Nejat Dimili'den "Ambivalans"
Alternatif müzik sahnesinin özgünlük vadeden ve takip edilmeye değer yeni isimlerinden Nejat Dimili’nin ilk albümü “Ambivalans”, geçtiğimiz haftalarda Alman plak şirketi Timezone Records etiketiyle yayınlandı. Tüm söz, müzik ve prodüktörlüğü Nejat Dimili’ye ait 10 şarkıdan oluşan “Ambivalans”ın ilk video klibi ise “Bazen” adlı şarkıya çekildi. Nejat Dimili ile “Aynı anda iki zıt düşünceyi veya duyguyu yaşama, karşıt duyguları bir arada bulundurma hali” anlamına gelen başlığıyla da dikkat çeken ilk albümü üzerine konuştuk.
Bazı kelimelerin güzelliği, tınısı anlamlarının, ifade ettiklerinin ötesine geçebiliyor. Ambivalans kelimesi de bana böyle hissettirdi. Albümün adını seçerken bu durumu göz önünde bulundurarak mı bir seçim yaptın?
Kesinlikle. Bir kelimenin yazılışı, okunuşu, tınısı en az içinde anlattıkları kadar önemli benim için -ki özellikle de hayatıma dair bir başlıksa bu. Ambivalans bir kelimeden çok, albümün kendi içinde bulunduğu psikolojik durumuna yönelik bir teşhis. Albümün bir isme değil teşhise ihtiyacı vardı. Ve bu da Ambivalans’tı.
Günlük hayatında ve özel yaşamında çok sık ikilemde kalır mısın? İkilemlerin veya ambivalansın olumlu yanları olduğunu da düşünüyor musun?
İkilemde kalırım. Ama bu, karasızlık hali olan bir ikilem değildir. Şimdi yaptığım davranışın ya da söylediğim bir sözün beş dakika sonra, tam zıttı halinde karşısında durabilirim. Kendi kendimin karşısında durduğum da çok olmuştur bu yüzden. 🙂 Yani bir fikre varan da aynı fikre muhalefet olan da kendim olabilirim. Tamamen hissettiğin an esnasındaki ruh halinle doğru orantılı bir şey bu. Bunu neden yapıyorum bilmiyorum ama kendimi bundan alıkoymuyorum ve bundan memnuniyetsiz de değilim. Olumlu yanı, an esnasında ruh haline göre içinden geldiği gibi davranmak… Olumsuz yanı ise karşıdan bakıldığında anlaşılması zor, rahatsız bir adam silüeti çiziyor olmak sanırım.
Klasik müzik eğitiminin ardından elektronik müzik ve slowcore’un buluştuğu bir müzik yapıyorsun. İkisi arasındaki geçiş nasıl gelişti – ya da bunlar başından beri senin için iç içe olan türler miydi?
Klasik müzik ile elektronik müzik arasında muazzam genetik bir bağ olduğunu düşünüyorum. Bunu tanımlamak gerçekten güç. Benliğimdeki klasik müziği, kendi müziğime enjekte ettiğim anda bunu tam anlamıyla hissettim. Psikolojik ama aynı zamanda kalbine dokunabildiğim bir his bu benim için. Klasik müziğin tanrısallığı, elektronik müziğin deformasyonu ve slowcore’un kasvetli görkemi müziğimi ortaya çıkardı.
Albümdeki 10 parça arasında ilk yaptığın hangisi? Bu parça yapıldığı zamandan albümün yayınlanışına kadar nasıl bir değişim geçirdi?
İlki Sus Onlara‘ydı. Ve bana kalırsa çok şey değişti ve aynı zamanda hiçbir şey değişmedi. İşte tam bir ‘Ambivalans’ ruh halinde yanıtlayabilirim sanırım bunu. 🙂 Kontrbaslı, trompetli, fırça bagetli olan, daha akustik hallerde çok çaldık bu şarkıyı. Ki öyle çalması da çok keyifli benim için. Ama bir yandan psikolojik açıdan kendimi ifade etmem gerektiğini de hissediyordum. Buna ihtiyacım vardı. Ve bunu elektronikliğin bulanıklığında buldum. Bu zihnimin ötesinde kendi içimde bir kayboluştu. Tüm ciddiyetli synt’lerin loş ışığında, kalbine şarkılar söyleyen bozuk, salaş bir gitar olmalıydı Sus Onlara. Ve böylelikle albümdeki halini aldı.
Ambivalans Alman bir plak şirketinden çıktı, Almanya’da Türkçe sözlü müziğe nasıl bir ilgi var?
Bu, Avrupa’da yapılan müzik tarzıyla da doğru orantılı olarak değişkenlik gösteren bir durum tabii. Her tarzın kendi kültürel alt yapıları doğrultusunda birbirinden farklılık gösteren dinleyici kitleleri var. Ancak kendi müziğimi ele alacak olursam eğer; müziğime eşlik eden sözcükler Türkçe ama müziğimin sound’u doğrultusunda sadece Türkiye için müzik yaptığım söylenemez. Bu durumu, sözlerinin ne anlama geldiğini bilmediğin ama belki çok da severek dinlediğin bir Rus şarkısına benzetebilirsin. Kısacası hangi dilde şarkı söylediğinden çok, sözlerle müziğin uyumundaki sound’dur benim için önemli olan. Bu doğrultuda Avrupa’da ve Türkiye’de şarkılarımda kendilerinden bir şeyler bulan ayrı dilleri konuşan ama ortak paydalarda, ortak hissiyatlarda buluşan Türkiyeli ve yabancı dinleyicilerim mevcut. Sanırım en güzeli de bu olsa gerek.
İlk klibin için Bazen’i seçmenin / seçmenizin nedeni neydi?
Bazen‘in video klibi bir seçimden çok kendiliğinden ortaya çıkmış bir durumdu. O dönem bu konudaki ilk fikir aynı zamanda klibin de yönetmeni olan Harun Baysan’dan geldi. Bazen‘e olan ilgisinden, şarkının kafasında ve ruh halinde yaşattığı etkiden bahsederdi sık sık. Bunu önemsedim. Çünkü bu konuda olan sohbetler koyulaşmaya başladıkça ben de heyecanlanmaya başlamıştım. Ve böylelikle Bazen‘in, albümün ilk klibi olmasına yönelik temelleri atılmıştı aslında. Çekim gününe kadar da çok net bir taslak yoktu ortada. Ama nedense emindik kendimizden ve birbirimizden. Ne olması gerektiğini ve ne çıkacağını bilir gibiydik. Sonuç da mutlu ediciydi.
Nejat Dimili’nin Ambivalans albümünü spotify ve itunes’dan dinleyebilirsiniz.
İlk yorumu siz yazın!