Kıran Resimleri'ni İzlediniz Mi?
İnci Aral’ın Maraş Katliamı’ndan bir sene sonra bölgeye giderek, yaşadıkları acılardan kaçarak civar köylere sığınan tanıklarla, köy köy gezerek ve onlar rahatsız olmasınlar diye elleriyle aldığı sayfalarca nottaki röportajlardan kurmacaya aktardığı Kıran Resimleri resmî tarihin kaydetmediği o karanlık günleri anlatan bir öykü kitabıdır. Öncelikle şunu söylemek zorunda hissediyorum kendimi: bu öykü kitabından yola çıkılarak sahneye konulan bu oyunu izledikten sonra bir hafta kendime gelemedim. Bu yazıyı okurken de, oyuna gitmeden önce bu cümleyi aklınızdan çıkarmayın lütfen.
Gelelim oyuna… Oyunda yer alan oyunculardan biri olan Defne Şener Günay’dan öğrendiğim kadarıyla İnci Aral kitabını yazarken bu vahşeti yaşayan insanlardan duyduklarının onda birini yansıtabilmişken, oyunu sahneye koyan yönetmen Emrah Eren ise kitabın onda birini sahneye koyabilmiş.
Kıran Resimleri oyununda düğünlerini, cenazelerini, yoksulluklarını ve umutlarını paylaşan insanların, kışkırtmayla kan döküp komşusuna saldıracak hale getirildiği bu korkunç olayın birebir ya da dolaylı olarak etkilediği dokuz insanın hayatına dahil oluyorsunuz.
Oyun o kadar bizden ki, yeri geliyor Şerife, yeri geliyor Elif, yeri geliyor Zeycan oluyorsunuz ve onlar gibi anlamıyorsunuz. Aynı sofrayı paylaştığınız, beraber gülüp beraber ağladığınız, en kötü ve en iyi gününüzü paylaştığınız komşularınızın, arkadaşlarınızın size ve ailenize neden böyle davrandığını anlamıyorsunuz. Bir kışkırtmayla eviniz basılıp canının bir parçası oğlunuz gözlerinizin önünde döve döve öldürüldükten sonra hayatta kalmaktan utanırken, ağıt yakarken bile almıyor aklınız bu yaşadıklarınızı. En güzel gününüzü en kötü gün haline getiren insanların en güzel gününü paylaşmıştınız oysa ki…
Bakırköy Belediye Tiyatrosu bünyesinde Emrah Eren tarafından son derece zekice sahneye konulmuş bu oyundan çıktıktan sonra, başta da dediğim gibi bir hafta kendime gelemedim. Kendime gelememe sebebim sadece oyunun etkileyiciliğinden değildi. Oyun o kadar günümüzde yaşadıklarımızı yansıtıyor ki kendinizi onların yerine koymadan edemiyorsunuz. Nasıl parça parça olduğumuzu ve göz göre göre parça pinçik olma yolunda ilerlerken hiçbir şey yapmadığımızı ve tarihin tekerrürden ibaret olduğunu bu oyun sayesinde bir kez daha gördüm.
Oysaki tek yapmamız gerekenin sevgiden birleşmekken, kolay yolu seçip nefret ve öfkede kalmanın bize ne kadar zarar verdiğini artık öğrenemedik mi? Neden bu kadar sevgisiz olduk ya da ne zaman bu kadar sevgisiz kaldık?
Özetle, siz de, benim çok etkilediğim bu oyuna mutlaka gitmelisiniz.
İlk yorumu siz yazın!