Modern Mimarlığın Ölümü: Pruitt-Igoe
Bildiğiniz üzere şehir yenileme hareketleri kapsamında şehirlerin özellikle köhneleşmiş veya çöküntüye uğramış alanlarında sağlıklaştırma, düzenleme, koruma, yeniden canlandırma, dönüştürme vb. birçok uygulama yapılmaktadır. Hepsindeki temel yaklaşım arazinin üstündeki konutun fiyatından fazla olması sebebiyle yenilemeye tabi olmasından kaynaklanmaktadır. Önemli olan yenileme hareketinin ilk dönüm noktası bu da bizim konumuz olan Pruitt-Igoe konutlarını irdelememize neden olmuştur.
Tarihteki şehir yenileme hareketlerine baktığımızda her bir hareket gibi bu hareket de zamanında küçük adımlarla başlamıştır. Yapılan müdahaleler ile şehirlerde yenileme hareketi yapıldığı iddia edilmiş fakat yapılan müdahaleler “yenileme” mantığıyla örtüşmeyen fiziksel müdahaleleri geçememiştir. Bu bağlamda özellikle 2. dünya savaşı öncesi ve sonrası şeklinde bir yaklaşım izlersek şehirlere bakış tamamıyla farklıdır.
Savaş öncesi küçük müdahalelerle aslında büyük işler başarmışlardır. Bunlara örnek vermek gerekirse; polis müdürü Houssman zamanında Paris’te açılan yol güzergahları, büyük Londra yangınından sonra yapılan ıslah hareketleri, Hitler’in mimarı Albert Speer’in Berlin için yaptığı proje vb.
Savaş sonrası gerçekleşen bütün şehir yenileme hareketlerinin temelinde ekonomik faktörler göze çarpmaktadır. Böylelikle artık şehir yenileme sadece çöküntü alanlarında değil, ekonomik kalkındırmayı amaçlayan alanlarda da uygulanmaya başlanmıştır. Bu süreçte karşımıza çıkan Pruitt-Igoe konutları, şehir yenileme hareketinin kırılma noktasını yaratan bir projedir.
Pruitt-Igoe konutları, St.Luise, Missouri‘de 1956 yılında tabiri yerindeyse varoşlardan temizlenmesi için yapılmıştır.
Yapılar, Dünya Ticaret Merkezi’ni de tasarlayan mimar Minoru Yamasaki tarafından tasarlanmıştı. İnşaatın bitmesinden 16 yıl sonra, 16 Mart 1972’de saat 3’te kompleksin 33 yapısından ilki hükümet tarafından yıkılmış, diğer 32 bina da sonraki dört yıl içinde yok edilmiştir.
Bunun temel nedeni yapılan sosyal konutlar aslında bölge içerisinde bulunan siyahi ırktan kimseler için bir çözüm üreteceğine daha ilk yılını tamamlamadan çeşitli sorunlarla alandaki sorunlara daha çok sorunlar ekleyerek şehir yenileme hareketlerinin son perdesini oluşturmuş oldu.
Pruitt-Igoe konutları yıkılarak “modern mimarlığın ölümü” damgasıyla şehir yenileme hareketlerine yeni bir sayfa açmak gerekmiştir. Yeni şehir yenileme hareketinin temel yaklaşımlarının bu dönüm noktasıyla şehirlerin birer yaşayan organizma gibi davrandığını, yapılan her hareketin organizmaların işleyişini tehlikeye atacağını ve, eklenen ve çıkartılan birimlerin dengesini kurmayı amaçladığını söyleyebiliriz.
2011 yılında The Pruitt-Igoe Myth isimli belgeseli yöneten Chad Freidrichs, alanın çarpıcı yanlarını gözler önüne sermiştir. İlgili trailer ve belgesele eklerden ulaşmanız mümkündür.
Belgeseli buradan izleyebilirsiniz.
İlk yorumu siz yazın!