A Different Man: Beni Benden Alırsan, Seni Sana Bırakmam
Aaron Schimberg’in yazıp yönettiği A Different Man, kimlik ve kendini keşfetme temaları üzerinden enteresan bir hikaye vadediyor. 2024 yapımı bu ABD filmi, 97 dakikalık süresi boyunca izleyiciyi ana karakterimiz Edward’ın karmakarışık dünyasına çekiyor. Başrolde, fiziksel ve duygusal dönüşümünü gösterme ve hissettirme konusunda hiç zorluk yaşamayan Sebastian Stan yer alırken, ona Renate Reinsve(The Worst Person in The World) ve Adam Pearson eşlik ediyor. Edward karakteri nörofibromatozis adı verilen genetik bir hastalıktan muzdariptir. Bu hastalık, ciltte ve sinir dokusunda tümörlerin oluşmasına neden olarak yüzünde belirgin deformasyonlara yol açmaktadır… Bu durumun sosyal hayattaki sonuçlarına dair çeşitli söylemler üretme derdinde A Different Man. Kendi yüz nakli operasyonu sonrası yaşadığı değişimi anlamlandırmaya çalışan bir adamın hikayesini anlatan film, bir çok açıdan iyi tasarlanmış, dopdolu bir karakter dönüşümü koyuyor izleyicisinin önüne.
A Different Man, bir insanın kendi kimliğine dair algısını değiştiren radikal bir süreci gözler önüne seriyor aslında. Edward, hayatını etkileyen yarı gerçeküstü bir süreçten geçerken, yalnızca yüzü değil, varoluşuna dair algısı da yeniden şekilleniyor. Sebastian Stan’in kusursuza yakın performansı, Edward’ın hem yeni bir başlangıca duyduğu umut hem de geçmişten kaçma çabası arasında sıkışan ruh halini etkileyici bir şekilde serpiştiriyor filmin her anına. Film, estetik bir değişimle başlayan bu hikayeyi, karakterin kendi benliğiyle verdiği mücadeleyle daha da yoğunlaştırarak, bir süre sonra karanlık bir komediye çevirecek cesarete de sahip.
Edward, yüz nakli sonrası, kimlik arayışında pek aşina olmadığımız cinsten bir yolculuğa çıkıyor. Bu yolculuk, beklenenden daha karmaşık ve katmanlı bir hal alıyor. Bir tiyatro oyununun provasına dahil olmasıyla, yalnızca başkalarının hikayesine tanıklık etmekle kalmıyor; kendini, geçmişindeki travmatik kırılmalarla yüzleşirken buluyor. Kendi hikayesini anlamlandırma çabası, izleyiciye Edward’ın içsel çatışmalarını yakından deneyimleme fırsatı sunuyor. Bu film, fiziksel değişimin yalnızca dış görünüşte değil, insanın ruhunda da ne denli derin izler bırakabileceğini zarif bir şekilde işliyor.
Buradaki araç bahsetmiş olduğum spesifik bir hastalığın ‘iyileştirilmesi’ ile ilginç bir sürece dönüşüyor fakat hikayenin alt metnine baktığımızda, kendi bedeninden memnun olmayan bir çok insan için de düşündürücü bir çok element barındırıyor. Yani insanın kendisinden bir şeyler bulabilmesinin çok da zor olmadığı bu tarz işlerde, A Different Man de izleyicisine bu anlamda oldukça yardımcı oluyor… Bambaşka bir yüzle yepyeni bir hayata başlayan Edward’ın her şeyin harika olacağına dair çok da umudu yok aslında ama yine de hayat ona tahmin ettiğinden daha fazla sille vuruyor. Özellikle kendisiyle aynı hastalığı yaşamış olan bir karakterle tanışmasından sonra iyice vites artıran filmde, ana karakterimiz için kötü hissetmeyi bırakıp alacalı bulacalı hisler yumağı içinde buluyoruz kendimizi. Sebastian Stan 2024 içinde hem bu filmle hem de The Apprentice performansıyla döktürürken, Altın Küre ödül töreninde yaptığı konuşma ile rol arkadaşı Adam Pearson’ın adaylık alamamasına dair bir gönderme de yaptı. Filmi izleyenler bu serzenişin ne kadar haklı olduğunu görecektir…
Sinema dünyasına ve filmlere dair paylaşımlarıma Instagram üzerindeki film blogumdan (@atıptutuyorum) ulaşabilirsiniz.
Kapak Fotoğrafı: lastmovieoutpost.com
İlginizi çekebilir: Eralp Alper’den Nightbitch
İlk yorumu siz yazın!