2 sene önce gittiğimiz Gümüşlük tatilimizi saymazsak Bodrum’a gitmeyeli epey olmuş. Halbuki gençliğimizde tatil beldelerinin yıldızı, eğlencenin başkentiydi. Zamanla Bodrum’u Bodrum yapan özelliklerini yitirmesi ve onca talana rağmen hala güzel, hala gidilesi..

Biz de dilimizde MFÖ’nün Bodrum Bodrum şarkısı eşliğinde , sezon henüz başlamadan kendimizi Bodrum’a atalım dedik. Havayı da nispeten serin yakalamışken tüm yarımadayı baştan sona gezdik. Torba ile adanın kuzeyinden başlayan yolculuğumuzu yarımadanın sahil şeridini izleyerek Bodrum merkezde noktaladık.

Bodrum’un simgelerinden Cevat Sakir Kabaağaçlı nam-ı diğer Halikarnas Balıkçısı şöyle demiş:

“İtalya’yı gör de öl derler,
Yok canım; Bodrum’la kıyılarını gör ve yaşa.”

Biz de bu tavsiyeye uyarak bir haftalık tatilimizde hem gezdik, hem de Bodrum’un güzelliklerinin tadına vararak, güzel anılar biriktirdik.

Şimdi paylaşma zamanı:

Bodrum Yarımadası Rotamız

Eski Bodrum

Yeni Bodrum

Biz 3 gece Gündoğan’da, 2 gece Gümüşlük’te, 2 gece de Bitez’de konakladık. Paylaşacağım yerler bu bir haftalık tatil boyunca güzergah sırasıyla en beğendiklerimizden oluşuyor, zevkinize göre seçip denemek size kalmış.

Ergun Kaptan’ın Yeri: Gündoğan çarsısında bir esnaf lokantası. Tamamen rastlantı sonucu keşfettik, iyi ki de keşfetmişiz. Balık çorbası ile meşhur. Balık çorbasını bilinenin aksine iskorpitten değil, kırlangıç ve deniz levreğinden yapıyor. İkinci gün yeniden içme hayalleri ile gittik ama her gün yapılmıyormuş. Haftada 3-4 gün çıktığı için önceden telefon edip sormakta fayda var. Balık çorbası dışında kelle paça ve tavuk çorbalarını da deneyebilirsiniz.

(Farilya Caddesi, 18 Aşağı Mahalle, Gündoğan)

Reana: Gündoğan’ın gerek lezzetleri gerek ambiyansı ile en başarılı balıkçısı. 40’dan fazla meze çeşidi arasından seçim yapmakta zorlanacağınız bu denize sıfır restoran güneşi uğurlamak için de ideal.

(Atatürk Cad. No:18, Gündoğan)

Sail Loft Surf Bar: Gündüzleri sörf tutkunlarını ağırlayan bu mekan, geceleri Gündoğan’ın tek keyifli barına dönüşüyor. Güzel müzik ve muhabbet arayanlar için doğru adres.

(Atatürk Cad. Gündoğan)

Palmarina: Yalıkavak’a gidip de Palmarina’yı gezmeden olmaz. Dekorasyona ilgisi olanlar burada zevklerine göre birçok mağazayı bir arada bulacaklar. Ayrıca burası Nusr-Et, Günaydın Et, Tango , Cookshop, Balıkçı Sait gibi birçok ünlü restorana da ev sahipliği yapmakta.

(Merkez Mah. Çökertme Cad. Yalıkavak)

Limon: Gümüşlük’te Limon’da güneşi batırmayanınız kaldıysa, alın size Bodrum’a gitmek için yeni bir sebep. Caz eşliğinde şarap ve leziz aperatifler… Gümüşlük merkeze sadece 1,5 km uzaklıkta yer alan Limon Cafe’nin yeri Kardak kayalıkları ve Çavuş Adasının karşısına denk geliyor. Dekorasyonunu çok beğeneceğinizi düşündüğüm mekana biz her gidişimizde farklı güzellikler eklenmiş buluyoruz. Servis sırasında kırılan tabakları bile dekorasyon malzemesi olarak kullanmaları çok hoşuma gitti. Bu defa kahvaltısını da denedik, ev yapımı reçeller, otlu omlet, limonatası başta olmak üzere her şey iyiydi ama biz akşam gitmeyi tercih ederiz. Gidince ev yapımı likörleri ve limonçelloyu denemeyi unutmayın.

(Yalı Mevkii no:1, Gümüşlük)

Club Gümüşlük: Gümüşlük’ün en gözde ve bizim de en sevdiğimiz mekanlardan. Sabah plajına serilip chill-out müzik eşliğinde kitabınızı okuyabilir, akşam da denizin nerdeyse içine atılan masanızda güneşi batırıp, geç saatlere kadar müziğin tadını çıkarabilirseniz. Sezonda konserler ve resitaller sebebiyle epey kalabalık.

Dibeklihan Kültür Sanat Köyü: İçinde sanat da var, müzik de… Sanatçı ve sanatseverin buluştuğu, iyi düşünülmüş bir proje… Mutlaka birkaç saatinizi ayırın, pişman olmayacaksınız.

(Yakaköy Çilek Cad. No: 46/2, Ortakent)

Limonatta: Bitez’de birbirinden güzel bahçelerin arasında gizlenmiş, şirin mi şirin bir mekan. Mandalina ağaçlarının gölgesinde ev yapımı reçeller ve börekler eşliğinde kahvaltı keyfi.

(Hacı Bayram Mevkii Pınarı Cad. No:26, Bitez)

Baa Bahçe: Bitez’in bahçeleri bizi bizden aldı. Bu sezon yeni açılan Baa Bahçe’ye de gitmeden edemedik. Baa Bahçe ismini ünlü komedyen Cem Yılmaz koymuş. Büyük bir bahçe içinde sincaplar ve Paşa (dünya tatlısı bir Golden!) ile birlikte kahvaltı veya akşam yemeği keyfi yapabilirsiniz.

(Bergamut Cd. No:75, 48470 Bitez)

Fener Restoran: Akyarlar’la ilgili aklımızda kalanlar billur gibi denizi ve Fener Restoran oldu. 1931 yılında Fransızlar tarafından yapılan Hüseyin Burnu deniz fenerinin yanında bulunan bu restoran 1978 yılında açılmış ve 4 kuşaktır babadan oğula işletiliyor. Restoranın öne çıkan özelliği müthiş manzarası. Kos adasına karşı günbatımı ve rakı-balık keyfi . Girişinde yer alan deniz feneri de manzaranın güzelliğine güzellik katıyor.

Zeki Müren Sanat Müzesi: Zeki Müren hayranı biri olarak çoktan görmeliydim aslında , kısmet bu geziyeymiş..Unutulmaz sanatçının son yıllarını geçirdiği Bodrum’daki evi2000 yılındaKültür ve Turizm Bakanlığı tarafından müzeye dönüştürülmüş. Giriş ücreti 5,00TL. Evi Zeki Müren’in şarkıları eşliğinde gezerken sanatçının mütevaziliğine şaşırmamak elde değil. Sanatçıya ait 76 model Buick marka Regal otomobili de müzenin bahçesinde görebilirsiniz. Gezerken hüzün ve hayranlığı bir arada yaşayacaksınız. Açık olduğu saatler : 08:00-18:00 – Pazartesi günleri kapalı.

(Kumbahçe, 48400 -Halikarnas ‘ın hemen arka sokağında)

Kısmet Lokantası: Buram buram Ege kokan yöresel tatlarla tanışmak için harika bir alternatif. Keşkek, kabak çiçeği dolması, tandır, sıcak ot tabağı, kalburabastı, kabak tatlısı daha sayamayacağım efsane tatlar geçidi. Esnaf lokantası olduğu için sadece öğle yemeği veriyor, akşam gidip de hayal kırıklığına uğramayın.

(Atatürk Bulvarı No: 35 / A Konacık)

Malades Restoran: Yunan müzikleri eşliğinde lezzet patlamaları yaşamak istiyorsanız doğru yerdesiniz. Girit mübadili bir aile tarafından işletilen mekan adını da Girit’te yer alan Malades köyünden alıyor. Girit ve Türk mutfağını harmanlayıp, yemeklere bu ruhu katmışlar. Kalamar dolma, mürekkebinde pişmiş sübye, fener balığı kavurma, yeni dünya dolması ve karamelize soğanlı fava öne çıkan lezzetlerden. Ambiyans, hizmet, yemekler herşey harika. Tek eksiği deniz kenarında olmaması..

(Neyzen Tevfik Caddesi Danaci Sokak No: 8/A-Marina’nın karşısında yer alan Memedof restoranın sokağında )

Cafe Del Corso: Malades’de çektiğimiz ziyafetten sonra, Marina Yacht Club’ın yanında gözümüze kestirdiğimiz ve yeni açıldığını öğrendiğimiz küçük bir cafe olan Cafe del Corso’da kahve ve dondurma keyfi yaptık. Geleneksel metodlarla hazırlanan ve Parma’nın sütü ile İtalya’da üretilen Antica dondurması; bu yaz Bodrum’da İtalyan dondurması sevenler için güzel bir durak olacak.

Marina Yacht Club: Gündüz deniz keyfimizi yaptık, üstüne yedik – içtik, şimdi eğlenme zamanı derseniz Milta Bodrum Marina’da yer alan ve yıllardır kalitesinden ödün vermeyen Marina Yatch Club’ı tavsiye edeceğim. Yaz boyunca Fatih Erkoç, Batu Mutlugil, Yol Project ve Garo Mafyan performanslarından zevkinize uygun olanı seçebilirsiniz. Biz Fatih Erkoç ve Batu Mutlugil’in harika canlı performanslarına denk geldik. Mekan zaten çok güzel, efil efil rüzgarda, elinizde kokteyliniz kendinizi müziğin ritmine bırakın. Benim tavsiye edeceğim kokteyl Peach Daiquiri !

(Neyzen Tevfik Caddesi, Bodrum Marina ) www.marinayachtclub.com

Gezi yazısının içinde mutlaka alışveriş de olmalı! Bodrum’a gidince almadan dönmeyin:

_El emeği-göz nuru bodrum sandaletleri ile Bodrumlu Sandalet: 1941 yılında kurulan ve 3 kuşaktır babadan oğula geçen, tamamen doğal deriden ve gerçek köseleden imal edilmiş el yapımı özel tasarım sandaletlerin satıldığı mağaza . Tek sorun o kadar güzel çeşit arasında insan hangisini alacağını bilemiyor. Sandaletleri görünce Kate Moss’un da neden müşterileri arasında olduğunu anladık.

(Cumhuriyet Cad. Hilmi Uran Mey. No:2 – Bodrum Çarşısı)

_Kendine has aroması ve kokusu ile Satsuma (Bodrum mandalinası) – Satsumalı lynchburg mutlaka deneyin!

_Satsuma reçeli ve lokumu

_Yöresel el işleri ve dokuma tekstil ürünleri . Özellikle yöresel pazarları pas geçmeyin. En güzelleri Perşembe günleri Yalıkavak’ta ve Salı günleri Bodrum’un içinde kurulan çaput pazarı.

_Köylerdeki antikacılardan uygun fiyata güzel parçalar bulabilirsiniz. Yakaköy’de bir antikacıda çok güzel köy kapıları satılıyordu. 100-150 yıllık bu kapıları ev ya da bahçe dekorasyonlarınızda kullanarak yeniden hayata kazandırabilirsiniz. Dekorasyonlarda yaşanmışlık hissini sevenler Ortaköy ve Yakaköy’e mutlaka uğrasın.