Güzel bir yemek, yeni lezzetler denilince benim için akan sular durur, işte bu yüzden pazar günü, diğer pazarlardan farklı, lezzetli bir pazar olsun diyerek Time Out İstanbul tarafından düzenlenen 101 Lezzet Festivali’ne gittim.

Öncelikle belirtmeliyim ki, damak tadına oldukça düşkün biri olarak, lezzetli bir yemeğe ve yanında ona eşlik eden ufak ama etkileyici detaylara her zaman kapım açıktır. Hafta sonu programlarım ve seyahat planlarım çoğunlukla, yeni bir lezzet keşfetmek ve/veya güzel bir yemek yemek üzerine kuruludur diyebilirim. İşte bu yüzden 101 Lezzet Festivali’ni kaçırmak olmaz diye düşünerek pazar günü, arkadaşlarımla beraber festival alanı olan Sait Halim Paşa Yalısı’na hiç vakit kaybetmeden gittik.

Festival alanına ilk girdiğimizde, önümüze çıkan kapalı alanda küçük bir tur atıp, kendimizi denizin kenarına doğru sıra sıra kurulmuş olan standlara attık. Farklı dünya mutfaklarından çok fazla değişik seçeneğe sahip 101 Lezzet, ayrıca özel tadım köşeleri, konsept barlar, atölyeler gibi pek çok değişik aktivite de mevcut. Yani anlayacağınız, eğer gitmeyi düşünüyorsanız mutlaka aç olmanızı tavsiye ederim; çünkü burada yemeğe doymamanız imkansız 🙂

Neler var derseniz, Duble Meze’nin özgün mezelerine, Virginia Angus’un burger’lerine, Petra Roasting Co. ve Kronotrop’un çeşit çeşit kahvelerine, Dem’im çaylarına ve Pastel’in tatlılarına kadar uzanan geniş bir lezzet yelpazesinden söz edebiliriz. Bunun dışında yerel lezzetlerden, şarap tadımına kadar pek çok değişik seçenek festivalde sizleri bekliyor. Eğer festival hakkında daha ayrıntılı bilgi almak ve tüm katılımcıları tanımak istiyorsanız buraya tıklayabilirsiniz.

Ancak, gel gelelim festival alanı olan Sait Halim Paşa Yalısı’na… Girdiğimiz ilk andan beri sıklıkla insanlardan, festivalin geçen sene düzenlendiği Esma Sultan Yalısı’nın kullanıma çok daha uygun olduğuna dair yorumlar duyduk ve çoğunluk kalabalıktan oldukça şikayetçiydi.

Açıkçası, geçen sene gidemediğim için karşılaştırma imkanı bulamasam da bu yorumlardan bağımsız olarak, ben de festival alanında standların kuruluş şekli ve geniş bir alan yaratılamaması nedeniyle boğucu dakikalar geçirdim diyebilirim. Özellikle de söz konusu aktivite yemek yemek üzerine kurulu olduğu için, oturacak yer bulamamak ve buna bağlı olarak yoğun kalabalık insanı bir hayli bunaltıyordu.

Umarım seneye, organizasyon, bu geniş yelpazede yer alan lezzetleri gölgelemeyecek şekilde düzenlenir ve festival alanı da buna göre kurgulanır. Böylelikle biz de, hem birbirinden güzel yemeklerin hem de boğazın keyfini daha verimli bir şekilde çıkarabiliriz 🙂