1882 doğumlu Virginia Woolf, Victoria Çağı’nın en önemli eleştirmen, öykücü ve romancılarından. Victoria Çağı gereği diğer kadınlar gibi o da okula gönderilmemiş ve eğitimini evde tamamlamak zorunda kalmıştı. Bu çağdan nefret eden ve bunu sıklıkla dile getiren Woolf feminist literatürde çok önemli bir yere sahiptir.

Woolf ve feminizm dendiğinde akla ilk gelen kitabı “Kendine Ait Bir Oda” 1928 yılında Newnham ve Girtom kolejlerinde verdiği iki konferans metnine dayanır ve bunları yıllar sonra gittiği üniversitelerin kütüphanelerine alınmayınca sinirlenerek yazmıştır.

Erkeklerin “Bizler kadar düşünme yeteneğiniz olduğunu ileri sürüyorsunuz. Madem öyle, neden Shakespeare gibi bir deha çıkaramadınız?” sorusunun yanıtını veren Woolf bu kitabıyla kadınlara şöyle seslenir: “Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın.”

Kitabına, o dönemde kadınların eğitim görememeleri ve toplumsal sorunlarıyla başlayan yazar, daha sonra “Shakespeare’in Judith adında son derece yetenekli bir kız kardeşi olsaydı neler olurdu?” diye sorar ve verdiği cevapla bizlere yetenekli bir kadının olası sonunu gösterir. Ardından kadınların toplumsal konumunu ve rollerini sorgular; maruz bırakıldıkları zorluklar ve eşitsizliklerden bahseder. “Kediler cennete gitmez. Kadınlar Shakespeare’in oyunlarını yazamaz.” diyenlere karşı çıkan yazar, bütün bu zorlukların üstesinden gelebilmek için kadınların tek bir şansı olduğunu söyler: Kendine ait bir odalarının olması. Ona göre bu, kadınların özgür olması, rahatsız edilmeden entellektüel çalışmalarını yürütebileceği bir alana ve zamana sahip olması, bolca yazması demekti.

Woolf bu kitabında kadınların durumunu şöyle özetler: “Düşsel planda kadın son derece önemlidir; gerçek yaşamda ise tümüyle önemsiz. Şiiri bir baştan öbür başa kaplar; tarihte hiç görülmez. Kurmaca yazında kralların ve fatihlerin yaşamlarına hükmeder; gerçek yaşamda ailesinin parmağına bir yüzük geçirdiği herhangi bir oğlanın kölesidir. Kurmaca yazında en esin dolu sözler, en derin düşünceler onun dudaklarından dökülür; günlük yaşamda hemen hemen hiç okuyup yazamaz ve kocasının malıdır.”

Virginia Woolf’un en kolay okunan kitabı olan “Kendine Ait Bir Oda” 127 sayfalık bir kadın manifestosu niteliğinde. Mutlaka herkesin, özellikle de her kadının okuması gereken bir kitap!