Bir Ege Efsanesi: Kızkumu
Türkiye, birçok doğal güzelliklere sahip… Bu doğal harikalardan biri de Marmaris’e 30 kilometre uzaklıkta, yeşili ve mavisiyle bir cennet harikası olan, Orhaniye Köyü’ndeki Kızkumu. Yerli ve yabancı turistlerin merak edip ziyaret ettikleri büyüleyici bir yer… Denizin üzerinde yürüyor hissi veren 600 metre uzunluğundaki kızıl kumların oluşturduğu Kızkumu her yıl ziyaretçi rekoru kırıyor.
Uzaktan bakıldığında deniz üzerinde yürüyor izlenimi veren Kızkumu, mavi tur tutkunlarının vazgeçemediği yerler arasında. Aynı zamanda, Hisarönü Körfezi’nin önemli turist ve yat demirleme bölgesinden biri. Kızkumu, ülkemizin sahip olduğu ilginç ve büyüleyici yerlerden; eski Rum köylerinden olan bu yerleşim yerinin geçmiş dönemlerdeki adı “Kırsaçlı Vail” anlamına gelen “Kırvasil” imiş. 2200 yıllık bir geçmişe sahip olan Orhaniye köyü, çam ağaçları ve tarihi zenginlikleri ziyaretçileri kendisine çekmeyi başarıyor. Ayrıca Kızkumu her gün Marmaris ve İçmeler’den kalkan cip safaricileri ile tur düzenleyen acentelerin getirdiği turistlerle dolup taşıyor.
Peki denizin ortasındaki o kızıl kum nasıl oluştu?
Efsaneye göre Bybassos Kralı’nın kızı güzel prenses ile bir balıkçı birbirlerine aşık olurlar. Kız geceleri sahile çıkıp kandille balıkçıya işaret verir ve balıkçı da karşı kıyıdan sandalıyla gelir; buluşurlar. Kral bunu zaman içerisinde öğrenerek bir gece kızını takip ettirir ve balıkçının denizden geldiğini, kızının kumsalda onu beklediğini, beklediği yeri de elindeki bir ışıkla balıkçıya haber verdiğini öğrenir. Kral askerlerine kızını kumsalda yakalayıp elindeki ışığı alarak balıkçıya işaret vermelerini ve balıkçıyı yakalamalarını emreder. Denilen yapılır. Balıkçı karşı kıyıdan ışığı gördüğü anda atlar kayığına, kürek çekmeye başlar. Kız askerlerin elinden kurtulup denizin ortasındaki delikanlıya doğru koşmaya başladığı anda bir mucize gerçekleşir ve kızın her adım attığı deniz anında kumsala dönüşür. Arkadan koşan askerlerin üzerlerindeki ağırlık onları suya batırdığı anda bir asker ok ve yayına sarılır. Amacı delikanlıyı vurmaktır ama ok kıza saplanır. Efsaneye göre de kumların rengi kızın kanıyla kırmızıya dönüşür. Delikanlı okla öldürülen prensesi alıp kayığıyla ortadan kaybolur ve bir daha ikisini de gören olmaz. Prensesin ve balıkçının öldüğü yere kadar kızıl kum vardır. O kısımdan sonra deniz suyu derinleşir… (milliyet.com.tr)
Şahsen, her yaz Datça’ya gittiğimde bu efsanevi yere mutlaka uğrarım. Her seferinde de büyülenirim.. Sizler de eğer giderseniz, benimle aynı düşüncede olacaksınızdır. Şimdiden iyi gezmeler!
Yağmurlu bir Marmaris gününde buradaydım.. Turgutköy'deki şelaleden sonra buraya gelmiştik. Yolun hemen arkasındaki Bungolow evlerin önünde kahve yudumlamıştık.. şimdi orada olmak istedim.
Güzel yazı, paylaşımınız için tebrikler.