Değişim Gözler Önünde: Digital Revolution
8-9 yaşımdaydım, Commodore 64’üm vardı ve her şeyimdi. Kitapçığında sayfalarca anlamadığım kodlardan oluşan diziler mevcuttu saatlerce hata yapmadan onları yazar ve komut verdiğimde ekranda sadece bir top oraya buraya çarpa çarpa gezinirdi, ya da ekranın rengi sürekli değişirdi ve sihir yapmış kadar sevinirdim. Oyun konsollarının evrimi ile büyüyerek atari salonları, evde 1000 oyunlu atariler ardından daha gelişmiş konsollar ile bugünlere geldik. Devrim ve evrim değişime devam etmekteyken bize düşen ise bu hızlı değişime ayak uydurmak.
Avrupa’nın en değerli sanat merkezlerinden Barbican Centre’ın yarattığı Digital Revolution sergisi, Zorlu Holding’in ana sponsorluğunda, Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde açıldı. Vestel’in de destekçisi olduğu sergi, Londra, Stokholm ve Atina’nın hemen ardından İstanbul’a taşındı. Zorlu PSM’nin yeni sergi alanı Sky Lounge’da ziyaret edilebilecek Digital Revolution, 12 Haziran 2016 tarihine kadar açık kalacak. Ziyaretçiler, bugüne kadar Türkiye’de gerçekleşmiş en kapsamlı teknoloji sergisine tanıklık edebilecek.
Digital Revolution, hayal gücünün sınırlarını zorlayan birçok sanatçıya ev sahipliği yapıyor. Aralarında film yapımcısı, mimar, tasarımcı, müzisyen ve oyun geliştiricilerinin de olduğu sanatçılar, teknoloji ile sanatı mükemmel bir hayal gücü ile bir araya getirerek ziyaretçilere benzersiz bir seyir zevki sunuyor. Sergi; yaratıcı kodlama, DIY (Kendin-Yap) kültürü, dijital topluluklar ile zenginleştirilmiş gerçeklik, yapay zekâ, giyilebilir teknolojiler ve 3D yazıcılarla gelecekte neler yaratabileceğine dair önemli ipuçları veriyor.
Sergi ilk olarak arkeolojik bölüm olarak ayrılan 1970’lerden günümüze dijitalleşmenin evrimi ile başlıyor. İlk yazılımların, araçların sergilendiği bu bölüm oldukça nostaljik ve ellerimizden düşürmediğimiz akıllı telefonların yetenekleri ile kıyaslayınca oldukça şaşırtıcı ve eğlenceli bir bölüm. Bu bölümün hemen yanında dijital olarak müzeye giren ilk çalışmaları, giyilebilir teknoloji örneklerini görebilirsiniz.
Serginin bu bölümünde Björk vb müzisyenlerin mobil uygulamalarını, teknoloji ile işbirliği olan videolarını, 3D print teknolojisinin gelişimini izleyebilirsiniz. Bu bölümde en dikkat çeken eserlerden biri DEVART bölümü. Mikrofona bir dileğinizi sesli olarak söyleyip, ardından dileğinizin ekranda yazıya dönüşüp bir sarmal olup kelebeğe dönüşmesi ve sonra o kelebeği elinizde tutabilmek oldukça etkileyici bir deneyim. Kelebek üzerindeki desen aynı zamanda ses renginizden referans alarak oldukça farklı bir teknoloji ile karşı karşıya kalacağınız bir deneyim yaşatıyor.
Serginin benim için en etkileyici odası Chris Milk’e ait Treachery Of Sanctuary isimli dev ekranların olduğu alan. Ses, görüntü, sanatın birleşimi ile ortaya nasıl kavramsal bir çalışma çıkıyor şahitlik edeceğiniz bu tapınak sizi doğum, ölüm ve yeniden doğum gibi kavramlar arasında yolculuğa çıkarak. Kesinlikle denemeye değer!
İlginç müzik videoları ve tasarıma verdiği önem ile bilinen Will i.Am The Pyramidi yerleştirmesi ile sizi üstün ses ve görüntü deneyimi ile baş başa bırakacak. Harika ses sisteminden ve görsel şölenden dolayı odadan pek çıkmak istemeyeceksiniz. Odalardan bir diğeri Assamblance isimli ışık ile etkileşime gireceğiniz sisli ve gizemli bir oda. Işık ile temasa geçebileceğiniz, ışığın size tepki vereceği bu alan teknolojinin insan ile etkileşiminin en görünür örneklerinden. Creative Spaces bölümünde ise Inception, Gravity gibi özel efektlerle dolu filmlerin yapım aşamalarına yakından göz atabilir hatta dahil olabilirsiniz.
Teknoloji ve sanatı hayal gücü ile bir araya getiren bu harika deneyimsel sergiyi 12 Haziran 2016 tarihine kadar, Pazartesi hariç her gün 11.00-21.30 saatleri arasında gezebilirsiniz.
İlk yorumu siz yazın!