Plüton'da Kahvaltı: Breakfast on Pluto
Pera Müzesi ve theMagger işbirliğiyle hazırlanan yazılar, 28 Haziran’da sona eren Tam Benlik: İngiliz Sinemasında Cinsiyet ve Kimlik programı ile devam ediyor!
Bilenler bilir, İngilizcede cinsiyet anlamına gelen iki kelime vardır, bunlardan biri hangi cinsel organ setiyle dünyaya geldiğinizi betimler ve neredeyse kliniktir. İkincisi, kimlik kavramı ile de ilişkilidir ve kişinin kendisiyle ve toplumla ilişkisini düzenleyen, çoğu yazılı olmayan bir dolu kuralın tetikleyicisidir. Öte yandan, bir konuda anlaşmamızda fayda var, Breakfast on Pluto (Plüton’da Kahvaltı) esas kızı Patrick “Kitten” Braden’ın hiçbir kimlik karmaşası yok. Asıl gerginliği, kendisiyle nasıl var olacağını bilemeyen kasabalılar yaşıyor; ya kendi kendilerini yiyip bitiriyorlar ya da Kitten’ın yörüngesine girip eğlenceye katılıyorlar. Cillian Murphy’nin bin bir işve ile hayat verdiği Patrick, ya da kendine seçtiği isimle Kitten’ın hikayesi koyu Katolik bir İrlanda kasabasında, bir sepet içinde kasabanın rahibinin kapısı önüne bırakılmasıyla başlıyor.
Bir yanda büyüme sancıları diğer yanda IRA’nın ayak sesleri… Üstüne de annesi ve babası tarafından terk edilmiş olmanın çilesi… Yine de, şunu söylemek boynumuzun borcu, Breakfast on Pluto’yu benzerlerinden ayıran bir yön var. Hikayenin trajik sayılabilecek dönemeçlerinde bile pamuk şekeri gibi sevimli tonunu terk etmiyor. Yer yer şiddet ve terörle yolu kesişse de hikayenin, Kitten enseyi karartmıyor, en karanlık gününde bile beyazperdeyi aydınlatıyor. Cillian Murphy’nin de hakkını vermek gerekli; tekinsiz karizmasının ve narin vücudunun belki de en iyi değerlendirildiği film Breakfast on Pluto. Kötücül ve karanlık karakterlerde harikalar yaratmasına aşina neslimizi topuklu ayakkabı ve ruj ile yapabildiklerine ve perdede yarattığı şampanya köpüğü kadına hayran bırakıyor. Benzer şekilde film karanlık aşk ve düzen bunalımı hikayelerinin mimarı Neil Jordan’ın filmografisinde müstesna bir köşe taşı oluyor, didaktik bir tarih dersi olmak yerine bir karakterin gözünden bir döneme şefkatle bakıyor. Jordan’ın belki de en eğlenceli, en hafifmeşrep filmi Breakfast on Pluto, yer yer romantik komediye yaklaşıyor. Öte yandan, sabun köpüğü bir film sanılmasın, kimlik denen şeyin nasıl da büyük çabayla, ince bir işçilikle ve gerekirse kendini bile kandırmak suretiyle yaratıldığının altını çiziyor.
Her biri üstüne düşeni fazlasıyla yerine getiren tekmili İrlanda’lı oyuncu kadrosu, yetmişlerin ruhunu yakalayan, ilk notadan itibaren seyirciyi havaya sokan film müzikleri ve Kitten’ın dünyasını yaratmada en az oyuncu kadrosu kadar etkili kostümleri için bile izlenebilir Breakfast on Pluto. Aman randevunuza geç kalmayın, Kitten’ın gözlerini yollarda bırakmayın!
İlk yorumu siz yazın!