Dresden şehri, Orta Avrupa’da Almanya’ya bağlı bir şehir. Doğusunda Polonya, güneyinde Çek Cumhuriyeti’yle komşu. Dresden’e komşu şehirler Çek Cumhuriyeti’nde Prag, Polonya’da Krakow, batısında Leipzig, kuzeyinde ise Berlin… Şehir Elbe Nehri’nin kenarına kurulmuş. Elbe, Orta Avrupa’nın en büyük nehirlerinden biri olup, Polonya sınırından doğar ve Hamburg’dan geçerek Kuzey Denizi’ne dökülür. Konuyu dağıtmadan şu bilgiyi de vermek isterim: Elbe sayesinde Hamburg, dünyanın en fazla köprüsüne sahip olan şehirdir. (2500 adet)

Dresden, eski Doğu Almanya toprakları içinde yer alır; şu anda ise Saksonya vilayetinin başkentidir.

zwinger

 Taç Kapı

Dresden Tarihi 

Dresden tarihi ile ilgili ilk kaynaklar 1206  yılına kadar uzanır. Dresden 1270’ten itibaren Meisen Kontluğunun başkenti olmuş olup, sonradan burada Wettin hanedanlığı hüküm sürmüştür .1485’ten sonra ise Saksonya’ya başkentlik yapmıştır. Şehir Otuz Yıl Savaşları’ndan (1618-1648) etkilenmemiştir. Dresden’in en bilinen hükümdarı Auguste, şehrine en tanınmış mimarları ve müzisyenlerini davet etmiştir. Zaten şehirdeki birçok tarihi nokta Auguste döneminden kalmıştır.

Dresden’e Ulaşım

Türkiye üzerinden Antalya’dan Dresden’e Germania ve Sun Express’in direkt uçuşları mevcut.  Diğer büyük şehirlerden maalesef ki direkt uçuş yok. Genellikle seyahatseverler Dresden’i Berlin veya Prag  planları ile birleştirip o şekilde plan yapmaktalar. Biz de Prag’ı gezdikten sonra bir günümüzü Dresden’e ayırdık. Belirtmem gerekir ki Dresden’e Prag, Berlin ve Leipzig’ten tren ve otobüs kullanarak ulaşmanız mümkün. Tren seferlerini buradan, otobüs seferlerini ise buradan öğrenebilirsiniz. Flixbus otobüslerinin ucuz ve konforlu olduğunu söyleyebilirim. 12€ ücretle Prag’tan Dresden ve Berlin’e geçebilirsiniz. İnternet üzerinden rezervasyonunuzu gerçekleştirebilirsiniz.

Şehir içi ulaşım konusunda endişeye düşmenize gerek yok; şehrin görülmesi gereken bütün noktaları birbirine yürüme mesafesinde, ama bunun yanında şehrin içinde Hop-on Hop-off otobüsler, tramvay ve otobüs rotaları tabii ki mevcut.

Dresden’de Görülecek Yerler

Dresden tarihi dokusunu kaybetmemesi nedeniyle size geçmiş zamanlarda yaşıyormuş havasını vereceğinden emin olabilirsiniz, şimdi burada nereleri görebilirsiniz onlara bakalım.

Zwinger Sarayı

Kanımca bu bölgedeki aklınızda kalacak ilk yapılardan birisi burası olacak, 1709’da tamamlanmış bu yapıda dönemin mimarisinin ayakta kalmış en güzel örneklerini görebileceksiniz. Önceden de bahsettiğim gibi bu yapı da August döneminden kalma. Sarayın iki tarafı sularla çevrili. Tiyatro bölgesindeki kapısından giriş yaptığımızda, bizi yemyeşil bahçeleri, süslü su fiskeyeleriyle karşıladı Zwinger. En çok ilgi gören kısmı da birçok fotoğrafta görebileceğiniz Taç Kapı. daha yakından görmek isterseniz teraslara çıkıp inceleyebilir, kadrajınıza farklı kareleri katabilirsiniz.

Zwinger

Sarayın içi ise dönemin ünlü ressamlarının eserlerine ev sahipliği yapıyor; galerilere girmek isterseniz bilet 10€. Bu barok yapıyı daha da içinize sindirmek isterseniz pazartesilere dikkat edin; pazartesiler güneşli olabilir ama müzeler kapalıdır! =)

opera

Semper Opera Binası

Zwinger Sarayı’nın hemen yanında yer alan bu görkemli bina Devlet Operası’na ev sahipliği yapmakta. 1841’den kalma bu yapı, mimar Gottfried tarafından tasarlanmış. King Johann atlı heykeliyle tiyatro meydanında fotoğraflarınız için sizi bekliyor.

terrace

Brühl Terrace

Şehri seyir keyfini buradan çıkarabilirsiniz, nehrin akışından turist gemilerine bakıp Dresden sefasını tadabilirsiniz. Bu harika şehre karşıdan bakmak daha da harika olsa gerek. Brühl Terrace’ın bulunduğu Neustadt’a köprü üzerinden rahatça yürümek mümkün.

Frauenkirche Katedrali

Frauenkirche Katedrali

Yapımı  1473’te tamamlanmış bu katedralden geriye maalesef 1945’teki saldırılardan dolayı pek bir şey kalmamış. 1990’larda toplanan yardımlarla katedral tekrar inşa edilip 2005’te yeniden açılmış. Yan tarafında eski parçalarından birisidir diye tahmin ettiğim bir bölüm bulunmaktaydı.  Heybeti ve mimari özellikleri ile bu yapı yenilenmiş olsa da görülmeyi hak ediyor. Katedral, etrafında Martin Luther gibi kişilerin heykellerini de barındırmakta.

Frauenkirche Katedrali

Kreuzkirche Klisesi

1792 yılından kalma olan yapı, tren istasyonuyla Frauenkirche arasında kalıyor. Bizim gibi istasyondan merkeze yürürseniz bu yapıyla karşılaşacaksınız. Dönemin mimarisinin örneklerini barındıran bu yapıya açıkçası biz hiç girmedik. Çünkü buraya kadar katedral görme limitimizi fazlasıyla doldurmuştuk.

Katholische Hofkirche

Dresden’in en eski yapılarından biri olan bu kşlise yine August döneminden… İçinden daha çok dışıyla büyüleyici olan Katholische’de klisenin 250 yıllık piyanosunu görebilirsiniz.

royal_palace

Residenzschloss 

Kraliyet Sarayı, beni Avrupa’da etkileyen en önemli mekanlardan biri oldu. Bir yanında Katholische, diğer yanında Fürstenzug ile August’un şehrin seviyesini nasıl yükselttiğini 2016’da bile test etmiş oldum. Wettin ailesinin malikanesi olarak bilinen bu sarayda Bozuk Para Müzesi, Baskı ve Çizim Müzesi’nin ziyaret edebileceğiniz gibi, barındırdığı Türk Odası’nda sergilenen çeşitli Osmanlı eserlerini de görebilirsiniz.

Merdivenler

prencess2

Fürstenzug (Procession of Princes)

Verkehrsmuseum’un (Johanneum) dış kısmındaki duvarlarda göze çarpan Meissen çinisi mozaikler, Kraliyet Sarayı’nın hemen yanında dikkatinizi çekecektir. 102 metre uzunluğunda, kraliyetin at üstündeki figürlerinin resmedildiği bu yapının üstünde 25.000 parça bulunduğunu öğreniyoruz.

Verkehrsmuseum (Johanneum)

​Zamanında ahır olarak kullanılmış bu bina şimdilerin Ulaşım Müzesi olmuş. Geniş bir tarihi otomobil koleksiyonuna sahip.

august bridge

Augustusbrücke

​Kraliyet Sarayının hemen önünde, nehrin diğer tarafına uzanan gözlü köprü, şehrin olmazsa olmazlarından.

albertinum

Albertinum

​Nehrin hemen kenarında muhteşem mimarisiyle kentin dokusunu oluşturan yapılardan biri Albertinum, ismini  Kral Albert’ten alıyor. Albertinum müthiş bir koleksiyona sahip ve görülmeyi hak ediyor.

albertinum

Golden Horse Man (Goldener Rieter)

​İşte size şaha kalkmış atında, altından bir August daha. Dresden halkı 1736’da krala olan şükranlarını dile getirmek için bu heykeli dikmişler. Doğrusunu söylemek gerekirse biz nehrin diğer tarafına geçemeyecek kadar yorulduk ve zamanımız sınırlıydı. Bence diğer tarafta mutlaka daha fazlası olmalı!