Zorba: Kazancakis'in Dünya Edebiyatına Attığı Nefis İmza
Zorba’yı yıllar evvel, henüz kendimi tam olarak tanımadığım zamanlarda okumuştum. İyi bir kitaptı, o kesin. Ama ben ne anlamıştım! Bazı kitaplar vardır, insan o kitapları hayatındaki önemli yaş aralıklarında tekrar tekrar okumalı derler. Zorba işte tam olarak böyle bir kitap. Başucunuzda duracak ve her el attığınızda hayatınıza anlam yükleyecek bir cümle denk gelecek!
Otuz yaşımı aşmış olarak, uzun zamandır Zorba‘nın öğretilerini yeniden okumak istiyordum. Ne zaman yazar Kazancakis’in bir dönem yaşadığı Yunan adası Aegina’yı ve dolayısıyla da Kazancakis’in evini ziyaret ettim, işte o seyahatten Zorba’yı yeniden okuma sözü ile geri döndüm. Orijinal adı ile Vios Kai Politeria Alexi Zorba edebiyat dünyasına Kazancakis tarafından atılmış nefis bir imza, hatta bir yaşam kılavuzu! Zaten Kazancakis’in mezar taşı üzerinde yazan ve romanın baş kahramanı olan sevgili Aleksi Zorba’nın ağzından döküldüğü düşünülen cümle bile başlı başına bir yaşam kılavuzu niteliğinde: “Hiçbir şey ummuyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum; özgürüm.“
İlk okumamın yüzeyselliğini hiç eleştirmeden, bu kez kitabın her sayfasını sindire sindire okudum ve müthiş Kazancakis cümleleri arasında gizlenmiş hayat ışığını gördüm. Zorba kitabında; adını bilmediğimiz genç bir yazar tanır ve onun ağzından anlatılan bir hikayeyi dinleriz. Hayat beklentilerinden vazgeçmiş biri olan yazar; kendini bulmak ve sahibi olduğu kömür madenini işletmek için Yunanistan’ın Girit adasına yol alırken, kaba-saba ama müthiş bir hayat enerjisi olan, orta yaşlarını az geçmiş bir Yunan adamla tanışır. Yani Aleksi Zorba ile… Genç yazar, Zorba ile ettiği doyulmaz bir tanışma sohbeti sonrası onu ustabaşı olarak işe alır. Yazar; bu şehvetli, heyecanlı, aşırıya kaçan davranışlarına rağmen doyulmaz hayat dersleri aldığı Zorba ile birkaç yılını omuz omuza geçirir. Onun hayat felsefesi sayesinde bakış açısı ciddi bir değişime uğrar ve biz de okuyucu olarak onun bu değişimini olağanüstü Kazancakis cümleleriyle içimize çekeriz.
Yenilgileri hatta hezimetleri bile umursamayan cesur adam Zorba’ya göre; yenilgiler hayatın en kaçınılmaz yanlarından biridir ve biz faniler yenildikçe zafere yaklaşırız. Kendisi; kitap boyunca bize tam olarak mutluluğu tanımlar ve hayatın yalnızca yaşanması gerektiğini öğütler durur. Bize bunu öyle hergelece anlatır ki; hayat Zorba’nın ellerinde çocuk oyuncağı gibi görünür insana ve onu doya doya, umarsızca yaşamak ister. En güzeli de mutlu olurken, mutluluk da saçabileceğini keşfediverir!
Zorba özgürlüktür…
Zorba bir sevgi yoludur…
Zorba “insan yüreğini yaralamanın hiçbir faydası olmadığını en güzel anlatandır!
Söyleyecek kelimeniz mi kalmadı? Haydi o zaman Sirtaki’ye!
Not: Kitabı okur ve sonra da Anthony Quinn’in rol aldığı muhteşem Zorba filmini izlemek isterseniz, sinema tarihinde ilk kez sahnelenen sirtaki dansını keyifle izlemiş olursunuz.
İlginizi çekebilir: Lütfiye Öktürk’ten “Paris’teki Aşk Romanı”
İlk yorumu siz yazın!