Akciğer: Hayatı Sorgulamalı mı Sorgulamamalı mı?
Bu sezon, yeni oyunlar peşpeşe sahnede yerini alırken bizleri de bu hızlı tempoya yetişme telaşı alıyor. Önceliğimiz, daha önce aynı sahnede birlikte izlediğimiz, yeni oyunlarıyla yine beğeneceğimizi düşündüklerimizden yana. Nergis Öztürk’le Engin Hepileri’yi tekrar buluşturan “Akciğer” de bu oyunların başını çekiyor ve sezonun iyi oyunları hanesine adını yazdırıyor!
Tiyatro İN, sezonu Duncan Millan’ın Akciğer isimli oyunuyla karşılıyor. Oyun bir soruyla başlıyor, başka başka sorularla devam ediyor, hayatı sorgulatıyor sonra da o soruların cevabını kendimize sordurmaya devam ederek bitiyor. İsimlerini bilmediğimiz, mesleklerinin akademisyen ve müzisyen olduğunu öğrendiğimiz sahnedeki çift “acaba çocuk yapmalı mıyız?” diye başlıyor sonrasında ise olanlar oluyor. Kadın ve erkek kartlarını tek tek açıyor. Hamilelik, annelik bir yandan, iş ve maddi kaygılarla ilgili kartlar diğer yandan açılırken birçok soruda da pişti oluyorlar. Dünyada bu kadar sorun varken, yarın başımıza ne geleceği bilinmezken, küresel ısınmadan, doğal felaketlerden nasibimizi alırken bir çocuğun bu dünyada ne işi var diye sorup duruyorlar.
Onlar bu soruların cevabını ve çocuk yapmalarının haklı nedenlerini bulmaya çalışırken bizler de kadın-erkek ilişkilerini, evliliği, aile olmayı, yaşlılığı ve ölümü sorguluyoruz. Aslında oyun bize bazı şeyleri bu kadar sorgulamamız gerektiğini anlatıyor. Dünyaya bir defa geliyoruz, bize verilen hayatı yaşamaya çalışıyoruz, ölümün de kaçınılmaz olduğunu biliyoruz; bu durumda kafamızı yerli yersiz sorularla kurcalamanın ne alemi var? Her şey olacağına varıyor, kadınlar erkekleri yorduğuyla, erkekler de kadınları nedense bir türlü anlayamadığıyla kalıyor. İşi oluruna bıraksak, eğer istersek dünyada geriye bir çocuk bıraksak her şey çok daha kolay ve çok daha katlanabilir olacak.
Akciğer, Mehmet Birkiye’nin yönetmenliğinde sahneye taşınıyor. Dekordan muaf ve beş metrekarelik bir alanda, doğru rejiyle yine başarısının altını çiziyor Birkiye. Oyunun çevirisi Barış Akman’a ait. Türkçesinin çok temiz diyemesem de yapaylıktan uzak olması, oyunun anlaşılmasını hiçbir şekilde zorlamıyor. Alışılmışın dışındaki sahne ve ışık düzeni ise resmen oyunculardan rol çalıyor. Cem Yılmazer, kadınların ve erkeklerin bulmaca gibi dünyasını aynı bulmaca gibi ışık düzeniyle bize aktarıyor. Seyircilerin iki yana yerleştirildiği bir sahne düzeni hakim. İlk gördüğümde oyunun takibi açısından zorlanacağımı düşünsem de, Cem Yılmazer bu çekincemi bertaraf ediyor, tabii ki yönetmenin ustalığı da bu işin içine giriyor.
Ve Veya Ya da ve Oda ve Adam’dan sonra yine yeni yeniden Nergis Öztürk ve Engin İleri aynı sahnede ve yine büyük bir uyum içinde oyunculuklarını konuşturuyor. Her ikisinin paslaşmaları, iki taraflı sahneyi, seyircileri yok saymadan etkin bir şekilde kullanmaları ve canlandırdıkları karakterlerin farklı yaşam evrelerini sonuna kadar bize yaşatmaları oyuna olan sevgimizin başlıca nedeni. Onlarla kafamız karışıyor, endişeleniyor, heyecanlanıyor, merak ediyor ve üzülüyoruz. Böylece hayatın bir özetini oyuncularla birlikte yaşıyoruz.
Oyunla ilgili olarak söylemezsem içimde kalacak tek eleştirim kostümlere olacak. Engin Hepileri’nin üstünden araba lastiği geçmiş gibi desenli pantolonu ve trençkotu, özellikle de Nergis Öztürk’ün alacalı bulacalı tulumu oyunun güzelliğine maalesef biraz gölge düşürüyor. Sahne düzeni sade tasarlanmışken, oyuncular sürekli bir hareket halindeyken, böylesine karışık desenli ve cansız renkli bir kıyafetle ve altına da görüntüsü ve tarzı eski dönemlerden kalma ayakkabılarla oyuncuları giydirerek gözlerimizi neden yorduklarını halen anlamış değilim. Bunun bir tasarım kıyafet olduğunu ifade ettiler ancak kıyafetin bana göre oyuna konsantrasyonumu etkileyecek kadar alakasız olduğunu ve hareketlerin rahat olmasını sağlaması dışında hiçbir şekilde hizmet etmediğini de ayrıca belirtmek isterim.
Son olarak Akciğer, bu sezon “ben iyi bir oyuna gittim” diyerek üstüne basa basa söyleyeceğiniz, “daha ne duruyorsunuz, bilet alıp izlesenize” diye bağıra bağıra tavsiye edeceğiniz oyunlar arasında yer alıyor. O zaman siz de gelin, sorusal ve sorunsal konusu, iki başarılı oyuncusu ve sıradışı sahnesiyle kendinize bir güzellik yapın.
Şimdiden iyi seyirler!
İlk yorumu siz yazın!