Bir çocuğun yaşadıkları üzerinden evrensel bir meseleyi, yani iktidar, erkeklik meselesini anlatan Sivas aldığı tepkilerle bunu başarmış gözüküyor. Kaan Müjdeci ilk uzun metraj filminde büyük konusunu küçük Aslan karakteri ile anlatmış.

Geçtiğimiz yıl Venedik Film Festivali’nden Jüri Özel Ödülü alan Sivas, Kaan Müjdeci’nin ilk uzun metraj filmi. Film, Doğan İzci’nin canlandırdığı Aslan karakteri ile Sivas isimli köpeğin yaşadıklarını konu alıyor.

Aslan köpek dövüşlerinin sıkça tekrarlandığı iddiaların oynandığı bir coğrafyada yaşıyor. Tepeleri, düzlükleri, dağınık evleri ile tam bir taşra olan bu köy, ataerkil figürlerle dikkat çekiyor.

Aslan, anne-babası ve akli dengesi yerinde olmayan bir abi ile yaşayan, derslere pek hakim olmayan, hakim olmak gibi de bir derdi bulunmayan bir çocuk. Aklı Ayşe’de ve ona olan duygusal yoğunluğu tek taraflı olma özelliği gösteriyor.

Etrafında gördüğü erkek figürlerden güçlü ve iktidar sahibi olunulması gerektiğini fark eden Aslan bunun sahip olmaktan geçeceğinin farkında.

Hırslı bir karakteri olan Aslan’ın kazanma hırsı ilk olarak sınıftaki tiyatro provalarında ortaya çıkıyor. Öğretmen Pamuk Prenses ve 7 Cüceler oyunu için prenses rolüne Ayşe’yi prens rolü içinde muhtarın oğlunu layık görüyor. Öğretmenin prens rolüne muhtarın oğlunu layık görmesi, tam olarak taşradaki öğretmen-muhtar ya da öğretmen-zengin aile ilişkisini özetler nitelikte. Öğretmenin muhtarla ya da köyün ileri gelenleriyle olan ilişkisinin gayri resmi bir sonucu olan bu durum, böyle ufacık bir detaya kadar etkisini göstermekte.

Aslan bu tiyatroda kendine cüce olarak yer bulur. Cüce olmak Aslan’ı yeteri kadar mutsuz eder. Çünkü Ayşe’yi kazanmasının yolu prens olmaktan geçer. Kazanmak için prens olunmalıdır. Prens olamayanlar sadece cüce olabilirler ve kazanamazlar. Aslan bu duruma o kadar önem verir ki küçük bir köy okulunda görev yapan ve tek eğlencesi telefonla konuşmak olan öğretmenine bu durumu ifade eder ama tam anlamıyla karşılık bulamaz.

11 yaşında olan Aslan ile köpeği Sivas’ın yolu, bir dövüş sonucu olduğu yere yara bere içinde bırakılan köpeğe Aslan’ın sahip çıkması ile kesişiyor. Aslan’ın sahip çıktığı Sivas kısa sürede kendini topluyor ve Aslan ile aralarında kurulması gereken bağ kendini belli etmeye başlıyor. Köpek iyileştikçe ve güçlendikçe karakterin güçlenmesi önemli bir ayrıntıyı gösteriyor. Sahip olmanın ve kazanmaya giden yolun verdiği özgüven günlük hayatta Aslan’ın hareketlerindeki değişime sebep oluyor.

Artık sadece Ayşe’nin değil herkesin dikkatini çekmiş önemli biri haline gelmiş, gördüğü ilgi Aslan’ı mutlu etmiş, kategorisini yükseltmiştir. Prens rolünü kaptırdığı muhtarın oğlundan rövanşı bile Sivas sayesinde almıştır.

Dövüşlerde meşhur olan Aslan ve köpeği Sivas köyün ileri gelenleri ile artık büyük turnuvalara gitmelidir. Ve tabii kendinden büyük  adamların yanında kendine yer bulan karakter kendinde  karar verme yetkisi görmektedir. Çünkü köpek onundur. Ve dövüşmesine o müsade etmektedir.

Filmde en dikkat çekici sahneler, Aslan’ın turnuvaya giderken dinlenme yerlerinde ve ateş başındaki tepkileri ve bunun yanında sigara içmekle içinde bulunduğu büyüme ve güç elde etme, hatta kabul edilme ruh halinin yansımalarını gördüğümüz sahneler.

Teknik anlamda omuzda çekilen görüntüler film boyu dikkat çekiyor. Filmin geçtiği coğrafyayı iyi bir görsellik ile bu şekilde anlatması doğru bir tercih. Ayrıca filmde köpeklerin hiçbir şekilde zarar görmediği, makyaj kullanıldığı da özellikle belirtiliyor.

Müjdeci dünyada hep var olmuş, var olmaya da devam edecek olan iktidar, güç, kazanma ve hırs meselesini bir çocuğun yaşadıkları üzerinden anlatmış. Aslan’ın bir şeyler elde etmek için yapması gerekenleri, zorunluluklarını hatta sorumluluklarını köpek dövüşü üzerinden anlatan yönetmen erkeklik meselesine kafa yormuş.

Var olan erkeklik mevzusuna dövüşmek ve dövüştürmek üzerinden bakan Kaan Müjdeci otoriteler tarafından tam not almıştı.