Yeni Başlayanlar İçin Nordik Sinema: Danimarka Sineması
Nordik sinemanın büyük bir hayranı olarak, 2000’lerde bu ülkelerden izlediğim en iyi filmleri paylaşmak istedim. Yazının ilk bölümünde Danimarka sineması ve 10 film önerisi var.
Geçmişte Nils Malmros, Bille August ve Lars von Trier gibi ustalar çıkarmış olan Danimarka sineması çağdaş döneminde Dogme’nin öncülerinden Thomas Vinterberg ve melodramların ustası Susanne Bier akla gelen ilk isimler.
Hævnen / In a Better World (2010, Susanne Bier)
Bana kalırsa, başarılı melodramlarıyla öne çıkan Danimarkalı yönetmen Susanne Bier’in başyapıtı, Oscar ödüllü filmi Hævnen. Afrika’nın yoksul kabilelerinde ya da Danimarka’nın modern binalarında fark etmez, içimizdeki şiddeti inceleyen bu film, özellikle iki çocuğun tehlikeli sonuçlar doğuran dostluğuna odaklanıyor.
Stille hjerte / Silent Heart (2015, Bille August)
Ölümü dünyanın birçok toplumuna kıyasla sıradan bir olay olarak algılamakta usta olan Kuzey Avrupa toplumunun bu özelliğini mikro düzeyde inceliyor Bille August’un filmi. Tüm ailenin bir evde bir araya gelmesinin nedeni, ölümcül hastalığına karşı savaşmak istemeyen annelerinin intihar edeceği pazar gecesinden önce hep birlikte son bir hafta sonu geçirmek.
Brødre / Brothers (2004, Susanne Bier)
Susanne Bier’in en güçlü aile dramı, yıllar sonra Brothers adıyla Hollywood’a da uyarlanan Brødre. Afganistan’da öldüğü sanılan bir askerin, geride bıraktığı eşi ve çocuklarının, öz erkek kardeşi ile yakınlaşmasının yol açtığı olaylar merakla izleniyor.
Kapringen / A Hijacking (2012, Tobias Lindholm)
Captain Phillips’in bir yıl öncesinde, Somalili korsanların kaçırdığı bir yük gemisinde yaşananları anlatan başka bir film daha olduğunu muhtemelen bilmiyordunuz. Üstelik Kapringen, yarıdan fazlası pazarlıkları yürüten Danimarka’daki büyük şirketin toplantı odalarında geçmesine, geminin kaçırılma anını hiç görmemize rağmen germeyi de, nefes kesmeyi de başarıyor.
Jagten / The Hunt (2013, Thomas Vinterberg)
Toplum, iftira ve toplum baskısı üzerine çok iyi bir gerilim Jagten. Mads Mikkelsen’in muazzam performansı ve Thomas Vinterberg’in filmografisine yakışan yönetmenliği ile nefes nefese izleniyor.
Kongekabale / King’s Game (2004, Nikolaj Arcel)
Son yıllarda Kuzey Sineması’ndan çıkmış en iyi politik gerilimlerden olan Kongekabale, genel seçimlerden birkaç hafta önce ölümcül bir kaza geçiren iktidar partisi genel başkanının hastanede geçirdiği günler boyunca arkasından çevrilen dolapları anlatıyor. Olayların merkezinde ise her şeyi ortaya çıkarmak için çırpınan bir gazeteci var.
SuperClásico (2011, Ole Christian Madsen)
SuperClásico, önemli dramlarıyla tanıdığımız Ole Christian Madsen’in imzasını taşıyan bir komedi. Kendisini Arjantin’in en ünlü futbolcularından biri için terk eden eşine boşanma evraklarını imzalatmak (ya da onu geri kazanmak) için oğluyla beraber Buenos Aires’in yolunu tutan Christian’ın hikayesindeki tüm karakterler birbirinden beter!
Bænken / The Bench (2000, Per Fly)
Nordik sinema ile yakından ilgiliyseniz, Danimarka’nın bağımsız sinemacılarından Per Fly’nün Üçleme’sini mutlaka izlemelisiniz: Bænken (2000), Arven (2003) ve Drabet (2005)’ten oluşan üçlemedeki favorim, ilk film. Adını alkoliklerin buluştuğu bir banktan alan film, işsizlik maaşı ile geçinen bir alkolik olan Kaj’ın hayatının genç bir kadın ve çocuğu ile tanışması ile nasıl değiştiğini konu alıyor.
Efter brylluppet / After the Wedding (2006, Susanne Bier)
Favori Susanne Bier filmlerinden biri de, ilk izlediğim filmi olan Efter brylluppet. Film adını, Hindistan’da bir yetimhanenin yöneticisi olan Danimarkalı Jacob’un mali destek bulmak için döndüğü Kopenhag’da tesadüfen katıldığı bir düğünden alıyor. Evet doğru tahmin, bu düğün, kendisini de içine alan büyük bir aile dramına dönüşüyor.
En kongelig affære / A Royal Affair (2012, Nikolaj Arcel)
Danimarka sinemasının son yıllardaki en iyi dönem filmi, Nikolaj Arcel’in imzasını taşıyor. 2010’ların yıldız oyuncularından Alicia Vikander’i ülkenin en büyük yıldızlarından Mads Mikkelsen ile karşılıklı izleyebileceğiniz film, akli dengesini yitirmiş bir kralla evlendirilen bir genç kadını ve aşık olduğu kraliyet doktorunun yasak aşkını anlatıyor. Oyuncu performansları kadar kostüm tasarımları da kaçırılmayacak cinsten.
Danimarka sineması, hem 2000’lerde bu saydıklarım dışında hem de 2000’ler öncesinde birçok cevherle dolu. Ama zaten bu 10 filmi izledikten sonra politik gerilimler ve melodramların ağırlıkta olduğu ülke sinemasına hayran kalacak, onları kendi kendinize keşfedeceksiniz.
İlginizi çekebilir: Emre Eminoğlu’ndan Nordik Sinema İsveç Sineması
İlk yorumu siz yazın!