Yaşayan Bir Tarih Aarhus: Kuzey’in Enerjik Kalp Atışları
Aarhus, Danimarka’nın en büyük ikinci şehri. Kattegat denizine kıyısı olan, Jutland yarımadasının kuzeydoğusu ve Kopenhag’ın kuzeybatısında konumlanan bir liman şehri. Minicik bir şehre öyle olağanüstü bir tarih sığdırıyor ki hayran olmamak elde değil. O kadar dolu dolu ve özel ki hangi kelimeleri kullansam eksik kalacak gibi hissediyorum.
Aarhus, benim ilk yurtdışı tecrübem. 2013 Ocak ayında Erasmus programı vesilesiyle gidip 6 ay yaşama şansı bulduğum muazzam şehir. Yılın en soğuk zamanlarından birinde Danimarka’daki hayatıma başlamak hafif zorlu bir başlangıç olsa da; iyi ki oldu, iyi ki de çok üşüdüm. Bisikletlerin, motorlu araçlardan fazla olduğu ve statü fark etmeksizin çoğu kişinin bisiklet kullandığı bir şehir Aarhus. Sert soğukları atlattıktan hemen sonra bir bisiklet edindim kendime. Yağmurlarda çok ıslandım, tabii ki rüzgar hep tersten esti ancak bir kere bile hasta olmadım. Öyle tertemiz bir havası var Aarhus’un. Kışı ayrı keyifli, baharı ayrı keyifli. Bazen daha uzak, bazen daha yakın ancak her yere bisikletle ulaşmak mümkün. Ülkenin resmi dili Danca olmasına rağmen herkes o kadar akıcı İngilizce konuşuyor ve insanlar o kadar yardımsever ki; hiç zorluk ve ya yabancılık çekmiyorsunuz. Peki beni bir kuzey ülkesine kısa da olsa yaşamaya götüren neydi? Eğitim kalitesi ve İskandinav kültürü deneyimi.
Aarhus ve Eğitim
İskandinavya’nın en büyük üniversitelerinden birisi olmasının yanında, Dünya’nın da en iyi üniversitelerinden bir tanesi. 2021 QS (Quacquarelli Symonds) Dünya Üniversiteleri sıralamasında 147. sırada yer alıyor. Öğrenciler eğitim zorunlu olduğu için değil, gerçekten öğrenmekten zevk aldıkları için derslere katılıyorlar. Ast-üst ilişkisinden daha çok arkadaş ilişkisinin hakim olması derslerin daha verimli hale gelmesini sağlıyor. Fakültelerin her köşesinde bireysel ya da grup olarak çalışmaya imkan sağlayacak; masalar ve tahtalar bulunuyor.
Üniversite’nin ana kampüsü fazlasıyla geniş bir alana yayılmış durumda ve içi tam bir yaşam alanı. Kışın kampüsteki göl donuyor; baharın gelişiyle birlikte ördekler tekrar gölde yüzme imkanına kavuşurken, biz insanların da çimlerde vakit geçirme sezonu açılmış oluyor. Aklınızda lisans, yüksek lisans ya da akademik kariyer amaçlı bir yurtdışı niyeti varsa burası kesinlikle aklınıza düşmesi gereken yerlerden. İnanın ki harika deneyimler yaşayacak, çok şey kazanacak ve pişman olmayacaksınız.
Aarhus’ta Ne Yapalım? Nereleri Görelim?
ARoS Aarhus Kunstmuseum (ARoS Aarhus Art Museum)
ARoS, Kuzey Avrupa’nın en büyük sanat müzelerinden bir tanesi. Aros, Aarhus’un eski Danca ismi ve büyük olarak belirtilen harfler Latince’de sanat (ars) anlamına geliyor. Müzenin içerisinde göz alıcı bir tasarım olan Olafur Eliasson’un yaptığı 150 metre ve 360°’lik bir gökkuşağı panoraması bulunuyor ve rengarenk bir pencereden Aarhus’u izleyebiliyorsunuz. Müze, yılda 1 milyona yakın ziyaretçi ağırlıyor. Güncel sergilere ise bu linkten ulaşılabiliyor.
Den Gamle By (The Old Town)
Aarhus’un “Den Gamle By” diye tabir edilen eski şehri size yaşayan bir tarihi gözlemleme fırsatı sunuyor. Siz de bu bölgeden içeri girer girmez o atmosferi soluyorsunuz. Yerel halkın hâlâ 19. ve 20. yy kıyafetleriyle yaşadığı ve kollarında sepetlerle gezdiği bir görüntü hayal edin. Burada bulunan her şey birbirini o kadar güzel tamamlıyor ki; vakit geçirdikçe bir kere daha hayran oluyorsunuz. Rastgele açtığınız bir kapının ardından müzeler çıkabiliyor ve gönlünüzce vakit geçirebiliyorsunuz. Sokak aralarında dolandıkça; evleri, dükkanları ve burada yaşayan insanları gördükçe gerçekten zamanda yolculuk yaptığınızı hissediyor, adeta yaşayan bir tarihe tanıklık ediyorsunuz.
The Deer Park
Aarhus’un güneyinde, Marselisborg-Moesgård ormanının bir kısmında yer alıyor geyik parkı. Alabildiğine geniş bir orman ve sayamayacağınız kadar çok özgürce dolaşan, insanlarla iç içe yaşam süren geyikleri gözünüzün önüne getirin. Park’ın girişi ücretsiz olmakla birlikte sabah saatlerinden günbatımına kadar açık. Daha sonrasında parkın içerisindeki hayvanların geceyi sakinlik ve sessizlik içerisinde geçirip, dinlenebilmeleri için insanlara giriş izni verilmiyor. Bu park size, gerek ormanda yürüyüş yapmak, gerekse geyiklerle vakit geçirmek için ideal ortamı sağlıyor. Aynı zamanda yanınızda getirdiğiniz organik havuç ve elmalarla dostlarımızı besleyebiliyorsunuz.
Moesgård Museum
Moesgård Müzesi, geçmişle günümüz arasında bir köprü ve evrimsel bir merdiven konumunda. Müzede, tarih öncesi dönemler yaratıcı bir formda sunuluyor. Hiç de modern gözükmeyen bir şekilde; insanın geçmişinden geleceğine ışık tutuyor. Geçmişle şu an olduğumuz yeri, tarihle modernizmi o kadar güzel harmanlıyor ki; bizlere değişik bir deneyim yaşatıyor. Mimari dizaynının yanında, denize yakın konumu ve yemyeşil çevresiyle daha da çekici hale geliyor Moesgård.
Tivoli Friheden
Aarhus’un merkezinden yürüme mesafesinde, Marselisborg ormanında bulunan eğlence parkı. Her yıl baharın gelmesiyle birlikte 1 Nisan’da kapılarını ziyaretçilerine açıyor. Keyifli bahçelerinde vakit geçirebileceğiniz, konserler ve tiyatrolara katılabileceğiniz her yaşta insana hitap edebilecek bir yer Tivoli. Eğer Nisan-Ekim ayları arasında şehirde bulunuyorsanız, bu tema parkın tadını çıkarmadan Aarhus’tan ayrılmayın.
Canınız şehir merkezinden hiç uzaklaşmak istemiyor mu? Nehir boyunca yürümek, oturup vakit geçirmek ve güneşli bir günün tadını doyasıya çıkarmak da fazlasıyla güzel bir opsiyon.
Bu yazdıklarımdan çok ama çok daha fazlası bekliyor sizi aslında Aarhus’ta. Seyahat etmek ve ya yaşamak için harika bir şehir. Bütün sistemler insanların yaşam kalitesini artırmaya yönelik kurulmuş. Ufacık olmasına rağmen; herkesin kendi için bir şeyler bulabileceği oldukça zengin; gezip görmeye değer bir hazine Aarhus.
Buraya ayrılacak 4-5 gün asla fazla gelmeyecek, hatta belki de yetmeyecek. Eğer ki vakit ve bütçe kısıtlamanız yoksa gezinizin Aarhus’la sınırlı kalmaması, listeye başka şehirlerin de eklenmesi; bu masalsı yolculuğu çok daha keyifli bir hale getirecek. Küçük Deniz Kızı Heykeli’nin bulunduğu Kopenhag, Hans Christian Andersen’in evi Odense, Legoland’a ev sahipliği yapan Billund, Aalborg, ülkenin en kuzeyinde bulunan Skagen (Kuzey Denizi ve Kattegat’ın birleştiği nokta Skagen’de bir köpük görseli olarak gözlemleniyor) ve çok daha fazlası…
Danimarka’da 4 tane havaalanı bulunuyor. En yoğun kullanılan ve en uygun olanı Kopenhag. Ancak; Aarhus, Aalborg ve Billund’da da havaalanları var. Kopenhag’tan Aarhus’a tren ya da araçla yaklaşık 3 saatte ulaşabiliyorsunuz.
Viking ruhunu sonuna kadar içinizde hissedeceğiniz, masalsı şehirlerin tadına varacağınız, Danimarka’nın o leziz mi leziz tatlılılarının her birinin tadına doyasıya varacağınız, hygge günler geçireceğiniz bir İskandinavya turuna kim hayır diyebilir ki?
Kapak Fotoğrafı: Instagram/@visitaarhusregion
İlginizi çekebilir: Şeyda Erciyes Dağlı’dan Lund
İlk yorumu siz yazın!