu aslında…
– Soranlara Nihan Peker tasarımlarını 3 kelime ile nasıl ifade ederdin?
Giyilebilir – Fonksiyonel – Zamansız
Adres: Ahmet Fetgari Sok. Haznedar Apt. No: 52 D:1, Teşvikiye / İstanbul – 0212 240 82 54
İlk yorumu siz yazın!