Moda Sahnesi'nde Üç Oyun
Moda Sineması’nın dönüşümü olan Moda Sahnesi, sezon boyunca bizi tiyatro, sinema ve müzik gruplarıyla buluşturuyor.
Ayrımlar yapmayı sevmesem de; bence yaz ayları kendimizi daha boş bir alana bıraktığımız boşluktan beslendiğimiz ve açıldığımız bir dönem. Benim için yaz; kaostan uzaklaşmak, tüm gün sıkılmadan güneşlenmek, denize dalmak, rakı-balık-sohbet üçlüsünü hep tekrarlamak, yeni yerler görmek, Büyükada’yı yaşamak, her detayın gözüme daha güzel gözükmesi, güzel kokması, mısır, meyve ve palmiye demek. Yaz insanı dışarıdan besler, ısıtır; kış da sanki içeriden… İçeriden ısınmak için birçok alternatifimiz var; daha kısıtlı gibi gözükse de yaz ayından daha yoğun ve bu yüzden birkaç kelimeyle de özetlemek kolay değil…
Size önerebileceğim bildiğim iyi bir ısıtıcı; Moda Sahnesi. Bu sahneyle tanışmamı Naz sağladı sonra da buradaki çoğu seyi kaçırmadık. Ekstra bir sempatim var buraya; mekanın tasarımı alışık olduğumuz tiyatro sahnelerinden farklı; minimal yapısı, bakımlı olması, festival filmlerini ve müzik/dans gruplarını da barınıdırıyor olması sempatimin sebeplerinden.
Moda Sahnesi’nde sahnelenen oyunları hepsi izlenilmesi gereken oyunlar, gerçekten keyifli üçü de. Favorim son dönemlerde yaşadığımız olayları anımsatan Parkta Güzel Bir Gün oyunu. İzlediğim bu sezonki oyunları:
Parkta Güzel Bir Gün
Kieran Lynn’in yazdığı, Yeşim Gökçe’nin çevirdiği, Kemal Aydoğan’ın yönettiği oyunda; başrolleri Mert Fırat, Didem Balçın ve Volkan Yosunlu paylaşıyor. Oyun insan eliyle çekilen yapay sınırların saçmalığını trajikomik bir öykü eşliğinde bize anlatıyor. Parkta güzel bir gün geçirmek isteyen Didem Balçın ve Volkan Yosunlu çifti geldikleri parkta ülkenin sınırlarının değiştiği gerçeğinden habersiz büyük bir süprizle karşılaşıyorlar, yukarıdan emri alan Mert Fırat güzel günü kabusa çeviriyor. Sınırlar, otorite ve bürokrasi bir yanda da güya kendi kararlarını alan ‘birey olma’ masalıyla oyalanma hali, apolitikliğin neden sonsuza dek süremeyeceği, emri yerine getirenin sorgulamadan, algılamadan uygulayışı… Epey bir yere dokunan ve bu sırada da güldürebilen bir oyun. Konu güzel, oyunculuklar da iyiydi; mesaj net, metin dolaysızdı. Tek rahatsız eden Avrupalı bir polisi canlandıran Mert Fırat’ın özellikle üstü olan George’la iletişimde olduğu anlarda Anadolu şivesi kullanmasıydı, bana göre karakteri bayağı zayıflattı.
Katil Joe
Pulitzer ödüllü Tracy Letts’in yazdığı oyunu Mehmet Birkiye yönetiyor. Oyunda; Engin Hepileri, Pelin Abay, Defne Halman, Mehmet Birkiye ve Taner Ölmez rol alıyor. Genel olarak beğenilen bir oyun olmasına rağmen kara mizah sevmediğim için çok ısınamadığım bir oyun. Konusuna gelmeden önce söylemek istediklerim; oyunun sonunda Mehmet Birkiye’ye olan hayranlığım biraz daha arttı, Taner Ölmez’in performansı bana göre inanılmaz derecede iyiydi, üvey anne rolündeki Defne Halman’ın rolündeki fazla aşağılanma hali rahatsız etti Engin Hepileri’nin daha etkileyici olmasını beklerdim ve de çoğu diyalog kopuktu. Filmini izlememiş olsam çok net anlayamaz ve çözemezdim; bence biraz Katil Joe’nun bilinirliğine sırtlarını yaslamışlar gibi geldi. Oyunun konusuna gelirsek günümüzde varolan aile kavramının çöküşü, uyuşturucu ve televizyon etkisinde paralize olmuş insanların hali, popüler kültüre çatma, paranın önemi ve artık aşk, sevgi duygularının nasıl yaşandığı…
Bütün Çılgınlar Sever Beni
Kadın erkek ilişkileri, kıskançlık,
Moda Sahnesi Adres: Caferağa Mah. General Asım Gündüz Cad. (Bahariye Cad.) Halil Ethem Sok. No.34/27. Kadıköy / İstanbul
İlk yorumu siz yazın!