İlk yorumu siz yazın!
Bir Günlük Rota: Beşiktaş
Bu şehirde kendimi hala turist gibi hissettiğim için rotamı çizip evden öyle çıkıyorum. Rotama da mutlaka müze, kitap dükkanı, yemek ve kahve durakları eklemeye çalışıyorum. Bu sefer istikamet Beşiktaş!
Cemal Süreya gibi mutluluğun kahvaltıyla bir ilgisi olduğunu düşünenlerden olduğum için Beşiktaş rotam elbette Kahvaltıcılar Sokağı’ nda başlıyor. Burada birçok kahvaltıcı var, ünü yayılanlar belli: Pişi, Peynir Ekmek, Bi’Kahvaltı… Ama tabii nerede yer bulursam oraya oturuyorum çünkü bu sokağın taliplisi çok. Başınızda sıra bekleyenler olmadan rahatça kahvaltı etmek istiyorsanız erkenden gidin, sakince kahvaltınızı edin ve mutlaka siparişinize pişiyi ekleyin.
Kahvaltıdan sonra sırada Deniz Müzesi‘ndeki Pitoresk İstanbul sergisi var. Pitoresk “resmi çizilecek kadar güzel manzara” demek ve takdir edersiniz ki İstanbul da bunun hakkını verecek kadar güzel bir şehir. Ressamların gravülerindeki, tablolarındaki eski İstanbul’u görmek ve dev perdelere yansıtılan bu tabloların içinde olmak muhteşem. Sergiyi 22 Mayıs’a kadar gezebilirsiniz.
Bir müzeden öbürüne, Milli Saraylar Resim Müzesi‘ne geçiyorum. Herkes Dolmabahçe Sarayı’nı gezmiştir ama nedense sarayın hemen sonundaki bu güzelim binaya giren kişi çok az. Milli Saraylar Resim Koleksiyonu’nda bulunan 200’den fazla resim burada sergileniyor. Benim favorim ise ünlü Rus ressam Ayvazosvki’nin eserlerinin bulunduğu Ayvazovski Salonu. Gerek salonun ihtişamı, gerekse ressamın denizi ve dalgaları canlandırdığı resimleri beni her seferinde mest ediyor. Bu arada müzenin Boğaz manzaralı sakin bir cafesi var öncesinde veya sonrasında tadını çıkarın derim.
Bu kadar müze yeter diyorum ve acıktığımı hissetiğim için Akaretler’e yürüyorum. Akaretler -yani lojmanlar- Sarkis Balyan’ın 1870’lerde Dolmabahçe Sarayı çalışanları için yaptığı güzel evler aslında. 133 daireden oluşan bu en eski “toplu konut” şu an rezidans, dükkan veya kafe olarak hizmet veriyor. Ama bu evlerden birinin yeri ayrı: Atatürk’ün annesinin, kız kardeşinin ve manevi oğlunun 1912-1919 yıllarında yaşadığı ev (ki Atatürk’ün İstanbul’da kiraladığı ilk evmiş) şimdi de “Akaretler Mustafa Kemal Müzesi” olarak misafir ağırlıyor. Fakat gezebilmek için mesai saatlerinde gelmeniz gerek, hafta sonu da kapalı, nedendir bilinmez.
Akaretler’in girişindeki Pizza East şehrin en güzel pizzalarından birini yapıyor. Favorim burrata peynirli ve patlıcanlı pizzası. Hele ki bahçesinde yer varsa çok keyifli bir öğle yemeği olabilir, tabii limonatasını belirtmeden geçmeyeyim.
Yemekten sonra kahve içmeden olmaz. Yakınlardaki en güzel kahve biraz yukardaki Minoa Bookstore & Cafe‘de. Kitap alışverişinizi yapabilir, çayınızı kahvenizi içebilirsiniz.
Ben kahvemi termosa, kitabımı da çantama atıp açık havanın tadını çıkarmak için biraz yürüyorum, ama buna değiyor. Her ne kadar Yıldız Parkı‘nda hummalı bir çalışma olsa da şehrin içinde orman havasını alabileceğimiz az yerlerden birisi burası. Kitap önerisi de fotoğrafta gizli.
Buraya kadar geldikten sonra akşam yemeğini Malta Köşkü‘nde yemeden dönmek olmaz. Yemekleri lezzetli, manzarası da böyle bir günü kapatmak için gayet güzel.
* Beşiktaş rotasına Yıldız Köşkü’nde ve Ihlamur Kasrı’nı ekleyebilirsiniz; ancak bildiğim kadarıyla ikisi de restorasyonda ve tam olarak gezilemiyor.
Latife ve Mambocino da güzel kavhe mekanlarıdır. Beşiktaş herkesin damak zevkine uygun tatlar bulabileceği bir yer.
Mutlaka deneyeceğim 🙂