Sezon Değerlendirmesi 2: Ankara Devlet Opera ve Balesi
Yazının Ankara Devlet Tiyatrosu üzerine olan ilk bölümünü buradan okuyabilirsiniz.
Opera
Ali Baba & 40, Saraydan Kız Kaçırma, Carmen, I Puritani ve prömiyerlerini sezon sonuna doğru yapan Leyla ile Mecnun ve La Traviata bu sezonun opera eserleriydi. Carmen, Ali Baba & 40 ve Saraydan Kız Kaçırma eserleri ise benim izlediklerim.
Sezonun öne çıkan operası benim için Carmen oldu. Carmen hoş bir dekorun altında, sesleri birbirlerini tamamlayan solistleri, canlı bir oyunu, flamenko adımlarını ve renkli kostümleri bir araya uyumla getirmişti. Yelpaze ile bütünleşmiş Carmen karakterinin bu versiyonda çokça kullandığı tesbih beni şaşırtsa ve son sahne çok can alıcı olmasa da oyunun bir bütün halinde birbirini tamamlaması beğenimin sebebiydi.
Carmen
Saraydan Kız Kaçırma’da dikkat çeken ise Belmonte’ye hayat veren Arda Doğan’dı. Muhteşem bir sese sahip, dinlemesi çok keyifliydi. Ali Baba & 40 ise farklı versiyonuyla ilgi çekiciydi. Fakat hayal kırıklığı yaratan dekoru yüzünden listemde geride kaldı.
Operet
Anne Ben Evleniyorum, Çingene Baron ve Yarasa sezonda sahnelenen operetlerdi. Anne Ben Evleniyorum dışında ikisini izledim.
Yarasa
Sezonun öne çıkan opereti benim için Yarasa oldu. Temposu ve komedi oranı Çingene Baron’a göre daha yüksekti. Yanlış anlaşılmalarla örülü konusu renkli, içeriği dolu ve bütünleşikti. Üstelik dans adımlarıyla süslenmişti. Kesinlikle çok keyifli bir 3 saat vadediyordu seyirciye.
Konser
Güneşin Sesi Mozart
Ankara Devlet Opera ve Balesi özel günler haricinde de yelpazesinde geniş bir konser repertuvarı bulunduruyor. Bu sezon tek bir eser izledim: Güneşin Sesi Mozart. Mozart’ın hayat hikâyesinin yanında, eserlerini senfonik orkestra ve parçalardan kesitlerle aktaran müzikli anlatım harikaydı. Mozart’ın 33 yıllık yaşamına sığdırdığı besteleri dinlerken binlerce duygu peşinde sürüklenip, bir yandan da yaratıcılığına hayran oldum. Sadece sunucu kısmını gereksiz buldum.
Bale
Akdeniz Esintisi
Bu sezon sahneye konan Yevgeni Onyegin ve geçtiğimiz sezonlardan; Akdeniz Esintisi, Harem, Hamlet ve Coppelia bu sezonun bale eserleriydi. Öne çıkan bale eseri ise benim için Akdeniz Esintisi oldu. Gerçekten sıcacık bir esinti getirdi koydu önüme. Balenin keskin adımlarını, modern dansın kıvrak ve tutkulu haliyle pekiştiren eseri izlemek inanılmaz keyifliydi. Herhangi bir konudan öte sadece dansa konsantre olmak seyirci olarak bana çok keyif verdi.
Harem
Harem’i 2011 yılında Oliver Spence ve Özge Başaran başrollerinde izlemiştim bu yılsa izlediğim versiyonunda İlhan Durgut ve Özge Onat vardı. Aradan yıllar geçse de, solistler değişse de farklı tonuyla Harem hep naif kalacağını, etkisinin hiç değişmeyeceğini gözler önüne serdi.
Yevgeni Onyegin
Yevgeni Onyegin’de canlandırılan ölüm, mektup okuma sahnelerdeki yaratıcılık en çok aklımda kalan anlar oldu. Coppelia’nın hayal dünyasındaymışçasına yaratılan dekoru ve kostümleri… Bir de Hamlet‘in sert dans adımları ve başarılı hikaye anlatımı. Çok başarılı ve çok güzellerdi.
Coppelia
Hamlet
Modern Dans
Bir Yaz gecesi Rüyası, Cinderella, Arda Boyları, Yanlışların Suçu geçen sezonlardan kalma, Fındıkkıran ve Frida ise bu yıl sahneye konan eserlerdi. Altısını da izledim ve biri hariç diğerlerini çok beğenmedim. Eskiden eleştirel yaklaşımlarda bulunan modern dans eserleri birkaç yıldır hikâye anlatmaya yöneldi. Açıkçası ben modern dansta geçtiğimiz yılları arıyorum.
Arda Boyları
Sezonun öne çıkan modern dansı benim için Arda Boyları oldu. Bir halk hikâyesinden çıkan konusu başarılı bir dansçı kadrosunu, oldukça net bir anlatım etrafında sahneye getiriyordu. Kahramanla seyirci arasında ilişki kuran, seyrederken boğazımı düğüm düğüm eden çok başarılı bir eserdi.
Frida
Sezonun modern dans açısından hayal kırıklığı repertuvarda olduğunu gördüğüm andan itibaren merak ettiğim Frida oldu. İnanılmaz derecede renkli bir dünya ve büyük bir prodüksiyon vardı sahnede. Dansçılar, koreografi, orkestra müthişti. Fakat anlatım açısından bakıldığında sahnede görülenin karman çorman bir Frida olduğuydu. Hikâyenin çok kapsamlı olması, Frida’nın neredeyse yaşadığı her anın gösterilmeye çalışılması eseri olumsuz etkilemiş. Ayrıca Yanlışların Şuçu’nda denk geldiğim ve hoşuma gitmeyen replik kullanımı bu eserde olgun Frida karakteriyle sürekli karşıma çıktı. Dansın gücü, bedenin hareketleri tüm acıyı, kederi, yalnızlığı, aşkı anlatabilecek güçteyken üstelik. Frida’yı yalın olarak anlatmak varken, farklı bir eser ortaya çıkartmak uğruna, dans başkalaştırılmaya çalışılmış gibi hissettim seyrederken.
Balesini izlemeye alışık olduğumuz Fındıkkıran’ın modern dans versiyonu ve Cinderella çocuklara yönelikmiş etkisi bıraktılar bende. Bir Yaz Gecesi Rüyası renkliydi ama hikaye anlatımında zayıftı. Yanlışların Şuçu ise kadına şiddeti konu almasıyla diğerlerinin arasından sıyrılan bir eserdi fakat içinde replik kullanılması beğenimin azalmasına neden oldu.
Sezon boyunca eserlere emeği geçen tüm sanatçıların, çalışanların, yöneticilerin ellerine sağlık. Önümüzdeki sezonu merakla bekliyor ve daha farklı eserler görmeyi istiyor olacağım.
Sanatla Kalın!
İlk yorumu siz yazın!