Hotel California: Akyaka Retreats'de Üç Gün
Doğayı mesafeli seven, böcek gördüğünde koşarak uzaklaşan, lise ve üniversite yaşamı boyunca festivallere girerken çadırda kalmak yerine ev kiralayan biri olarak uzun yıllar kamp fikrini hiç cazip bulamamıştım. Ta ki karavan konsepti son yıllardaki yükselişine geçene kadar! Tabii ki doğru karavanı ve doğru rotayı bulmak iyi bir deneyim için çok önemli. Tam da bu yüzden benim gibi ilk kez deneyecekler ve ev konforunu her yede arayanlar için biraz Akyaka Retreats’den ve Volkswagen Ticari Araç’ın Hotel California etkinliğindeki deneyimlerimden söz etmek istedim.
Bence karavan tatili için en önemli şeylerden biri rota. Özellikle de nerede durup konaklayacağınız. Hotel California etkinliği için Akyaka seçilmişti. Son iki yıldır yüzlerce fotoğrafını gördüğüm Akyaka’ya varır varmaz ‘kite surf’çülerin yarattığı rengarenk manzaraya aşık oldum. Akyaka Retreats, bu açıdan son derece avantajlı bir yerde konumlanmış. Bir tam gününüzü karavanın önüne bir masa ve sandalye koyup saatlerce manzarayı izleyerek geçirebilirsiniz. Eğer benim gibi ADHD mağduru (ya da babaannemin değişiyle yalnızca kurtluysanız) ve yerinizde duramıyorsanız haberler yine güzel çünkü Akyaka Retreats yoga, kite ve sağlıklı yaşam arayanlar için tasarlanmış.
Ben ‘paddle board’, yin yoga ve ses meditasyonu denedim. Yoga ve meditasyon için daha uygun bir yer düşünemiyorum; nehir manzarası, dalga sesleri, ağaçlar… Eğitmenlerin yönlendirmeleriyle birlikte ben bile bir süre için sakinleştirmeyi ve zihnimi durdurmayı başardım. ‘Paddle board’sa hayatımda denediğim en keyifli sporlardan biriydi. Spor salonunda iki set squat yapınca üçüncüyü yapmamak için antrenörlere bayılma numarası yapan ben dakikalarca board’un üzerinde ayakta kürek çektim ve hiçbir kasımın ağrıdığını da hissetmedim. Akyaka Retreat’in tanışma şansı bulduğum kurucuları ise tatlı bir çiftti ve etkinliklerin iyi geçip geçmediğinden sabah yediğimiz vegan granolalara kadar her detayla yakından ilgilendiler. Veganlara özel bir not: Retreat’in yakın zamanda Bir Nevi Deli ile vegan pazar brunch’ı için bir araya geldiğini gördüm. Sizin gideceğiniz dönemde de böyle bir etkinlik var mı diye önceden bir göz atabilirsiniz.
Son olarak Akyaka’ya gelmişken Azmak Nehri’nde kano yapmayı ve özellikle Stealing Beauty filminden çıkmış gibi görünen “Amazon” ismi verilen bölgede yüzmeyi unutmayın. Buraya genellikle ufak deniz motoru gibi taşıtlarla gidiliyor. Kondisyonu iyi olanlar için ‘paddle board’ da bir seçenek. Giderken karşılaşacağınızı manzarayı yazılı anlatmak istemiyorum çünkü Rus Edebiyatı hissi verebilir ama gerçekten uzun zamandır kendimi en iyi hissettiğim anları Amazon’a giderken yaşadım. Bir de bizim durmak için vaktimiz olmadı ama yolda suyun üzerinde tarihi bir köprü kalıntısı üzerinde dilek ağacı var. Dileğinizi bir şişeye koyup diğer insanlar gibi ağacın dallarına asabilirsiniz. Son olarak; yüzme kısmı için ufak bir tavsiyem var; Azmak’ın suyu yaklaşık beş derece(!) olduğundan bikini yerine yüzücü ya da sörfçü mayoları tercih ederseniz suda biraz daha uzun kalabilirsiniz. Sudan çıktıktan sonra saçınıza ve cildinize dikkat edin daha yumuşak olduklarını fark edeceksiniz.
Gelelim karavan seçimine… Benim için bir karavanda konforu sağlayacak iki şey klima ve banyoydu ki bundan çok daha fazlasını buldum! Biz dört kişilik bir ekip olarak dört ayrı Volkswagen Grand California karavanda kaldık. Öncelikle bence karavanın büyüklüğü önemli; bizim deneyimlediğimiz model 6m’ye yakın boyutta ve iki ayrı yatağa sahip olduğundan rahatlıkla ikişer kişi dahi kalınabilirdi. Karavanın klima, su ayarları vb. pek çok fonksiyonuysa kullanımı son derece kolay, dokunmatik ekranlı bir kontrol ünitesinden yürütülüyordu ve karavan deneyimine dair en çok korktuğum şey olan sıcağı hiç hissetmedim. ‘Digital nomad’lar için en önemli konuya gelirsek; elektrik priz, kablosuz şarj imkanları olduğundan işleri oradan yürütmekle ilgili herhangi bir sorun yaşamadım.
Grand California’lar için minik evler denebilir çünkü banyo ve mutfak kesinlikle işlevsel tasarlanmış. Mutfak bölümünde iki gözlü ocağı, sıcak ve soğuk suya sahip katlanır musluklu eviyesi ve donduruculu bölmeli mini buzdolabı var ki bunlar üniversitede yurtta yaşarken sahip olmadığım imkanlardı… Bizim kaldığımız süreçte çeşitli mekanlarda rezervasyonumuz vardı ama zamanımız olsaydı manzaraya karşı yemek yapar sonra da tentemi açıp karavanın önündeki kamp masası ve sandalyelerde keyifle yerdim. Konfor düşkünlerinin ve hafif seyahat edemeyenlerin merak edeceği bir diğer bilgi: Grand California’da giysi-eşya depolamak için yeterince yer var 🙂
Günün sonunda bir şehir insanı olarak söyleyebilirim ki bedeni, zihni ve ruhu dinlendirmek için karavan da Akyaka da kesinlikle şans vermeye değer seçenekler. Temiz havanın, dalga ve kuş sesleriyle kendiliğinizden erken uyanabilmenin yarattığı huzur -özellikle de konforla birleşince- romantize edilmeyi gerçekten hak ediyor. Kathleen Norris’in de dediği gibi: “Peace — that was the other name for home.” (Huzur, evin diğer ismiydi)
Kapak Fotoğrafı: Hotel California
İlginizi çekebilir: Hande Mete’den Karavan Hayatı
İlk yorumu siz yazın!