İstanbul son derece hızlı yaşayan ve bazen takibi gerçekten zor olan bir şehir. Hele ki konu yeni açılan mekanlara geldiğinde bu hızı daha yakından hissedebiliyoruz. Her birine yetişmek imkansız. Zaten aralarında iyi olanları ayrıştırmak gerektiğinden her açılan mekana da gitmek gibi bir hedefim olmuyor. Ayrıca devamlı aynı semt çevresinde takılıp kaldıkça farklı bölgelerdeki ilgi görmeyi bekleyen mekanlar da gözden kaçıyor. Bu yazı itibariyle arada bir farklı semtlerden böyle derlemeler yapıp sokaklarda yürürken keşfettiğim mekanları paylaşacağım. Bakalım ilk yazıda hangi rotalar var…

Akali Pub, Maçka

Açıldığından beri bir yandan gizli kalsın, kimseler bilmesin bir yandan da sevdiğim herkesi götüreyim istediğim bir mekan Akali. Sabahları son derece sade bir kahvaltı, sonraki saatlerde ise ekşi mayalı ekmeğe sandviçler, kişler ve benzeri atıştırmalıkların yanına Gara Guzu biralarından ibaret mekanın tüm menüsü.  Kahveler de son derece başarılı, belli ki iyi bir yerden temin ediliyor. Peki bu kadar neyini sevdim, nedir herhangi bir cafeden farkı derseniz işin sırrı sadeliğinde ve kaliteli malzeme kullanımında yatıyor. Bir de çok merkezi bir yerde ama gözlerden ve kalabalıktan uzak bir lokasyona sahip olması diğer sebep. Modern bir mahalle barı diyebiliriz Akali’ye. Haftaiçi gündüz saatlerinde gittiğinizde bir de dışarıdaki masaların birinde yer bulduysanız tadını çıkararak saatlerce oturunca zaman nasıl güzel akıyor inanamazsınız.

Processed with VSCOcam with f2 preset

Commons Coffee & Kitchen, Etiler

Son birkaç aydır Etiler farklı bir yükselişe geçti. Yıllardır aynı tip mekanların bir açılıp bir kapandığı ve genelde zincir isimlerin yer aldığı bölgeye sonunda bir 3. dalga kahve dükkanı gelmiş bulunuyor. Commons hem nitelikli kahve içebileceğiniz hem de sade ama lezzetli yemekler yiyebileceğiniz bir mekan olmuş. Burgazada’da geçen yaz açılan 4LW kahvenin sahiplerinin bir diğer yeri aslında burası. Kahveleri kendileri kavuruyorlar ve şehirdeki bazı mekanlara kahve tedarik ediyorlar. Adadaki mekanda yıl boyu üretim devam ederken dışarıya servis sezonluk yani bahar itibariyle oluyor. Etiler’deki mekan Akmerkez’in Ulus kapısının tam karşısında ve sessiz sakince müdavimlerini oluşturmaya başladı bile. İç tasarımı da oldukça zevkli olan mekanın servis ekibi de çok özenli. Sabahları sade ve lezzetli kahvaltı seçeneği ve her öğlen değişen bir yemek menüsü bulunuyor. Yediğim kekler beni hiç yanıltmadı ama en harikası da sıcak ve içi neredeyse sufle kadar akışkan servis edilen çikolata parçacıklı kurabiyeleri oldu.

commons

Piccolo Cafe, Uçaksavar

Yine Etiler’den fazla uzaklamayıp Uçaksavar’a gidiyoruz. Etiler’e çok yakın ama o bölgenin basmakalıp mekanlarından da gayet uzak. İçeride en fazla 10 kişinin oturabileceği büyük bir ahşap masa ve taze malzemelerden yapılmış sandviçler, noodlelar ve tabii ki kahvaltılar mekanın öne çıkanları. İlk gittiğimde son derece leziz bir etli noodle yemiştim. Ortamdaki herkesin çok samimi ve güleryüzlü olduğunu da söylemem lazım. Piccolo’nun sahiplerinden biri Lucca’nın da DJ’lerinden aynı zamanda. Haftasonları pek sevilen bir brunch’ı olduğu söylenmekte. Bir sonraki gidişimi özellikle sabah saatlerine denk getireceğim.

piccolo

Gravité Coffee, Topağacı

Topağacı’nın önlenemez yükselişi devam ederken bir yandan da yeni bir kahve dükkanının da arayışının içindeydik. Şöyle daha sakin bir noktada olsa ve girdiğimiz andan itibaren bizi kendine bağlasa diyorduk. Geçtiğimiz haftalarda Gravité Coffee kapılarını açtı, sorunumuz çözüldü. İçindeki uzun ahşap masa uzun sohbetlerimizin yeni yeri olmaya aday. Kahve barı ise daha önceden Cup of Joy’dan tanıdığımız Emre’ye emanet ki gözünüz kapalı önerilerini dinleyin ve ne önerirse için derim. Ayrıca geçtiğimiz haftalarda şahane bir etkinliğe de ev sahipliği yaptılar. Pazar öğlenlerinin bayıldığım etkinliği Bean Beat Bite bir pazar Gravité’yi mesken edindi ve belki de en iyi etkinliklerinden birine imza atıldı. Çok yakında yine burada bir Bean Beat Bite gerçekleşebilir, benden söylemesi.

gravite coffee

Twins Coffee Roasters, Karaköy

Gümüşsuyu’nun tarzıyla, duruşuyla ve tabii ki her daim kaliteli kahveleriyle çizgisini bozmayan mekanı Twins Karaköyde de hizmet vermeye başladı. Hiç tahmin etmeyeceğiniz belki de bilmediğiniz bir Karaköy sokağında sessizce açıldılar. Twins kalitesinin aynı şekilde devam ettirildiğine emin olabilirsiniz. Kahveler ve kruvasanlar yine lezzetin zirvesinde. Karaköy’de iyi kahveye hasret kalanların imdadına yetişen Twins belli aralıklarla Bean Beat Bite’a da ev sahipliği yapıyor. Bulunduğu sokakta tek mekan kendileri olduğu için Beat Beat Bite günlerinde sokağa yayılan kalabalık ve müzikle çok renkli bir görüntüsü var.

twins karaköy

Dof Coffee, Karaköy

İsmini bir fotoğrafçılık terimi olan depth of field’ın kısaltmasından alan Dof, Karaköy’deki kafe kalabalığının paralelinde bir caddede yer alıyor. Bu sebepten sessiz sakin bir ortama sahip. Asıl güzel yanı ise sanırım üçüncü gidişimde fark ettiğim üst katı oldu. Çocukluğumuzun evlerinde uzun ahşap masalara benzeyen bir masa var yukarıda ve yine evde hissetmenizi sağlayacak koltuk, sehpa ve kitaplık da var. Size inanılmaz huzurlu bir çalışma veya okuma ortamı yaratmak için her şeyi düşünmüşler. Tek yapmanız gereken kahvenizi, çayınızı ve vakti gediğinde de leziz tostunuzu söyleyip bütün bir gün bu sessizlikte verimle çalışmak.

dof coffee

Old Java, Galata

Serdar-ı Ekrem’i komşusu sokakların birinde Galata ahalisinin pek sevdiği Galata Kitchen vardır. O sokakta bir süredir hareketlenmeler yaşanıyor ve sessiz sakin bir şekilde kendi karakterini yaratmaya hazırlanıyor. Galata Kitchen’ın tam karşısına açılan Old Java sokağın bileşenleri tamamlamaya katkıda bulunurken bir yandan da bölgenin iyi kahve dükkanı olma yolunda da ilerliyor. Mekanın içi kitabınızı veya bilgisayarınızı alıp çalışmaya çok uygun. Flat whitelarını özellikle çok seviyorum ve genelde gittiğimde ilk tercihim hep bu oluyor. Kahveseverler hızlıca radarına alsın derim.

old java galata