San Francisco: California'nın En Cool Şehri
Hangimiz 90’larda Full House (Bizim Ev) dizisini izlemedik ki? Oradaki şirin evleri ziyaret etmenin mümkün olduğunu bile düşünmezdik belki o zaman. Benim için San Francisco deyince akan sular duruyor. Uzak bir diyarda, California’nun bu cool ve tarz sahibi güzelliği sizi okyanus kıyısındaki konumu, yokuşları, tramvayları, renkleri, güzel evleri ve gurme tatlarıyla büyüleyecek. Hipster olmanın kitabını yazabileceğiniz bu şehirde belli başlı gezi adreslerini sıralamak istedim. Kalem-kağıtları (ya da telefon ve tabletleri?) hazırlayın, turumuz başlıyor!
1- Union Square / Market Street / Ferry Building
Şehrin ana meydanı ve en fazla turist içeren bölgesi Union Square. Etrafındaki otel yoğunluğu da kalabalığa katkı sağlıyor tabii ki; bir de uğruna bir saat kuyruk beklenen Cable Car durağı bu bölgede. Cable Car’ın üç farklı rotası var, herhangi birinde binebilirsiniz yani buradaki kuyruğu beklemek çok gereksiz. Bir binişi 5 dolar olan bu nostaljik Cable Car yolculuğu filmlerde görülen klasik San Francisco yokuşlarında keyifli anlar yaşatabilir, turistik olayların dibine vurmalıyım diyenler kaçırmasın!
Union Square’den yürüyerek ulaşabileceğiniz Market Street, şehri boydan boya geçen büyük bir cadde; bu caddenin sonuna yürüdüğünüzde de okyanus kıyısına varıyorsunuz. Yürümeyi tercih etmezseniz de birçok otobüs bu caddeden geçerek sizi Ferry Building’e ulaştıracak. Otobüslerin en güzel alternatifi ise doğa dostu, eski, rengarenk tramvaylar olmaları. Amerika ve Avrupa’nın birçok yerinden toplanan eski araçlar şehre renk ve neşe katıyor. Otobüs ve tramvayın tek binişi aynı ücrete tabi, 2 dolar. Bindiğinizde şoförün yanındaki alete nakit para girişi yaparak şoförden biletinizi alabilirsiniz. Biletlerin üzerinde yazan geçerlilik süresine bakarak (3-4 saat gibi bir süre olması lazım) aynı biletle birkaç kez binmeniz mümkün.
Ferry Building aslında feribot iskelesi olarak görünse de esas önemi gurmelerin bayram etmesine vesile olan organik ürünler pazarı. İçerisi New York’taki Chelsea Market gibi birçok yeme-içme mekanına ev sahipliği yapıyor. Gurme kahvenin bir numarası Blue Bottle burada ziyaret edilmesi gereken en önemli durak! İçeri girer girmez burnunuza gelen mis gibi kahve kokusunu takip ederseniz kuyruktaki insanları göreceksiniz! Hiç merak etmeyin, sıra hızlı ilerliyor ve beklediğiniz her dakikaya değiyor. İlk gelenler için espresso tadımı önemli tabii ki, kullanılan taptaze organik çiftlik sütünden dolayı latte ve cappuccino gibi lezzetler de eşsiz ama bu yaza damgasını vuran New Orleans adını verdikleri soğuk kahveleri olmuş, denemeden dönmeyin. Blue Bottle’ın yanı sıra çok leziz bir fırın, dondurmacı, peynirci, deniz ürünleri dükkanı ve mantar dükkanı göreceklerinizin bir kısmı. İşin eğlenceli yanı salı ve cumartesi günleri çevredeki çiftliklerden gelen ürünlerle yerel organik pazar kurulması. Standları dolaşırken herkesten birer tadımlık istemeyi unutmayın, California’nın organik tarım bilinci yüksek çiftçileri en güzel sebze ve meyvelerle pazarda oluyor.
2- Pier 39 / Fisherman’s Wharf / Ghirardelli Square
Pier 39 kuşkusuz şehirdeki en turistik nokta. Yıl boyu şirin deniz aslanlarının uğrak yeri olan bu iskele birçok yeme-içme yeri barındırsa da esas önemi okyanusun ortasında bulunan Alcatraz adasına turların buradan başlıyor olması. Vakit geçirmek için buradan biraz ilerideki Fisherman’s Wharf’a yürüyebilir ve deniz ürünleriyle kendinizi ödüllendirebilirsiniz. Yengeçleriyle ünlü San Francisco aynı zamanda ekşi mayalı (sourdough) ekmeğin de doğum yeri; bu ikisini en iyi birleştiren yer de ünlü Boudin fırını. Vitrininde ekmek yapımını izleyebileceğiniz bu fırın/market ekmek içinde yengeçli çorbası ile nam salmış bir cennet.
Sahilde yürümeye devam ederseniz karşınıza eski gemilerin de olduğu bir yürüyüş yolu çıkacak. Birçok tarihi gemiyi gezebilir ve ilk Golden Gate manzaranızı buradan fotoğraflayabilirsiniz- tabii şanslıysanız ve sis yoksa! Unutmayın ki adına sosyal medya hesabı bile bulunan San Francisco sisi (@karlthefog) en az köprü kadar şehirle özdeşleşmiş bir öge. Yolun sonunda sorarak ulaşabileceğiniz Ghirardelli Square San Francisco’ya has bu çikolata markasının dükkanına ev sahipliği yapıyor. Kapıda sizi çikolatayla ve güler yüzle karşılayan çalışanları ve çeşit çeşit kare çikolataları ve dondurmalarıyla Ghirardelli tecrübesini yaşamanız şart.
3- Chinatown / North Beach / Telegraph Hill
Şehrin gezmesi ve muhtemelen yaşaması en zevkli bölgelerinden biri İtalyan mahallesini de içeren North Beach. Adı sizi şaşırtmasın, bölgenin denizle bir yakınlığı yok. Columbus Avenue’ya Chinatown’dan geçerek de ulaşmanız mümkün. Chinatown, ABD’deki en büyük Çin mahallelerinden bir tanesi ve renkleriyle sizi uzakdoğuya gitmiş kadar etkileyecek özelliklte. Columbus Avenue’ya ulaştığınızda elektrik direklerindeki İtalyan bayrakları gözünüze çarpacak, doğru yerdesiniz. Her şeyi sarımsakla yapmasıyla ünlü The Stinking Rose, müthiş İtalyan kahvesine ev sahipliği yapan otantik Cafe Trieste, pizzalarıyla nam salmış Tony’s ve kahvaltısıyla bir ziyafet vaat eden Mama’s hep bu bölgede. Son söylediğimin altını çizmemde fayda var, Washington Square Park’ın köşesindeki Mama’s hayatınızda yiyip yiyebileceğiniz en üstün pancake ve French toast’lara ev sahipliği yaptığı için bir gün erkenden kalkıp kapısında kuyruğa girmeniz şart; bunu yemeden dönerseniz çok pişman olursunuz!
Yemek üzeri yürüyüş için sebep arıyorsanız hemen yokuş yukarı kafanızı kaldırınca görebileceğiniz Coit Tower’a çıkıp manzaranın tadına varabilirsiniz. Bu bölgede yemyeşil ağaçların içinde yer alan şahane evleri ve doğada yaşayan papağanlarıyla Telegraph Hill sizi büyüleyecek. Enerjiniz varsa 400 basamakla deniz seviyesine inmeniz mümkün!
4- Golden Gate Park / DeYoung Museum / California Academy of Sciences
Şehrin en güzel yerinde kocaman bir alana yayılan Golden Gate Park nefes almak için mükemmel bir adres. İçeride yürüyüş ve piknik yapmak zaten keyfinize kalmış ama gitmişken içerisindeki adreslere de uğramadan gelmeyin. Öncelikle tropik iklimlerde yetişen bitkileri ve birçok orkide türünü görebileceğiniz Conservatory’ye uğrayabilirsiniz. Sonraki adres modern sanat eserlerine ev sahipliği yapan DeYoung Museum. SF MoMA da 2016’ya kadar kapalı olduğu için şehrin en çekici müzesi şu an DeYoung. Müzenin mağazası ve cafe’si duraklamak için doğru seçimler.
Hemen karşısında bulunan California Academy of Sciences ise bilime merakı olmayanları bile etkileyecek cinsten müthiş eğlenceli bir yer! Amerika’daki en güzel planetaryuma ev sahipliği yapan müze aynı zamanda akvaryum ve yağmur ormanları kısımlarını içeriyor. Birçok ilginç canlıya kendi gözlerinizle tanıklık edince çocuklar gibi eğleneceksiniz emin olun- kim her gün albino bir timsaha rastlıyor ki? Buradan sonra tavsiye edeceğim son adres ise Japanese Tea Garden. Hala gezmeye haliniz varsa yine biletle girilen huzur deposu zen bahçesinde yeşil çayınızı yudumlayabilirsiniz. Günün sonunda bacaklar iflas etse de parkta doğa ve sanata doymanın hazzı paha biçilmez!
5- Haight / Castro / Mission
Alışageldiğiniz ABD şehirlerinden biraz daha farklı görüntülere ev sahipliği yapan en renkli mahalleler Haight Street ve yürüme mesafesindeki Castro Street. Haight Street resmi olarak çiçek çocukların çıkış noktası ve hala bir çok hippi dükkana ve mekana ev sahipliği yapmakta. “Savaşma seviş” moduna kolayca girebileceğiniz bu bölgede gezmek eğlenceli bir tecrübe olacaktır. Haight Street üzerindeki Amoeba Record Store ise binlerce plak barındırdığı için bir çok insanın buraya gelmesinin yegane sebebi olabilir!
Yakındaki Castro ise LGBT merkezüssü sayılabilecek bölgenin en renkli yerleşim yeri. Sokaklardaki gökkuşağı bayraklarıyla herkesin en rahat hissettiği haliyle sokaklarda dolaştığına bir de kendi gözlerinizle şahit olun; dünyada hoşgörü denen olgunun özgürce varolduğunun kanıtı burada.
Yine yürüyerek ya da otobüsle gidebileceğiniz Mission ise daha çok Latin/Meksikalı kökenlere sahip insanların yerleşerek kültürünü yaydığı bölgelerden olsa da bugünlerde her yerde her türlü insana rastlamak mümkün. Mission’da duvar resimleriyle ünlü sokaklar, çok cool barlar ve Meksika restoranları bulmak kaçınılmaz. Dolores Park hava güzel olduğunda yerel halkın akın ettiği en iyi adreslerden. Buranın yakınındaki Tartine Bakery ise ekmekleri ve pastalarıyla nam salmış müthiş bir fırın, uğramanız gerekli. Aynı sokaktaki Pizzeria Delfina kuşkusuz şehirdeki en iyi pizzayı yapan yer. Bir çok mekan var tabii, gereklilerden bahsederek yazıyı kısa tutmaya çalışıyorum…
Bölgesel olarak vereceğim tavsiyeler bu yönde ama bir şehrin tadını çıkarmanın en güzel yolu her zaman dediğim gibi sokaklarında kaybolmak. San Francisco’da güvenle gezip klasik evlerine doyamayacağınız sokaklardan bir kısmı Fillmore Street, Union Street ve Chestnut Street. Yine yokuşlarıyla ünlü Nob Hill’deki evler şehrin en güzel yerinden müthiş manzaralara sahipler. Hayes Valley butikleri ve barlarıyla en cool bölgelerden biri. Yine yükselişte olan Divisadero ise nispeten sakin ve pasta süsü gibi evleriyle en güzel yerlerden. Şehirde sıklıkla karşısınıza çıkan evsizler modunuzu biraz kırsa da aldırmayıp yolunuza devam edin; size zarar vermeden deli deli dolaştıkları doğru. Şehir onlara bakmanın birçok yolunu bulmuş, o yüzden tasalanmadan yolunuza devam edebilirsiniz, burada hayat bu şekilde akmayı öğrenmiş.
Siz siz olun her mevsim bu şehirde kat kat giyinmeniz gerektiğini unutmayın; maalesef hava hep sürprizli ve gün içinde serin-sıcak-serin gibi bir seri izlemekte. Gitmeden önce mutlaka hava durumunu kontrol edin çünkü yıl boyu beklenmedik durumlarla karşılaşabilirsiniz, yani burada yaz diye yazlık bavul yapıp gitmeyin sakın.
Sanırım şimdilik bu kadar; söyleyeceklerim bir sonraki yazımda da devam edecek. San Francisco yolculuğu uzun olsa da ziyareti her daim en zevkli yerlerden birisi; en renkli görüntülere ve en gurme mekanlara ev sahipliği yapan bu kadar güzel bir şehir için değer!
San Francisco’yu gezmeye devam etmek için Lisya Kalma’nın “Özgür Ruhlu Şehir: San Francisco Rehberi” yazısını okuyabilirsiniz.
San Francisco seyahati öncesi en az beş günümüz kapamış oldun Canan, tebrik ediyorum! Çok güzel anlatmışsın, daha da bir heveslendim, bir an önce Eylül gelsin istiyorum. (Yalnız ilginç bir şekilde en çok merak ettiğim şeyin deniz aslanları olması...)