Youtube Neslinin Psikolojik Çöküşü: Afterschool
Hem yönetmeni Antonio Campos’un hem de başrol oyuncusu Ezra Miller’ın ilk filmleri olan 2008 yapımı Afterschool, Amerikan bağımsız sinemasının kalburüstü örneklerinden. İnternetin değiştirdiği alışkanlıklar, lise kültürü ve Youtube neslinin psikolojik ve sosyolojik problemlerini bir araya getiren film, geçtiğimiz yılların keşfedilmeyi bekleyen hazinelerinden…
Amerikan sinemasının vazgeçilmez bir parçası olan liseler, lise gençliği ve lise yaşamının; Breakfast Club gibi değerli örneklerden ikinci sınıf chick-flick’lere birçok yapımda karşımıza çıkan bir alttürün odağı olduğunu söyleyebiliriz. Bağımsız sinemacıların lise yaşamını kullanış şekillerine bakıldığında ise çoğunlukla yenilikçi, deneysel denebilecek üsluplar ve bakış açılarıyla çekilmiş; merkezinde futbol takımı kaptanı-popüler sarışın kız-inek öğrenci gibi klişe tiplemelerden uzak, sıradan ve fakat problemli öğrencilerin olduğu örnekler görüyoruz. Gus Van Sant’ın Elephant‘ı, hatta Richard Kelly’nin Donnie Darko‘sunda olduğu gibi… Antonio Campos da ilk filmi Afterschool‘da bir yatılı liseye çeviriyor kamerasını. Ve olayların merkezine Robert’ı yerleştiriyor.
Robert’ın takıntılı bir şekilde vaktini harcadığı tek şey, internette izlediği amatör videolar: Yalnızca sıradan sakarlıklar, kazalar, kedi videoları değil üstelik; lise koridorlarında kavga eden kızlar ya da oğlanlar, porno, savaş görüntüleri… Robert’ın kendini cinsel anlamda tatmin etmesi için bu videoların karşısında geçirdiği dakikalar yetiyor. Diğer yandan okul müdürü Mr. Burke, yeni eğitim-öğretim yılının başlangıcında öğrencilerin okul sonrası kulüp aktivitelerine katılımının zorunlu olduğunu bildirince -ki filmin adı da buradan geliyor-, Robert yalnızca hoşlandığı Amy ile birlikte olabilmek için değil, takıntı haline getirdiği bu alışkanlığa en yakın olan kulüp olduğu için de sinema/video kulübünü tercih ediyor. Kulüp için okulun farklı bölümlerinin görüntülerini almakla görevlendirildiğinde, tesadüfen, okulun en popüler iki kız öğrencisi koridorda, Robert’ın gözleri ve kamerası önünde zehir karıştırılmış bir uyuşturucu kullandıkları için kıvranarak can veriyorlar. Robert’ın, ve onun üzerinden genç-yetişkin tüm okul sakinlerinin psikolojisine doğru çıkacağımız yolculuğu tetikleyen sarsıcı olay da tam olarak bu.
Robert’ın izlediği videolar nedeniyle grafik şiddet ve cinsellik dahil birçok kavram karşısında anlamını yitirmiş tepkiler verdiğini, gerçek hayatın kameraya alınmış hayat kadar onu etkilemediğini görüyoruz Afterschool‘da. Robert, hoşlandığı kıza yaklaşırken bile izlediği videoların etkisinden kurtulamıyor ve hatta ilk cinsel deneyimini yaşarken, karanlık odasında bilgisayarın karşısındayken aldığı zevki alamıyor. Yaşadıklarını anlatmak ya da anımsamak yerine, aynı anın başkaları tarafından çekilmiş videolarını izliyor. Tanık olduğu sarsıcı olay nedeniyle yaşadığı ve hissettiklerini, okulun psikolojik danışmanına dahi kelimeleriyle anlatamazken, kurguladığı anma videosunun şok ediciliği hislerini ve yaşadığı travmayı çok iyi anlatıyor. Filmde yalnızca Robert’ın değil, farklı öğrencilerin yalanlarını, tavırlarını, yapmacıklıklarını görüyor, okul müdürünün iki öğrencinin ölümü karşısında -aslında- neler hissettiğini, piskolojik danışmanın Robert ile konuşurken -aslında- amacının ne olduğunu şaşkınlıkla izliyoruz.
Antonio Campos 25 yaşında çektiği bu ilk-filmde, hem lise yaşamının dinamiklerini hem de teknolojinin değiştirdiği toplumun dinamiklerini iyi kavradığını gösteriyor. Filmin 16 yaşındaki başrol oyuncusu, daha sonradan We Need to Talk About Kevin ve Perks of Being a Wallflower filmleri ile yıldızı parlayan Ezra Miller ise Robert’ın soğukkanlı, psikolojik-sorunlu ve sıradan liseli haline oldukça uyan ve performansıyla bu uyumu zirveye çıkaran bir aktör. Her ikisinin kariyerleri için de oldukça iyi bir başlangıç olan bu Afterschool‘u, lise filmleri alt türüne ilgi duyan ve Amerikan bağımsız sinemasının soğukkanlı karakterlerini izlemekten zevk alanların izlemesi şart.
İlginizi çekebilir: SineMagger’dan Film Önerileri
İlk yorumu siz yazın!