Pera Müzesi’ni vandallar mı bastı?! Graffiti artık vandalizm değil; galericilerin açık arttırmalarına katmak için peşinden koştuğu bir sanat… Obama’nın başkanlık kampanyası boyunca kullanılan posterden, Louis Vuitton’un graffiti bavullarına graffitinin yükselişini okuyun…

paris wall
Pera Müzesi’nde C215 ve Nina’sı: Sokak Sanatı Ekonomisi Nasıl Dönüyor?

Paris’in gidenlerden bu graffitiye rastlayıp da resmini çekmeyen kaç kişi var? Ya da mesela İstanbul, Beyoğlu’nda Urban’ın olduğu sokak hoşuna gitmeyen? Aslında hep hoşumuza giden, zaman zaman durup resmini çektiğimiz ama pek de kim yapıyor bunları diye düşünmediğimiz graffiti artık önemi gittikçe yükselen bir sanat dalı.

Pera Müzesi bu akımı kaçırmamış ve Andy Warhol’dan sonra yine oldukça ilgi çekici bir sergiye imza atarak graffitiyi sokaktan müzeye taşımış. Grafittinin New York’taki tarihinden başlayarak fotoğraflarla, plak kapaklarıyla bize küçük bir özet geçilen tarihi ile beraber Amerika’dan Japonya’ya farklı ülkelerden sokak sanatçılarının eserlerini müzenin içinde konumlanmış. Serginin daha da güzel ve ‘dışarıdaki’ kısmı ise sokaklar olmuş. Pera Müzesi, Beşiktaş ve Beyoğlu Belediyeleri ile anlaşarak sergi için davet ettiği sokak sanatçılarına İstanbul sokaklarını da sunmuş. İstanbul’un aşağıdaki haritayı takip ederek bulabileceğiniz farklı köşeleri, bu güzel ve özverili çalışma sonrasında sanata kavuşmuş.

 

peramap
Pera Müzesi’nde C215 ve Nina’sı: Sokak Sanatı Ekonomisi Nasıl Dönüyor?

Fransa’nın Banksy’si, C215 ve kızı

Duvarlara bakmaktan daha güzel bir şey varsa, o da onların hikayelerini dinlemek aslında. Bir sanatçının bir eser meydana getirirken düşündükleri, sizin o esere bakarken düşündüklerinizden çok farklı olabiliyor. Hele konu bir sokak sanatçısıysa, o hikaye daha da ilginç hale geliyor. Neden sokak, ne mesaj vermeye çalışıyor, nasıl çalışıyor? İşte bu sorular yüzden aşağıda da bahsedeceğim ünlü İngiliz graffitici Banksy’nin Fransız versiyonu olarak görülen, C215, yani Christian Guémy’nin kendi hikayesini anlattığı videoları[1] müzede izleyebilmek duvarların dilini anlayabilmek açısından çok anlamlı ve keyifli oldu.

20 yılı aşkın süredir sokaklarda graffiti yapan C215, Banksy’nin kendisini davet ettiği 2008’deki Londra’daki the Cans Festival’dan sonra yollara düşmüş ve Hindistan’dan Brezilya’ya kadar 20’den fazla ülkede dilenciler, evsizler, sokak çocukları, yaşlılar gibi toplumun dışına itilmiş bireyleri konu alarak standardizasyon ve kentsel dönüşüme karşı mesajlar verdiği 3000’den fazla iş ile dünyanın dört bir tarafındaki şehirlerin duvarlarını renklendirmiş.

c215ist
C215’in Pera Müzesi için İstanbul sokaklarında yaptığı stensil graffiti

İlk çizim yapmaya başladığı zamanlarda işlerini otoritelere göstermekten çekinen Guémy, bu sebepten sokaklarda duvarlara çizmeye başlamış. Sokakta çizerken hiçbir kaygıya sahip olmadığından rahatça kendini ortaya koyabilmiş ve takdir edildikçe güven kazanıp daha iyi işler yapabilmiş. Şu an 11 yaşında, kendisinin asistanı olan kızı Nina doğduğunda, Guémy için hayat bambaşka bir anlam kazanmış. 2007’den beri kızının portreleri ile Paris sokaklarını (ve Pera Müze’sinin duvarlarını) güzelleştiren Guémy’nin kızını çizmeye başlamasının hikayesi, oldukça çarpıcı. 2007’de kızı Nina’nın annesinden ayrılan Guémy, ayrılıktan sonra sokaklara Nina’nın resmini çizmeye başlamış. Böylece Nina, evden çıkıp okula ya da parka yürüdüğünde, sokaklarda kendi portrelerini görecek ve benim onu düşündüğünü bilecekti diyor sanatçı baba.

ninaaaa
C215 ve kızı Nina, İstanbul sokaklarına stensil ile çizim yaparken

Nina’nın okul masraflarını kim ödüyor?

Peki kızını bu kadar çok seven ve bunu bir o kadar da etkileyici bir yolla ortaya koyan baba, sokaklarda duvarlara resim çizerek kızını nasıl büyütüyor? Pera gibi müzelerde ne kadar çok yer alabiliyor ve ne kadar kazanıyor?  Chris, eserleri için yerel yönetimlerden ve bina sahiplerinden izin alıyor; işlerini tanıtmak için solo sergilere katılıyor; sokakta yaptıklarını bu konuyla özel ilgilenen Paris müzelerinde açık arttırmayla, hem de oldukça yüksek fiyatlara, satıyor. Bunların yanında sadece ticari amaçlı olarak tahta ve kanvas üzerine yaptığı çalışmalarını da satıyor. Geçen sene imza işlerinden sarı posta kutularını bir açık arttırmada 23.200 Euro’ya satmış mesela.

Sokak sanatı ekonomisi nasıl dönüyor?

Kuralları ile ünlü Fransızlar, ilk başlarda C215 gibi sokak sanatçılarına koşarak kucak açmamışlar aslında… Kaybolan köpeğinizin bile ilanını asmanın yasak olduğu Paris’te, izinsiz olarak duvarları boyamanın çok ağır cezası olduğu gibi, Paris Belediyesi sırf o duvarları temizlemek için geniş ekipler istihtam ediyor. Paris, bütün bunlara rağmen bugün turistlere özel sokak sanatı turlarının sayısı en fazla olan şehirlerden biri. Üstelik sokak sanatı piyasası 90’lardan beri en hızlı Paris’te yükseliyor. Graffiti severlerin Paris sokak sanatını takip edebilmeleri için bir uygulama bile yapılmış. Lokasyon bazlı uygulamada çevrenizdeki işleri sorgulatabiliyor, kendinize profil oluşturup çektiğiniz resimleri paylaşabiliyorsunuz.[2]

Sıkı yasaklara rağmen Paris’te bu kadar çok graffiti görebilmemizin sebebi, Paris entelektüellerinin örgütlenerek kamusal alana sokak sanatını yaymak için çaba sarf etmeleri. Örneğin; Le M.U.R.[3] adındaki dernek, sokak sanatçılarının tutuklanma riski olmadan çalışabilmeleri için onlara destek oluyor ve belediyelerden, bina sahiplerinden ve okullardan sanatçıların eserlerini yapabilmeleri için izin alıyor.

Aslında tüm bu gelişmelerin önünü açan ve grafitiyle ilgili bir konu varsa orada kesinlikle anılması gereken bir kişi varsa o da Bristol’lu graffitici, graffiti dünyasının bir nevi süperstarı, Banksy. The Economist’te graffitinin alt kültürlükten popülerliğe giden yolunun güzel bir özetinin geçildiği ‘Graffiti neden bir anda saygıdeğer oldu?[4] yazısında bahsedildiği üzere, işlerinin her türlü replikanın üstüne basılıp satılmasında bir mahsur görmeyen ve böylece medyada büyük bir dalga yaratan Banksy, sokak sanatının para kazanılabilir bir iş olabileceğini insanlara göstermiş olan ilk sanatçı. Banksy’nin başlattığı akım sayesinde sokak sanatı önce Tate Modern,Los Angeles Museum of Contemporary Art gibi saygıdeğer müzelere, sonra Angelina Jolie gibi ünlü isimlerin sanat koleksiyonlarına ve ardından da replikalar olarak evlerimize girdi. Sokak sanatı artık ‘cool’du, Londra’da haftasonları çocuklara tek dersine 35 ila 150 sterlin ödenilen graffiti workshopları açılmaya başlandı ve sanat okulu öğrencileri artık graffiti yapmak istiyordu! Sosyal medya da bu yükselişe son dönemde önemli bir katkıda bulunmuş oldu. “Şehir sanatı”nı görmek için galerilere gitmeniz gerek kalmadı; yeni sokak sanatçıları kendilerini Facebook, Twitter ve Instagram üzerinden tanıtma fırsatı sayesinde kendi kendilerini pazarlama imkanına sahip oldular.

banksy
Banksy’nin ünlü işlerinden biri

Böylece; sokak, kendi süperstarlarını yarattı. 2008 Amerikan başkanlık seçimlerinde Obama’nın kampanya boyunca kullanılan ‘Hope’ posteri, sokak sanatçısı Shepard Fairey’e aitti. Sokak sanatına başlamadan önce inşaat işçisi olarak çalışan Fernando Carlo (Cope2), katıldığı sergiler ve sattığı işlerden kazandığı binlerce Euro’nun yanında; yaptığı eserler sayesinde kitaplara konu oldu, bir video oyununda karakter olarak yer aldı, Adidas için kıyafet ve aksesuar tasarladı ve graffitileri Shrek 3 animasyonunda yer aldı. Fransız-Tunuslu sokak sanatçısı, eL Seed’in kaligrafi çalışmaları, New York’un ünlü galerilerinde sergilendi. İşlerinin alıcıları arasında dünyanın en büyük sanat harcamalarını yapan Katar Emiri’nin kız kardeşi olan eL Seed, Louis Vuitton için çanta ve eşarp tasarlamaktan iPhone kabı tasarlamaya kadar birçok ticari iş de çıkardı; hatta son olarak kendisine Ikea’dan gelen çizim teklifini reddetti.

ShepardFairey
Shepard Fairey’nin ünlü Hope posteri

 

louisvuit El Seed
eL Seed’in Louis Vuitton için tasarladığı çantalar

Size tavsiyem; bundan böyle beğendiğiniz graffitilerin önünden sadece şöyle bir bakıp geçmeyin. En azından bir Instagram’layın; çünkü karşınızdaki milyon dolarlık bir iş olabilir!

Yazıyı da C215’in çalışırken hep kafasında olan müzik; Fred Astaire’ın seslendirmesiyle Cole Porter’ın Night and Day’i ile kapatalım:

Kaynaklar:

5 minutes with C215: http://www.youtube.com/watch?v=5dbA_VXaEXE

5 more minutes with C215: http://www.youtube.com/watch?v=xYEalxK99Cs

Street art boosts economy – Christian Guémy (C215) interview: http://www.youtube.com/watch?v=eQtXs6DGoP8

http://www.urbanartcore.eu/c215-life-in-the-streets-through-art/
http://artistaday.com/?p=14175
http://online.wsj.com/articles/a-walking-tour-of-pariss-best-international-street-art-1405634535
http://www.peramuzesi.org.tr/Sergi/Duvarlarin-Dili/163
http://www.huffingtonpost.com/jaime-rojo-steven-harrington/in-istanbul-the-language-_b_5693404.html
http://www.bloomberg.com/news/2014-03-26/how-overprotective-paris-became-the-center-of-street-art-.html
http://www.economist.com/blogs/prospero/2011/02/street_art
http://www.economist.com/blogs/economist-explains/2013/11/economist-explains-5
http://www.businessweek.com/videos/2014-07-22/the-economics-behind-public-street-art
http://lemur.asso.fr/
http://undergroundparis.org/paris-salon-of-street-art-opens-in-le-marais
https://www.facebook.com/ChristianGuemyC215
https://www.flickr.com/photos/c215/with/14976692375/
https://www.facebook.com/ChristianGuemyC215
https://www.facebook.com/c215stencils

[1]Söz konusu videoları buradan izleyebilirsiniz: 5 minutes with C215: http://www.youtube.com/watch?v=5dbA_VXaEXE5 more minutes with C215: http://www.youtube.com/watch?v=xYEalxK99Cs

[2]Bu uygulama İstanbul’da olsa ne güzel olurdu diyenlere, tam böyle olmasa da yine de bir başlangıç olarak güzel gözüken, yeni çıkan Art Walk uygulamasını öneririm. Henüz kendim de deneyimle fırsatı bulamadım, ne kadar iyidir bilemem ama yine de ama bu tip girişimleri destekleme yanlısıyım. https://itunes.apple.com/us/app/art.walk/id912125020

[3]Kelime olarak ‘duvar’ anlamına gelen derneğin isminin açılımıModulable, Urbain, Réactif; yani; Modüler, Kentsel, Reaktif.